Aslı Aydıntaşbaş
Bu yazıda daldan dala, konudan konuya atlama izni var mı? Umarım vardır zira son günlerde üst üste büyük haberler aldık. Birkaçına değinmeden olmaz...
Ama söze Sevgili Kadri’ye kocaman, sımsıcak bir merhaba diyerek başlıyorum... Bu satırları bir uluslararası konferansa katılmak için geldiğim Berlin’den yazıyorum ve geçen akşam Kadri Gürsel’in ‘bırakıldığı’ haberini aldığımda, farklı ülkelerden gelen bir grup dış politika uzmanıyla akşam yemeğindeydik. Bir anda yüzümün güldüğünü görenlere “Kusura bakmayın. Çok önemli bir gazeteci, Kadri Gürsel cezaevinden çıktı” dedim. Tanıyan tanımayan herkes sevindi. Kutladık.
Kepçeyle alınan gazetecileri, tane tane bırakıyorlar ama yine de seviniyoruz işte...
Cumhuriyet iddianamesinde Kadri’yle ilgili bölümler kötü bir şaka gibiydi. Darbeyle ilgili ‘Subliminal mesaj’ verdiği iddiası, “Cumhurbaşkanı babamız olmak istiyor” diyerek “Türkiye’de otoriter bir rejim olduğu algısını yaratmak” istediği gibisinden ne Türk Ceza Kanunu ne de mantığa sığan bir iddianame. (Düşünsenize “Vay sen otoriter rejim algısı yaratmak istiyorsun” diye birini tutuklayarak otoriter rejim olduğunu kanıtlamanın gülünçlüğünü.)
İddianame çökünce, ortaya ‘tanıklar’ çıktı. Tanıkların mahkeme salonundaki acıklı halini, iftiralarının mesnetsizliğini, iddialarının ne kadar kişiselleştirilmiş meselelerden çıktığını, haber sütunlarında ve köşelerde okumuşsunuzdur.
Hal böyleyken, mahkeme heyeti neden Türkiye’yi utandıran ve yargıya güveni sıfırlayan bu davanın devam etmesine izin veriyor, neden bir an önce tüm sanıkları bırakmıyor, anlayabilmiş değilim. Kadri’nin bırakılması çok sevindirici, ancak yetmez.
Türkiye’yi uluslararası düzlemde yıpratan ve FETÖ’yle mücadeleyi sulandıran bu iddianamenin bir an önce tarihin çöp sepetini boylaması ve tüm Cumhuriyetçilerin bırakılması gerekiyor. Bana göre bunu yapmak için ekim sonuna kadar beklemek, ülkemizi 4 hafta daha yıpratmak dışında bir anlam taşımaz.
Gelelim diğer meselelere... Almanya seçimleri Türkiye için çok önemli. Verilen demeçler, hâlâ Almanya’yla kayıkçı kavgası yapmak gayesinde. Dünyada yeni şekillenen dengeler ve Almanya’nın ağırlığını görmemekte ısrar var.
Ankara’nın eninde sonunda Almanya, dolayısıyla da Avrupa Birliği ile yeni bir üslup ve ilişki biçimi kurması gerekiyor. Bağırıp çağırmak anlamlı değil. Eski politikaların suyunun suyu ezberleri de yinelemek anlamlı değil.
Avrupa’yla ne istiyoruz ve bunun için ne yapmaya hazırız? Eğer Avrupa, siyasilerin dediği gibi gerçekten Türkiye için tehditse, bu süreçten çıkmak en azından sinirlerimizi sağlam tutmamızı sağlar. Buyurun yapalım. Yok eğer hâlâ Avrupa vizyonuyla devam etmek istiyorsak, o zaman kendimize iyi kötü çekidüzen vermemiz gerekiyor. İçerideki durum ortada. Savunulacak bir yanı yok. Bu tabloyla Şangay Beşlisi dışında başka bir yapıya giremeyeceğimiz de aşikâr.
Kısacası ya o, ya bu; ya içindeyiz ya da dışında; Batı’yla ilişkilerde üçüncü bir yol yok.
Almanya’daki seçimler, Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerini yeniden tanzim etmesi için bir fırsat olabilir. Angela Merkel, koalisyonun “Aralık sonuna kadar” kurulacağını söyledi. Berlin’in acelesi yok.
Bu, Türkiye için bir soluklanma imkânı tanıyor. Muhtemel koalisyon, ‘Jamaika’ denilen Merkel liderliğindeki Hıristiyan Demokratların Yeşiller ve Liberallerle hükümet kurması. Ankara’nın artık ikili ilişkileri sürekli kriz üreten travmatik bir konu olmaktan çıkarması gerekiyor. Halihazırdakinden daha rasyonel bir Almanya ve Avrupa politikası belirlemeli.
Bu politika, duygusallık ve bağırıp çağırma üzerine değil, sakin düşünerek belirlenen ekonomik ve siyasi çıkarlar üzerine bir vizyon olmalı.
Yapabilir miyiz artık emin değilim. Ama yapmamız gereken bu.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018