Cansu Çamlıbel
Adalet Ağaoğlu… Kelimelerin zarif efendisi.
Hakkında kalem oynatmak -hem de bu dünyadan çekip gittiği gün- çetrefilli mesele. Benim gibi gönüllü olarak güncel siyasal gelişmelerin esaretinde hayat sürmeyi seçmiş bir gazeteci için edebiyat çoğu kez bir arınma odası. Yaşandığı dönemin kodlarına sadık karakterleri ziyadesiyle politik olsa da bazı yazarların bize sunduğu hikayeler nedense gerçeğin kendisi kadar çirkin olamıyor. Adalet Ağaoğlu tarif etmeye çalıştığım o yazarın ta kendisidir benim için.
Adalet Ağaoğlu ile tam anlamıyla bir bibliyofil olan babacığım Tansu Çamlıbel’in kütüphanesi sayesinde en ergen yaşlarımda tanıştım. Efsane üçlemesine tam orta yerinden, “Bir Düğün Gecesi”nden dalmış olmam da benimle ilgili bir şeyler söylüyor elbet. Hiç sevemediğim bir kavram olan “düğün”ü delik deşik etmesine bayılmıştım. Ankaralılığın çakallıkla mahcubiyet arasında gidip gelen kendine özgü halini roman karakterlerinin ruhuna nasıl da öyle ince ince nakşedebildiğine hayret etmiştim Ankaralı bir çocuk olarak. Ankaralı kimliği de epey örselendi son yirmi yılda; eminim Adalet Hanım roman yazmaya devam etmiş olsaydı yine en iyi o yorumlardı yeni tip Ankaralıyı.
Edebiyat eleştirmenliğine soyunma hevesim hiç olmadığı gibi Ağaoğlu derinliğinde bir kişiliği Türkiye’nin siyasal yalpalamaları karşısında aldığı ya da almadığı tutumlar üzerinden yargılamayı ne adil ne de ahlaki buluyorum. Kendisiyle sekiz sene önce geçirdiğimiz yarım gün sonunda o dönem yazdığım Hürriyet Gazetesi’nde kaleme aldığım röportajda ortaya koyduğu hakikiliğin kendisi bir yaşam dersidir benim için.

Fotoğraflar: Levent Kulu
Yazarlığının 65. yılında şahsi kütüphanesini Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’na bağışladığı için düzenlenen törenin hemen öncesinde ziyaret etmiştim evinde. Düğmelerini açık bıraktığı oduncu gömleğinin içine giydiği siyah tişörtle gerçek yaşından on beş yaş kadar eksik gösterdiğini düşünmüştüm. Bir “İstanbul fırlaması” edası da vardı üzerinde ama çenesinin biraz üzerinde kesilmiş gümüş rengi saçlarındaki hafif fön Ankaralılığını ele veriyordu. Sanırım bir röportajcı olarak en sevdiğim şey röportaj yaptığım kişilerin mahremine davet edilmektir. Yüreğin mahremini açmadan çoğu zaman atlatırlar da röportajları yine de ev hayatlarına ucundan tanık olmak eşsiz ipuçlarıyla doludur. Adalet Hanım’ın mütevazı hayatının her köşesine sindiği o evde çocukluğuma dönmüştüm. Hoşuna gitmediğini bildiğim bazı sorularımı geçiştirmek yerine “büyükanneden toruna hafıza aktarımı” tonunda yanıt vermeyi yeğledi. Bana biçtiği rol sayesinde kırgınlığa mahal vermeden atlattık çapaklı mevzuları.
Utanacak sıkılacak bir şeyi yoktu. Hem, okuru aldatmaya çalışmanın en büyük ihanet olacağını en iyi o bilirdi. Evet… İnanmak istemişti ülkenin ceberut anayasasının sonunda değişeceğine. Öyle yalın anlatmıştı ki “yetmez ama evet”çiliğinin gerekçesini, neresine kızacaksınız…
“Yeni Başbakan gelmiş ‘1982 anayasası değişecek’ diyor. Ben ilk defa bir başbakandan böyle bir laf duymuşum. ‘Millet yapacak yeni anayasayı’ diyor. Öyle de karizmatik bir hali var ki inandırıyor insanı. TİP’i nasıl desteklediysem bunu da öyle destekledim. Anayasa toplantılarına gittim, çalışma grubuna kendim müracaat ettim. Katıldım toplantılara, bir de yumurta yedim. Fakat yavaş yavaş umudum kesildi. Demokrasi, açılım diyor. İki adım gidiyor sonra tekrar vesayetin dümenine giriyor. Kopamıyorlar bir türlü.”
Bu sözleri üzerine ben “Yalnız bu hikayede karizmatik biri varsa o bahsettiğiniz kişi değil, sizsiniz” deyiverince tam bir Ankaralı kahkahası patlatmıştı. Nihayetinde farklı yollardan vardığımız sonuç aynıydı Adalet Ağaoğlu ile; Tayyip Erdoğan da kendisinden önceki siyasetçiler gibi vesayete teslim olmuştu.
Adalet Ağaoğlu’nu yandaşlardan dramatik biçimde ayıran şey şu cümlesinde gizliydi: “Katıldım toplantılara, bir de yumurta yedim.”
Bu sabah ölüm haberini aldığımda içim cız etti. Röportaj vesilesiyle uzun bir balkon sefası yaptığımız ılık bir Kasım gününde beni geçirirken kapıda “Bir dahaki sefere yazmak için değil de sadece sohbete gel” demişti. Vedat Türkali öldüğünde de aynı derin pişmanlıkta kaybolmuştum. Onu da bir daha ziyaret edememiştim araya iki tur kıtalararası taşınma girince.
Adalet Hanım, ben de sizin gibi bir şeyi kafaya koyduğumda saatlerce yürüyorum. Bugün sizin güzel ruhunuza değsin diye şöyle sağlam bir yürüyeceğim. Yukarıda alıntı yaptığım röportajımızın bugün Türkiye’nin ana akım medyasında sansürlenmeden yayınlanmasının imkansız oluşuna hayıflanmamaya çalışarak yürüyeceğim…
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.05.2025
28.03.2025
24.03.2025
4.02.2025
13.01.2025
16.12.2024
18.11.2024
10.09.2024
10.07.2024
26.04.2024