Cemile Bayraktar
Objektiflik, bilgi sosyolojisi taraftarlarınca eleştirilir. Özellikle Bourdieu’nün habitus kavramında olduğu gibi; insanlar, kendi ortamlarının ürünüdür ve dolayısıyla da objektiflik oldukça zor ve hatta imkansız sayılabilir. Ancak bunun bir istisnası Mannheim’da mevcuttur. Mannheim’a göre kendi çevresi, bakış açısı dışına çıkarak, meseleleri objektif biçimde değerlendirebilen, “yüzer gezer entelektüeller/toplum olarak bağımsız entelektüeller” mevcuttur, bunu “freischwebende” kavramıyla ifade eder. Özetle, zor olsa da kendi öykümüz, kendi çevremiz, kendi taraftarlığımız dışına çıkarak olayları objektif biçimde değerlendirmek zordur ancak imkansız değildir ve aydınlar bunu yapabilenlerdir.
Elips Haber'de yer alan habere göre, Sosyoloji bilsin bilmesin bir süredir insanların ağzında dolaşan bir kavram var; sosyal çürüme. Bununla toplumdaki gayrı ahlaki durumların çokluğu ve kanıksanmışlığı kastediliyor. Bir tespit olarak elbette topluma bakarak sosyal çürüme örneklerinden bahsedebiliriz ve bu durum, sadece Türkiye toplumu için geçerli değil, en geleneksel toplumlarda da en gelişmiş toplumlarda da sosyal çürüme örnekleri olabilir ancak bir toplum tümden “çürümüşlükle” itham edilemez. İlk olarak bu yanlış bir tespittir, zira ne kadar çürümüş örnek varsa bir o kadar da olumlu örnek vardır. İkinci olarak, bir toplumu çürümüş olarak etiketlerseniz, çürümeyle mücadele etmez, çürümüşlüğün kanıksanmasına katkı sağlamış olursunuz.
Sosyal çürüme kavramını sokakta pek duymuyoruz, daha çok sosyal medya platformlarının bir tanımlaması. Önce olumsuz bir video sosyal medyaya düşüyor, sonra gelsin tüm olayı sosyal medya üzerinden tüm topluma mal edip “sosyal çürüme” etiketi yapıştırma keyfi…
Sosyal medyayı birçok şekilde tarif edebiliriz, bu tariflerden biri, biraz da Freudyen teorinin “süper ego”sunun iflasıdır desek abartı olmaz. Reel olmayan bir ortamda, doğrudan muhatabının yüzüne bakamamaktan cesaret alan, muhtemelen hayatında hiç karşılaşmadığı ve karşılaşmayacağını düşündüğü insanları, genellikle “fake” hesaplar ya da bazen gerçek hesaplar yoluyla kendi çürümüşlüğünü kusma alanı gibi gören bir çürümüş sosyal medya tanımı yapılabilir ve elbette bu medyanın çürümüş bir kitlesi var. Düşünceleri yok, fikirleri yok, muhtemelen hayatlarında değer verdikleri ya da değer gördükleri doğru anlamları yok, içlerinde birikmiş öfkeleri var ve kendi çürümüşlüklerini kustuklarında bundan kurtulacaklarını düşündükleri için bir nevi “Arınma Gecesi/The Purge” filminde olduğu gibi içimizdeki öfkeyi, önümüze gelene kusup rahatlayalım şeklinde hareket ediyorlar. Ancak burada durum farklı, sosyal medya sanal olsa da oradaki insanlar gerçek yani kısmen reel bir ortam, sosyal medya film stüdyosu değil ve bu çürümüş kitle, yılda bir gün ve bir gece değil 7 gün 24 saat boyunca aralıksız biçimde, bir görev olarak sosyal medya çürümüşlüğü inşa ediyor.
Sosyal medya çürümüşleri için fikirleri yok, bilgileri yok dedik ya aynı zamanda bilgi sosyolojisi teorilerinde olduğu gibi kendi dar çevrelerinden başka bildikleri bir dünya yok. Bu nedenle başka dünyalara kapalılar, başka dünyaları görünce o dünyanın varlığını kendi dünyalarının varlığına tehdit görecek kadar ve o dünyaları imhaya soyunacak kadar ilkeller. Ve bu imha sırasında insana ait bir tanımlama olan “süper ego” ile bastırılmayan her tür çürümüş arzuları, sosyal medyanın kendilerince reel olmaması nedeniyle ortaya çıkıyor, yani tüm hayvani taraflarını, herhangi bir “bastırma” gereği duymadan ortaya saçıyorlar; küfür, kadın cinselliğini tahkir etme, yaptığının suç olduğunu bildiği halde bunu, normal ve kendinde hak görme ilkelliği… Ancak sosyal medya çürümüşlüğü, bu çürüme seviyesiyle sınırlı değil, bir adım ötesi de var, bu denli çürümüş olduklarının farkında değiller ve bu çürümüşlükle övünecek kadar arsızlar. Sorsanız, sahip oldukları ideoloji nedeniyle kendilerini, milletini/içinde yaşadığı toplumu seven, öven, haysiyetli, medeni, eğitimli, görgülü olarak tanımlarlar ancak henüz bugüne kadar hiçbir sözlü ya da yazılı tarih anlatısı, oturduğu yerden küfrederek “yaşadığı toplumu bu şekilde önemseyen ve seven bir kitle” yazmadı, bundan sonra da yazmayacak. Dolayısıyla, bilip bilmeden sosyal çürüme etiketiyle gezip, o etiketi sağa sola yapıştırmak yerine “bazılarının” sosyal çürüme ya da sosyal medya çürümüşlüğünün neresinde olduğunu sorgulaması gerekiyor. Kendisini toplumun aydın kesiminden gören bu kitle, eğer sandığı gibi aydın olsaydı zaten kendinin farkında olur ve sosyal çürümenin, sosyal medya çürümüşlüğünün inşacısı ve taşıyıcısı olmazdı.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
3.08.2025
16.01.2025
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024
20.08.2024
15.08.2024