Cansu Çamlıbel
Bugün yaşadığımız bölgedeki nüfuz mücadelesinin iki önemli aktörü açısından sembolik değeri yüksek iki ziyaret gerçekleşiyor. İki hafta önce ikinci kez ve bu kez Amerikan devletinin DNA’sıyla oynama iddiasıyla Beyaz Saray’a yerleşen ABD Başkanı Donald Trump, ilk yabancı konuğu olarak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu ağırlayacak. Suriye’nin geçiş dönemi Cumhurbaşkanı olarak atanan HTŞ lideri Ahmet El Şara ise ikinci yurtdışı ziyaretini Ankara’ya yapıyor. Esad’ın düşürüldüğü günden beri adeta Erdoğan hükümetinin evlatlığı gibi gösterilmek istenen El Şara’nın ilk yurtdışı ziyaretini neden Türkiye’ye değil Suudi Arabistan’a yapmayı tercih ettiği de sembolizmi açısından sorgulanması gereken başka bir mevzu ama bu yazının konusu değil.
Ayrı ayrı da dünyanın sağlığı sıhhati açısından ziyadesiyle tehlikeli iki tip olan Donald Trump ile Netanyahu’nun bir çift olarak ne tür şuursuzluklara kapı arayabileceğinin işaretlerini muhtemeldir ki bugünkü ziyaret sırasında alırız. Dünya siyasetinin maruz kaldığı en büyük manipülatörlerden biri olan Netanyahu’nun Trump’ı çekiştirerek kendisiyle aynı düzleme getirmeye çalışacağı tek konu Gazze ve Filistinlilerin kaderi olmayacak. Hiç şüpheniz olmasın, Netanyahu, gönlü Suriye’den çekilmekte olsa da bu konuda kafası karışık olan Trump’ı “Suriyeli Kürtlerin otonomisinin korunmasının İsrail’in ve batının ulvi çıkarına’ olduğu konusunda kuvvetlice gıdıklayacaktır. Trump’ın kendi atadığı ulusal güvenlik kadrosu içindeki ezici çoğunluğun da zaten YPG’nin Suriye’nin yeni yapısına entegre edilerek korunmasından yana olduğunu biliyoruz.
Netanyahu Washington’ın yabancısı değil. Sadece altı ay önce, hem de Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan hakkında tutuklama emri çıkarılması için başvurmuşken Netanyahu kendisini ABD başkentine davet ettirerek Kongre’nde mide bulandırıcı bir şov yapmıştı. 89’u Demokrat, ikisi bağımsız, biri Cumhuriyetçi toplam 92 Kongre üyesi Netanyahu’yu protesto ederek oturuma katılmamıştı. Tepkinin farkında olan Biden yönetiminin kurmayları, Netanyahu’ya Biden ile Oval Ofis randevusu yerine dönemin Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile düşük profilli bir görüşme ayarlayarak krizi yönetmeye çalışmışlardı.

Trump ve Netanyahu
Uluslararası Ceza Mahkemesi Kasım 2024’te ‘Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü’ Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama kararını çıkardı. Mahkemenin kurucu anlaşması olan Roma Statüsü’ne taraf olmadığı için ABD’nin Netanyahu’yu tutuklayıp Lahey’deki mahkemeye teslim etme gibi bir zorunluluğu yok. Olsaydı da Donald Trump çok muhtemel “Ben UCM’yi tanımıyorum, ABD’yi hemen şimdi Roma Statüsü’nden çektim” der, şak diye bir başkanlık kararnamesi imzalar, kafasının dikine giderdi.
Asıl ürkütücü olan ve modern devlet sistemine asırlar öncesini hatırlatan flashback’ler yaşatan şey tam da bu; demokrasiyi sandıktan çıkmaya indirgeyen çoğu sağ popülist liderlerin koltuğa oturur oturmaz denge ve kontrol mekanizmalarını yıkıp ‘mutlak otorite’ye dönüşme sevdası. Trump’ın keyfi ve partizan atamalarla tam gaz başladığı ikinci başkanlık döneminin ‘L'État, c'est moi’ (Devlet benim) virüsünün dünya genelinde hortlamasına hizmet edeceği ortada.
‘Devlet benim’ kavramını siyaset literatürüne 1655 yılında sokan Fransa Kralı XIV. Louis olmuştu. Elbette monarşinin hüküm sürdüğü o dönemde bu ‘ölene kadar hükümdarlık’ konusu insanlığı tehdit eden bir virüs olarak görülmüyordu. Bir virüsün hızlı yayılmasına neden olan kişilere tıpta super-spreader (süper bulaştırıcı) denildiğine ise Covid-19 salgını sırasında aşina olduk.
