Cansu Çamlıbel
Malum yine ziyadesiyle aksiyonlu bir haftayı geride bıraktık. Taammüden yalnızlaştırılmış Türkiye’nin gamlı insanlarıyız; ne geçmişin iltihaplarından ne de güncel sınamalardan kaçış yok. Hepsi üzerimize aynı anda kamyonlarca boca edilince odağı kaybetmemek kolay değil de…şerbetli olduğumuzdan mıdır nedir hemen de toparlanıyoruz şükür.
Yılların – Ermeni diasporasının yanı sıra devletimizin kendi eliyle büyütüp devasa bir çıbana dönüştürdüğü- ulusal korkusunu geçen hafta sonu tam da böyle yendik sanki. Aşı sırası bu sene bitmeden gelir mi, korona kapanması sırasında işsiz kalır mıyım, kredi kartı borcunu bir tur daha taksite böldürsem iki ayı daha hacze düşmeden geçirebilir miyim, kızın sütüne bu hafta yeni zam gelmiş midir gibi hakiki dertlerimizin arasında ABD’nin 46. Başkanı Joe Biden’ın Ermeni soykırımını tanımasını çok da şey edemedik açıkçası.
Nitekim devletin başı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da sanıldığı kadar şey etmiş görünmedi. Biden’ın 24 Nisan’ın 106. yıldönümünde yayınladığı ve “Her yıl bugün Osmanlı dönemindeki Ermeni soykırımında hayatını kaybedenleri anarız…” diye başlayan açıklaması karşısında “Eyyy….” diye başlayan cümleler kurulmayacağı olaydan bir gün önce anlaşılmıştı. En kötü haberlerin önceden bizzat haberin birincil muhatabının yüzüne söylenmesi gibi bir gelenek var Amerikan diplomasisinde. Dolayısıyla Biden’ın 24 Nisan açıklamasında Ankara’nın 50 yıldır engellemeye çalıştığı o ifadeyi kullanacağını söylemek için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramasında bir olağanüstülük yoktu. Olağanüstü olan Biden’ın kendisinden koltuğa oturduğundan beri (tam olarak üç aydır) beklenen telefon görüşmesi için ahizeyi ancak “soykırım diyeceğim haberin olsun” bildirimi için kaldırmış olmasıydı. Ukrayna krizi için dahi ulu orta ve hilafsız “katil” diye nitelendirdiği Vladimir Putin’i aramış ama Karadeniz’e en uzun kıyısı olan NATO müttefiki Türkiye’nin başını aramaya zahmet etmemişti.
Buna rağmen 23 Nisan akşamında Beştepe’nin Erdoğan-Biden telefonu hakkında yaptığı yazılı açıklama Beyaz Saray’ınkinden dramatik biçimde farklı olmadı. Karşılıklı çıkar ilişkileri temelinde iş birliğinin genişletilmesi amacıyla birlikte çalışmanın önemi konusunda mutabık kalınmıştı. Bir de şükürler olsun ki iki lider sonunda haziran ayındaki NATO zirvesi marjında yüz yüze görüşecekti, daha ne olsundu, bundan iyisi Şam’da kayısıydı! Zaten bu gidişle iki lider yakın gelecekte Şam’da Esed/Esad’la birlikte kayısı yetiştirme işine girerlerse ona da kimse şaş kalmayacaktır.
23 ve 24 Nisan türlü yazılı açıklamalarla geçiştirildikten sonra Erdoğan sahneye ancak 26 Nisan’daki kabine toplantısının ardından çıktı. Zaten o noktada Türkiye kamuoyunun asıl dikkati Erdoğan’ın kontrol altına alınamayan salgının son dalgasını kırmak için açıklayacağı tedbirlerdeydi. Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının tespit edildiğinin açıklanmasından tam 13.5 ay sonra Erdoğan nihayet “tam kapanma” ilan ediyordu. İngiliz devlet adamı David Lloyd George’un İngilizceye hediye ettiği o meşhur lafı kullanmanın tam da sırasıydı: çok az ve çok geç.
Erdoğan söz konusu açıklamasına 10 sene önce kendi evinde terlik giydirip çay ikram ettiği eski dostu Biden’a sitemini dile getirerek başlamıştı aslında. “Biden bir asır önce yaşanmış olaylarla ilgili mesnetsiz ifadeler kullanmıştır, bizi ziyadesiyle üzmüştür” demişti.
Ancak Erdoğan konuyu bağlarken sözü Biden ile haziranda yapmayı kararlaştırdıkları yüz yüze görüşmeye getirip yeni bir dönemin kapılarını aralayacaklarına inandığını ekleyince sosyal medya haliyle coştu. Dakikalar sonra ABD ile ilişkileri yakın takip eden bir dostumdan bir mesaj düştü. Mesajın ekinde bir Twitter kullanıcısının (@sonersnr0) mesajının ekran görüntüsü vardı. Mesaj ise şuydu:
“İncirlik yerine ülkeyi kapattı.”
