Beril DEDEOĞLU
Ortadoğu’daki gelişmeler hakkında ne istediğini açıkça ifade eden ve ifade ettiği gibi faaliyet sürdüren sadece iki devlet var. Bunlardan biri Türkiye, istemediği ise Kuzey Suriye’de bir Kürt otonom bölgesi oluşturulması... Diğeri ise ABD, onların istediği ise Kuzey Irak’ta otonom bir Kürt bölgesi kurulması... İki devletin öncelikleri tamamen birbirinin tersi... Ayrıca Suriye’deki Kürt siyasal temsilcilerinin hangi grup ya da gruplar olacağı konusunda da bütünüyle farklı tutumlar sergileniyor.
Türkiye’nin Kürt otonom yapısının oluşmasından duyduğu endişenin, birbiriyle bağlantılı iki temel nedeni bulunuyor. Biri, söz konusu gidişatın içine Irak ve hatta Türkiye’yi de alacak biçimde bir Kürt devletine dönüşmesi, diğeri ise bu Kürt siyasi yapısının Türkiye ile dostane ilişkiler kurma olasılığının bulunmaması.
ABD ise Kürt otonom bölgesi kurulsun ya da kurulmasın, desteklediği silahlı güçlerinin İran önünde bir set oluşturması amacını güdüyor. Dolayısıyla Türkiye için yaşamsal bir durum söz konusuyken ABD açısından stratejik bir mevzi kazanma süreci yaşanıyor.
Devletler hesap yapıyor
Bugün Suriye’de sadece ABD ve Türkiye yok. Rejim güçleri güven tazelemiş durumda, İran geri çekilmemiş vaziyette ve her şeyden önemlisi Rusya askeri ve siyasi olarak bölgede varlık sürdürüyor.
Açıklamalar yapan ancak dedikleriyle yaptıkları birbirini tutmayan oyuncular ise, tam da bu diğer devletler. Suriye rejimi, YPG’ye yapılan ABD desteğine karşı olduğunu ve ABD’nin kuracağı/kurduğu orduya katılanları vatan haini ilan edeceğini açıklıyor. Açıklamadan Esad’ın Kürt bölgesine karşı çıktığı düşünülebilir ve hatta Türkiye ile aynı şeyleri savunduğu sanılabilir. Ancak görünen o ki, Esad sadece ABD’nin alan genişletmesine karşı, yoksa kendisiyle işbirliği yapacak bir Kürt otonom bölgesine itirazı yok.
Benzer biçimde Rusya da Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozacak girişimlere karşı olduğunu açıklıyor. Tıpkı Türkiye gibi denebilir. Ancak Rusya’nın kast ettiği, ABD’nin uzlaştıkları konulara ihanet etme ihtimali. Yoksa Rusya’nın kendisiyle de ilişki kurmaya hazır bir Kürt otonom bölgesine katiyen itirazı bulunmuyor.
İran’ın ise sürecin aleyhine olduğu gerçeğinden hareket etmekle birlikte, farklı dengeleri önemsiyor; Suriye’de kendisinden boşalacak alanın öncelikle Suudi Arabistan ya da daha beteri İsrail tarafından doldurulması ihtimaline karşı çıkıyor. Bu açıdan şimdilik Türkiye’ye razı ama aslında Türkiye’nin de mevzi kazanmasından son derece rahatsız.
Dolayısıyla bugün Türkiye ile yakın gibi gözüken oyuncuların meseleye Türkiye gibi bakmadıkları açık.
Rusya diferansiyele geçti
ABD, basit bir hesap yapıyor. YPG’yi ABD desteklemezse, Rusya destekleyecek; Rusya açıkça desteklemez ise Esad sahiplenecek; Esad sahiplenemez ise İran doğrudan devreye girecek. Dolayısıyla Rusya kazanacak.
Hesabın gerçekliklerle bağını kestirmek ise kolay değil. Zira bu durum neden Türkiye’nin ısrarla oyun dışına ve Rusya’ya itilmeye çalışıldığını açıklamıyor. Türkiye tam bölge Kürtlerini kazanma siyasetine yönelmişken PKK terörüyle bunu sabote etmeyi de açıklamıyor.
Ayrıca ABD, Türkiye ile kendisini karşı karşıya getirmeyi başardı; Rusya çok seviniyordur. Ancak kimse daha fazla tırmanma istemiyor, koşullar masaya oturma öncesi “olgunlaştırılıyor”. Sorun şu ki, uygulanan yöntem her durumda Rusya’ya yarıyor. ABD destekli bir Kürt bölgesi kurulduğunu ve onu elinde tutmayı başardığını varsaysak bile, gerisinin kimin desteğiyle kurulacağını düşünmek, kazananı öngörmek için yeterli olabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2019
15.02.2019
13.02.2019
25.01.2019
16.01.2019
11.01.2019
9.02.2019
4.02.2019
2.02.2019
28.12.2018