Trump gibi Netanyahu da ‘Devlet benim’ virüsünün süper bulaştıcılarından biri bana kalırsa. Gazze savaşı maalesef Netanyahu’nun ‘Devlet benim’ diyerek yaptığı vahim işlerin zirvesi oldu. İsrail devleti ‘Şii hilali’ni kırmak için fırsat kollamıyordu demiyorum. Ancak Hamas’ın 7 Ekim saldırısına imkan veren de o saldırıdan sonraki süreci bu kadar hoyratça yürüterek ‘sonsuz dek savaş’ paradigması yaratmaya çalışan bizaat Netanyahu’nun kendisi. Bu iddianın sahibi ben değilim, İsrail devletinin çeşitli kademelerinde görev yapmış istihbaratçılar, askerler ve siyasetçiler.
Netanyahu’nun kendi siyasi kariyerini kurtarmak için Gazze’yi nasıl kalkan olarak kullandığını anlatan The Bibi Files (Bibi Dosyaları) belgeseli için korkmadan kamera karşısına geçenler arasında başbakanlık konutunun kahyası da var yakın zamana kadar Netanyahu’nun basın danışmanlığını yapan Nir Hafetz de var. Belgeseli benzersiz kılan şey ise kuşkusuz Mayıs 2023’te signal uygulaması üzerinden Amerikalı film yapımcısı Alex Gibney’e sızdırılan Netanyahu’nun polis sorgusunun görüntüleri. Tek kelime İbranice bilmeyen Oscarlı yapımcı Gibney, 1000 saati aşan sorgu kayıtlarını doğru çerçeveye oturtabilmek için yıllardır Netanyahu dosyası üzerinde çalışan İsrailli araştırmacı gazeteci Raviv Drucker’ın kapısını çalıyor.
Kayıtları Gibney’e sızdıran devlet görevlisinin tek bir koşulu vardır; Netanyahu’nun polis sorgusu görüntüleri üzerine kurgulanan film İsrail’de gösterime sokulmaya çalışılmayacaktı çünkü bunun hepsi açısından yasal sonuçları olurdu. Nitekim Netanyahu, belgeselin gösterimini engellemek için elinden geleni ardına koymadı. Ancak Kudüs’te bir mahkeme Netanyahu’nun filmin gizlilik yasalarını ihlal ettiği iddiasıyla açtığı davayı reddetti. Bibi Dosyaları ilk olarak Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yapım aşamasında olan bir film olarak gösterildi, resmi olarak dünya prömiyerini ise geçtiğimiz Kasım ayında New York’taki belgesel festivalinde yaptı.
Bibi Dosyaları, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış bir siyasetçinin kişisel hırsının ve hapishane korkusunun nasıl savaş suçlarına kadar uzanan bir domino etkisi tetikleyebildiğine dair ibretlik bir hikâyeyi gözler önüne seriyor.
Belgesel, tarihin aşırı hızlı akışı nedeniyle unuttuğumuz bir gerçekliğe geri götürüyor bizi. 7 Ekim 2023’teki Hamas saldırısından sadece günler önce İsrail halkı on binlerle sokaktaydı, Netanyahu’nun ‘yargı reformu’ diye ittirmeye çalıştığı Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini tırpanlamaya yönelik düzenlemeyi protesto etmek için. 7 Ekim’in neden olduğu büyük şok nedeniyle protestolar dört beş ay kadar kesildi ancak İsrailliler bu sefer Hamas’ın elinde tuttuğu rehinelerin ailelerini de yanlarına alarak yeniden Netanyahu’ya karşı sokaklara döküldüler. 2024 boyunca devam eden savaş karşıtı protestoların hedefinde hep Netanyahu vardı. Sol ve merkez seçmeni, rehinelerin ve ölenlerin ailelerini ve İsrail ordusunda görev yapmış askerleri öfkede buluşturan o lidere dönüştü Netanyahu.
1996’dan bugüne üç ayrı dönemde seçilerek toplamda 18 seneyle İsrail tarihin ‘en uzun görevde kalan en sağcı hükümetini kuran başbakanı’ sıfatına haiz Bibi, ‘devletin bekası’ diye yırtınmasına rağmen toplumsal muhalefetin sesini kısamadı.
Netanyahu ya da koalisyonundaki faşistler toplumsal muhalefeti örgütleyenleri bizde olduğu gibi “Haydi yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim!” diye açıktan tehdit de edemedi. Ha bu da bize ders olmaz, olsa olsa dert olur!
Kendi ülkesinde yolsuzluktan, uluslararası bir mahkemede ise savaş suçundan yargılanmakta olan bir siyasetçi bugün Beyaz Saray’da kendisi de 34 ayrı suçtan yargılanan ancak başkan seçildiği için dosyaları ötelenen başka bir siyasetçi tarafından ağırlanacak. Biri 76 diğeri 78 yaşında olan bu adamlar, o koltuklarda oturmasalardı demir parmaklıkların arkasında olabilirlerdi. Küresel siyaset, reelpolitik okuması yaparken bu çıplak gerçeği sık sık hatırlamalı…sadece Netanyahu ve Trump üzerinden de değil.
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.05.2025
28.03.2025
24.03.2025
4.02.2025
13.01.2025
16.12.2024
18.11.2024
10.09.2024
10.07.2024
26.04.2024