Ali KİREMİTCİ
“Vesayet Rejiminin Sonu mu?” başlıklı yazımı şöyle bitirmiştim (9 Ağustos 2011-Yerel Haber) :
“AK Parti’ye bu sefer yüzde elli halk desteğiyle üçüncü kez yetki verenler, demokrasinin yolunu genişletmek isteyenler, eski rejimden zarar gören herkes, Sivil Anayasa’dan beklediklerini yüksek sesle dile getirmeli ve barış ortamını oluşturma çabalarında hükümetin cesaretini kırma girişimlerini boşa çıkarmalıdır.”
Yazdıklarıma itiraz eden iki okuyucumdan biri,
“Kürtlerin özgürlük talepleri konusunda AK Parti’nin inkârcı yaklaşımının, artık kirli savaşın başlatılmasına kadar geldiğini” söylerken, durumu “Kemalist vesayetten AKP vesayetine geçiş” olarak özetliyor.
Diğer okuyucum ise,
Can kayıplarını ve maddi maliyeti “Akan kanın durmasına yönelik İmralı’yla yapılan flörtler”e, “Habur’da kurulan mahkemeler”e bağlıyor. “Öcalan’la, Karayılan’la masaya oturmakla barışın sağlanamayacağını” söylüyor.
Biri AK Parti’yi “yeni vesayet rejimi” kurmakla suçlarken, diğeri fazla demokrat buluyor. Biri AK Parti’nin “Kürt halkı başta olmak üzere ezilenlere yönelik saldırgan” bir politika izlediğini iddia ederken, diğeri “İmralı’yla yapılan flörtler”den söz ediyor. Biri AK Parti’yi “kirli savaş başlatmak”la suçlarken, diğeri barışın ancak savaşla olabileceğini savunuyor ve bunu zamanında yapmadığı için AK Parti’yi suçluyor. İkisinin özetlediği “durum” farklı. Ama önerdikleri çözüm aynı: “AK Parti gitsin.”
Peki, yerine kim gelsin? Bu sorunun cevabı önemlidir.
AK Parti’nin “Kürt halkı başta olmak üzere ezilenlere yönelik saldırgan” bir politika izlediği, “sermayenin çıkarları söz olduğunda hiçbir kural tanımadığı” düşünülebilir ve bu ifade edilebilir. Ama bunları cinayet sebebi saymama noktasında mutabık olmalıyız.
Ne istediğimizi somut olarak ifade etmek daha iyidir. İki okuyucuma da önerim, yepyeni bir Sivil Anayasa’dan beklentilerini dile getirmeleri, onun oluşumuna kendi çaplarında katkılarını sunmalarıdır.
“Bu asker yorgun, niye vurmuyorsunuz?” vahşiliği ile “Teröristleri topluca gömdük, bir de mezar taşı mı yaptıracaktık?” ya da “Gelin leşlerinizi alın!” vahşiliği arasında bir fark olmadığında anlaşmalıyız. Barışın olmadığı koşullarda, vahşetin yükseldiği koşullarda özgürlükler gelişemez, güvencede de olamaz.
“Vesayet Rejiminin Sonu mu?” başlıklı yazımda özetlediğim Abdullah Öcalan’ın dört çevreye çağrısının karşılık bulması, Kürt Sorununun çözüm yolunun silahtan arındırılmasının yolunu açacak özellikte idi. Yazık ki,
* PKK’nın savaş lordları ve destekleyicileri, Öcalan’ın çağrısını çarpıtmak ve barış çabalarını etkisizleştirmek için ellerinden geleni yaptı.
* PKK militanları, “Gerilla da süreci iyi anlamalıdır, gerekirse kimseyi dinlememeli, değerlerimize bağlı olmalı, ona göre süreci sahiplenmelidir” çağrısına karşılık verecek basireti gösteremedi. Adam kaçırmaya, mayınlı tuzaklar kurmaya, cinayet işlemeye devam etti.
* BDP’li siyasetçiler “doğru dürüst karar verme ve kararlarını da uygulama” çağrısına karşılık veremediler. Yanlış kararların peşine takıldılar. Öcalan’ın çağrısı üzerine yaptıkları özeleştirinin gereklerini bile yerine getiremediler.
* “Güvenlik güçleri operasyon yapmasın” demek de bir işe yaramıyor.
