Cemile Bayraktar
Ber û rûyê Tirkan û Kurdan ber bi aştiyê ye
(Türklerin ve Kürtlerin yüzü Barışa dönük))
Türkiye’de bir Kürt meselesi var. Nokta.
Bununla birlikte, Kürt meselesinin tek bir boyutu yok, birçok boyutu var.
Türkiye’nin Kürt meselesine dair şimdilerde başlattığı diyalog ve çözüm sürecinin doğrudan muhatabı İmralı ve İmralı’nın muhatabı da PKK. Dolayısıyla Kürt meselesinin birçok boyutundan biri olan terör meselesi üzerinden bir çözüm süreci işletilmeye çalışılıyor.
Her ne kadar Türkiye’de çözümün kolay olmayacağı vurgulansa da çözüme karşı olanların etkisinin fazla olacağı iddia edilse de çözümden yana olanların sayısı da hiç de az değil. Biraz da çözüme karşı olanların sayısının çok değil de sesi fazla çıkan kesimden olması nedeniyle çözüm karşıtları oldukça kalabalık görünüyor ve görüntü çoğu kez aldatıcı olabiliyor.
Çözüme karşı olan sayısı az, sesi fazla kesimin birçok provokatif girişimi de mevcut. Özellikle göz göre göre gerçek olmayan şeyleri söyleme ya da söylenenleri çarpıtma gibi bir maharetleri maalesef var. Örneğin, Sırrı Süreyya Önder’in “Bu meseleyi Türk ve Kürtler birlikte çözmeli, bu ‘bizim’ meselemiz, biz çözemezsek birileri müdahil olmaya çalışır” minvalindeki yapıcı açıklamaları, bir çarpıtma ile tehdit olarak sunulmaya çalışıldı. Ya da her tür provokatif fırsatı değerlendirenler öyle bir durum olmadığı halde Amedspor maçında İstiklal Marşı’nın ıslık çalınarak protesto edildiği yalanını uydurabildiler. Ya da ortada tarafların hiç zikretmediği “iki devlet, iki bayrak” söylemini üretip bi de hızlarını alamayıp buradan “kılıç hakkı” gibi ifadelerle iç çatışmaya işaret edebildiler.
Bu ve benzeri provokatif, çözümü hedef alan çıkışların bir amacı da Kürt meselesinin toplumsal, insani boyutunu “terör” meselesine boğmak, böylece meselenin çözülmeye daha müsait toplumsal yönünü çözümsüz ve hatta mevcut durumdan kötü bir hale getirmek. Çünkü olası bir çözüm, olası bir barış bahsi geçen provokasyonlara soyunanların varlık sebebi olan gerilim ve kutuplaşmayı ellerinden alıp kendilerini eli boş bırakacağı için kendi varlıklarını korur gibi problemleri, gerilimleri, kutuplaşmaları korumaya çalışacaklar.
Kürt meselesinin provokatif ve gerilim tarafında olmasa da çözümle ilgili aklında soru işaretleri ya da bilindik ezberleri olan kesimler, “Kürtler hangi haktan mahrum, devletin Kürtçe televizyonu var, Kürtçe ya da Kürt olmak yasak değil, Kürt hakim, savcı, başbakan bile oluyor” şeklinde tepkilerde bulunuyor. Çözümün gerekliliğini anlaması gereken kesimlerden biri de bu kesimler ve anlatmak da çözümün taraflarının görevi…
Baştan belirtmekte fayda var; Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı, Kürtlerin bir devleti var ve bu devlet Türkiye Cumhuriyeti. Ancak anayasal, anadil gibi tanımlamalarda ve toplumsal diyaloglarda maalesef sorunlar var ve bu Kürtlerin “eşit vatandaşlığının” önünde engel oluşturuyor.
Evet, Türkiye’de Kürt olmak suç değil, Kürtçe bazı dönemler yasak olsa da artık yasak değil, Kürtler; hakim, savcı, başbakan da oluyor. Ancak…
Kürtçe sokak tabelası yazmadığı müddetçe, Kürt’üm demediği müddetçe, Kürtçe anayasal olarak tanınsın demediği müddetçe, Kürt kimliği de anayasada tanınsın demediği müddetçe… bunları dediğinde ise maalesef “hain, bölücü, terörist” ilan ediliyorlar. Yani asimile olmuş Kürt olmak ve izin verildiği kadar Kürt olmak serbest ancak bu sınırların dışına çıkınca Kürt olmak bir güvenlik sorunu oluyor. Ve bu durum sadece siyasi vatandaşlık boyutunda kalmıyor, topluma, toplumsal ilişkilere de iniyor. Düşünün, on yıllardır birlikte yaşıyoruz ama tek bir Kürtçe kelime, Kürtler dışında toplum içinde dolaşımda değil. Şimdi bu, adı konulmamış bir dil yasaklanması ve yanımızdaki, içimizdeki dili yok saymak, dışlamak değil midir?
Baba tarafından Rize kökenli bir ailenin çocuğuyum. Ailem Laz değil, dil bilmiyoruz, Türk’üz ve üç kuşaktır da Samsun’da yaşıyoruz. Buna mukabil, rahmetli dedeciğim ve babaanneciğim Lazca, Rumca/Yunanca kelimeler kullanırdı ve hatta ben bile o kelimeleri kullanırım. Yani birlikte yaşadığımız insanlarla girdiğimiz her ilişki sonucunda birçok şeyde olduğu gibi dillerimiz arasında da mutlaka geçişkenlik olur. Ancak bunun bir istisnası var, o da Kürtçe.
İlk çözüm süreci sırasında, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde, o dönemin isimlendirmesiyle, “Demokratik Açılım Süreci” kapsamında bir konuşmaya davet edilmiştim. Sanırım konuşma içerisinde yine Kürtçe konusu geçmişti. Konuşmanın sonunda, soru-cevap kısmında meseleyi ele alışımı oldukça beğendiğini ifade eden bir öğrenciye Kürtçe teşekkür ettim, spas dikim dedim. Her şey gayet normal, tabi benim açımdan… konuşma bitince o genç kardeşim yanıma geldi ve bana dedi ki; “Hocam, burada dört yıldır öğrenciyim ve ilk kez Kürtçe bir cümle duydum, bunun nasıl değerli olduğunu anlatamam, bu kadar küçük bir şey… işte o kadar değerli…
Bitmedi, programın bitiminde bir arkadaşım yanıma geldi ve şöyle bir şey dedi; “Cemile sen niye spastiğim” dedin? Allah Allah ne diyor bu derken jeton düştü; milyonlarca Kürt ile aynı ülkede onlarca yıl yaşayıp Kürtçe “teşekkür ederim” şeklindeki iki kelimeyi dahi bilmiyorduk, elbette bu arkadaşımın kabahati değil, maalesef bu bizim gerçekliğimiz. Üzücü gerçekliğimiz.
Evet, belki bu saatten sonra Kürtçe öğrenemeyebiliriz ancak Kürtçeyi, Kürtleri görünmez ve bilinmez saymayabiliriz, yok saymamayı öğrenebiliriz. Çünkü Türklerin, Türkiye’nin yüzü, hiç olmadığı kadar Kürtlere ve barışa dönükken, Kürtlerin yüzü de hiç olmadığı kadar barışa, Türklere ve Türkiye’ye dönük.
Berê Tirkan li Kurdan berê Kurdan jî li Tirkan û Tirkiyeyê ye. Berê herduya jî ji her demê zêdetir li aştiyê ye.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
9.10.2025
7.08.2025
3.08.2025
16.01.2025
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024