@sonersnr0 haksız değildi. Senelerdir her 24 Nisan öncesi bir ABD başkanının Ermeni Soykırımı'nı tanıması halinde Ankara’nın vereceği sert tepkileri sıralayan yetkili bilgili ağızlar en üst sıralara hep İncirlik Üssü’nü koymaktaydı. Türkiye toplumunun büyük bölümüne hayret etme duygusunu uzundur unutturdular ancak yine de göze batıyordu işte Erdoğan’ın ABD karşısında beklenmedik ölçüde alttan alan bu hali.
Erdoğan’ın söz konusu açıklamalarından iki gün sonra Anadolu Ajansı’na bir haber düştü. Milli Savunma Bakanlığı kaynakları Adana'daki İncirlik Üssü'nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait Hava Kuvvetleri üslerinden biri olduğunu, üzerindeki tüm tesislerle birlikte mülkiyetinin Türkiye Cumhuriyeti devletinde bulunduğunu belirtiyordu. Bir de üsteki belirli tesislerin kullanımının, Türkiye ile ABD arasında 29 Mart 1980'de imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’na (SEİA) göre yürütüldüğü eklenmişti. Bu kadar!
Yani eğer AA’ya bu tarz bir haber yaptırılmasındaki maksat Washington’a “istersek anlaşmayı askıya alırız” mesajı vermektiyse o kadar düşük bir tondan yapılmıştı ki duyan gören olmuş muydu belli değil.
Biden’ın soykırım açıklamasından sonra Washington’da süreci takip eden kaynaklarımla yaptığım görüşmelerden anladığım Türkiye’nin ABD Büyükelçiliği 24 Nisan’dan sadece birkaç gün öncesine kadar Biden’ın bu adımı atmasına ihtimal vermiyormuş. Bu türden bir öngörüsüzlükle girmekte olduğumuz yeni türbülanslı süreçlerin nasıl yönetileceği muamma. Zira Biden’ın beyin takımının kendisine S-400’ler gibi diğer krizli dosyalarda da soykırım meselesinde olduğu gibi tavizsiz durma yönünde taktik vermeyi sürdürdüğü belirtiliyor. Belli ki Blinken-Sullivan ekibi Erdoğan üzerinde Trump değil Putin taktiğinin işlediği konusunda Biden’ı işlemeye devam edecek.
Türk-Amerikan ilişkilerine bu 24 Nisan’da da bir şey olmadığına göre iki başkentin her hal ve şartta beraber çalışmanın yöntemini bir şekilde bulacağı tezini savunan reel politikçiler haklı çıkmakta olabilir. Öte yandan bu hafta içinde çok sayıda felaket tellallığı yazısı da okudum ancak mesele üzerine kalem oynatanların arasında bir kişi beni samimiyetiyle derinden yakaladı. 28 Nisan’da Gazete Pencere’de yayınlanan sütununda emekli Türk Büyükelçisi Kaya Türkmen şöyle yazmıştı:
“1915’te Anadolu’da bin yıldır yerleşik olan Ermenilere yaşatılan felaketin boyutlarını görmezlikten gelmek ve bunu Birinci Dünya Savaşı koşullarında vuku bulan başka trajedilerle bir tutmak mümkün değildir. Çünkü burada söz konusu olan bir Devletin kendi vatandaşlarına reva gördüğü muameledir.
Bugüne kadar yürütülen mücadeleyi bir de ‘alnımıza soykırımcı damgası vurulmasın’ diye verdik. Oysa insanlığa karşı suçların bütün bir millete mal edildiği görülmüş duyulmuş değildir. Soykırım gibi bir suçtan ancak o soykırımın failleri sorumlu tutulur. Türk milleti değildir sorumlu olan. Zaten bizi millet olarak suçlayan da yok.”
Ömrünün üçte ikisini Türkiye’nin temsiline adamış bir diplomatın 1915’te Osmanlı’yı idare edenlerin Ermeni halka reva gördüğü muameleyi reddetmesi, Türk Dışişleri personeline 10 yıllardır verilen “sonuna kadar inkâr” talimatını eleştirmesi ve tüm bunları kapalı bir dost meclisinde değil bir gazete yazısıyla paylaşması o kadar kıymetli ki…
Yüzleşme cesaretini gösteren her kimse üzerine söz söylemek yerine “darısı çoğunluğun başına” deyip çekilmek lazım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.05.2025
28.03.2025
24.03.2025
4.02.2025
13.01.2025
16.12.2024
18.11.2024
10.09.2024
10.07.2024
26.04.2024