Öcalan’ın çağrıları, karşılığını yalnızca demokrat aydınlarda buldu. O nedenle de demokrat aydınlar, savaş lordları ve destekçilerince “yandaş medya” olarak etiketlendi, hedef tahtasına yerleştirildi.
Yanılmayı çok isterim ama kanımca BDP, basiretsizliği yüzünden, Türkiye’nin fiili ana muhalefet partisi olma şansını kaybetti. Ama Kürtlerin yarısından oy almış bir parti olarak, tercih ettikleri gibi bir bölge partisi olarak, hala kritik rol oynama şansı vardır. BDP, bir an önce Meclis’e dönmelidir. Yepyeni bir Sivil Anayasa hazırlama sürecinde yer almalıdır. Kürt sorununun çözüm yolunu silahtan arındırma konusunda bir muhatap olarak AK Parti hükümetiyle işbirliği yapmalıdır.
Öcalan’ın tekrar çözümün aktörlerinden biri haline gelmesi, BDP’nin çabalarıyla kolaylaşabilir.
Anlaşılıyor ki, PKK’nın silahlı gücü Türkiye sınırları içinde bulunduğu sürece çatışmasızlık ortamı sağlanamaz. Otuz yıl daha savaşmaktan, elli bin canımızı daha toprağa vermekten, Türk ve Kürt evlerine ateş düşürmeye devam etmekten ise her iki tarafın savaş lordları dışında kimsenin çıkarı yoktur. Buna kimsenin tahammülü de yoktur.
Şimdi AK Parti’ye ve ona oy veren seçmenlere, hükümete, BDP’ye, aydınlara iş düşüyor. Şimdi daha güçlü ve sonuç alıcı bir çağrıya ihtiyacımız var. Bayramla birlikte barış gelsin. Kan dursun.
Başta söylediğimizi tekrarlayarak bitirelim:
“AK Parti’ye bu sefer yüzde elli halk desteğiyle üçüncü kez yetki verenler, demokrasinin yolunu genişletmek isteyenler, eski rejimden zarar gören herkes, Sivil Anayasa’dan beklediklerini yüksek sesle dile getirmeli ve barış ortamını oluşturma çabalarında hükümetin cesaretini kırma girişimlerini boşa çıkarmalıdır.”
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İMAMOĞLU’NUN AKÇAKOCA ZİYARETİ
11.07.2019 - PARTİ İÇİ SEÇİM SİSTEMİ ACİLEN DEĞİŞMELİ
5.07.2019 - DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR
13.07.2019 - İMAMOĞLU’NUN AKÇAKOCA ZİYARETİ
10.07.2019 - PARTİ İÇİ SEÇİM SİSTEMİ ACİLEN DEĞİŞMELİ
3.07.2019 - AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?
25.06.2019 - AKÇAKOCA'DA SEÇİM YENİLGİSİNİN TEK SORUMLUSU DERGAH AKÇA MI?..
17.06.2019 - AKÇAKOCA VE TURİZM
28.07.2014 - Aynı tas aynı hamam devam etmemeli
27.07.2014 - Kamuoyuna
5.11.2013
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Mehmet Bayram
Hilal kaplan baştan Kışanakın haklılığını kabul ediyor yanlışa yanlışla cevap veriyor.İl önce terörist kimdir.?Emperyalist barbarlar ve onların yerli uşakları devletlerin yöneticileri ve haklar üzerindeki inkarcı,imhacı ve imhacı yaklaşımları terörizmdir.Bu demokratik anlayıştan uzak zor aygıtı devletlere karşı halkın onun anladığı dilden cevap vermeye zorlanan halklar terörist ilan edilemez Sn.Arıncın yada AKP nin ne dediği ne yaptığı önemli tek tek sayılan ümmetci kemalist anlayıştır.
serdar
Malesef Amerikayı işgal edenlerin ileri gelenleri ile Amerikalı yerlilerin görüş açıları birbirinden çok farklı Sayın Kaplan. Tıpkı sizin bakış açınız ve biz Kürdistan yerlileri gibi. Biz Kürtler, kendi aramızdaki sorunları; sizin devletinizle yaşadığımız sorunlarla aynı görmüyoruz. Yani devletin uyguladığı şiddet ile kendi içimizdekini sizlerden farklı değerlendiriyoruz. Bu tartışılabilir. Ama tartışmasız, açık ve net olan şudur: Kürtlerin en temel insan hakları devletinizce gaspedilmiştir.
Ad Soyad Giriniz...
Yorumunuzu Giriniz...