Doğu Ergil
“Öteki”, bizim düşüncede ve eylemde ürettiğimiz bir kavram ve gerçekliktir. “Öteki”, bir bireyin veya grubun dışında kalan, dışında hissettiği ya da en genel anlamıyla, “kendisi olmayan”dır. Öteki, yalnızca bir birey veya grup değil, bir kavram, bir algı, bir ‘mesafedir’.
Toplumsal yaşamda “öteki”, kimlik inşasının negatif kutbudur. Biz kendimizi kim olduğumuz kadar, kim olmadığımız üzerinden tanımlarız.
“Biz” ve “onlar” ayrımı, kolektif aidiyet hissi yaratır. Bu ayrım çoğu zaman “öteki”ni dışlayarak, “biz”i saflaştırma işlevi görür. Öteki, siyasi söylemlerde çoğu zaman güç ve iktidar inşası için bir araç olarak kullanılır.
Bu tahlilden sonra, niye 1. Dünya Savaşı’na girdiğimizde ülke nüfusunun dörtte birini oluşturan gayrı Müslim yurttaşlardan “kurtulduğumuz” ve ötekileştirerek sorun haline getirdiğimiz Kürtlerle uzun bir anlaşmazlık yaşadığımızı yeniden değerlendirmek gerekir.
Bahse konu “kurtulmak” ve “ötekileştirmek” (dışlamak) aynı zamanda kimliksizleştirmek, vatansızlaştırmak, (ortak-)tarihten kovmaktır. Bunlar büyük travmalardır. Bu travmalara yol açanlar, yaptıklarına yaşanmış veya muhayyel mağduriyetler üzerinden mazeretler bulurlar ya da ısrarla inkâr ederler.
“Öteki”, millet ve milliyetçilik inşasında işlevsel bir “iç düşman” veya “dış tehdit” unsurudur.
“Ben” ve “biz”i tanımlayan çoğu zaman “öteki”dir. Hegel’de öteki kavramı, BENLİĞİN kendi bilincine “öteki” üzerinden vardığı bir süreçtir.
Emmanuel Lévinas, konuya etik açısından bakar ve “Öteki, benim sorumluluğumdur” der. Jean-Paul Sartre ise ötekinin bakışını, bireyin kendi varoluşunun farkına vardığı bir ayna olarak tanımlar. Bu bakış, birçok sosyolog ve antropolog tarafından paylaşılır: Biz kendimizi başkasının gözüyle görürüz; onlar bizim aynamızdır.
Farklı olanla karşılaşmak, insanda çoğu zaman merak kadar tedirginlik de yaratır. Cinsiyeti, dili, dini, ten rengi, siyasi görüşü ya da yaşam tarzı bizimkinden “başka” olan birey ya da topluluklar, çoklukla önyargıyla karşılanır. Peki neden? Neden insanlar, kendilerine benzemeyenleri dışlar, tehdit gibi görür, hatta bazen düşmanlaştırır? Çünkü, tanıdık olan insana güvenli gelir.
İnsan zihni, belirsizliği sevmez. Psikologlar bu durumu “bilinmezlik kaygısı” (uncertainty aversion) olarak tanımlar. Farklı olan; tanımsız, öngörülemez ve bu nedenle potansiyel bir tehdit olarak kodlanır. Zihnimiz, “biz” olanı tanır, öngörür ve kontrol edebilir. “Onlar” ise kontrol edilemeyen bilinmeyenlerdir. Bu da kaygı doğurur.
Ayrıca farklılık, bireyin kendi kimliğini tehdit altında hissetmesine neden olabilir. Sosyal psikolojide bu durum, benlik tehdidi olarak adlandırılır. Michel Foucault’ya göre, modern toplumlar yalnızca suçluyu değil, “normalin dışına çıkan” bireyi de kontrol altına almak ister. Farklı olan, yalnızca bireysel bir varoluş değil; aynı zamanda düzenin bozulma ihtimalidir. Bu nedenle dışlanır.
SİYASETİN VE MEDYA’NIN ETKİSİ
Farklı olanın düşmanlaştırılması, bireyin içsel korkularından çok, onlara karşı olumsuz duyguların sistematik olarak beslenmesiyle büyür. Siyasal iktidarlar, toplumsal kutuplaşmadan fayda sağlayabilirler. “Biz” ve “onlar” ayrımı, çoğu zaman siyasi mobilizasyon aracı hâline getirilir.
Medya da bu ayrımı yeniden üretir. Mülteci, LGBT+, Alevi, Kürt ya da göçmen bireyler, ekranlarda çoğu zaman sorun, tehlike veya kriz nesnesi olarak sunulur. Bu sunum, farklı olanın “anlaşılması” değil, “denetlenmesi” ve dışarda tutulması gerektiği fikrini pekiştirir.
ÖTEKİ”NDEN “BİZ”E: ÇATIŞMADAN BİRLİKTELİĞE
Farklılıkla Barışmak Mümkün müdür?
Toplumsal barış, “öteki”ni düşman olarak değil, kendi kimliğimizin tamamlayıcısı olarak görebildiğimiz ölçüde mümkündür. ‘Öteki’ni dışsal bir varlık ve hasım olarak değil, işbirliği, hatta yaşam ortağı yapmak iradesi, kilidi açan anahtardır. “ÖTEKİSİ YOKSA BEN DE YOKUM” önermesi, barış kültürünün kurucu cümlesidir çünkü kim olduğumuz, aslında kime karşı olmadığımızla ilgilidir. Kendimizi karşıtlarımızla tanımlarsak, “tamamlanmamış” bir benlikten/kimlikten söz ediyoruz demektir.
Farklı olanı tehdit olarak görmek, insan doğasında potansiyel bir eğilim olsa da bu kaçınılmaz değildir. Temas Hipotezi (Allport, 1954), bireylerin farklı gruplarla doğrudan ve eşit statüde temas kurduğunda, önyargıların azaldığını gösterir.
Bunun yanı sıra, eğitim sisteminin eleştirel düşünceye dayalı, kültürlerarası empatiyi teşvik eden bir yapıya kavuşması, uzun vadede farklılık korkusunu aşmada belirleyici olabilir.
“ÖTEKİYLE” YAŞAMAK SORUNSALI
İnsanlar genellikle farklı olanı kabullenmekte zorlanırlar çünkü farklılık, yalnızca ötekinin değil, KENDİMİZİN de sorgulanmasını zorunlu kılar. Ama bu zorluk aynı zamanda büyümenin, kendini tanımanın, toplumsallaşmanın ve özgürleşmenin yoludur.
Demokrasi, sadece çoğunluğun iradesi değil; aynı zamanda azınlığın, yani “farklı olanın” güven içinde var olabilmesi demektir. Bir toplum, farklıya gösterdiği saygı kadar olgundur.
BELKİ DE SORUN, “ÖTEKİ”Nİ KABUL ETMEK DEĞİL; HEPİMİZİN BİR BAŞKASININ ÖTEKİSİ OLDUĞU GERÇEĞİNİ FARK ETMEKTİR.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAdli yıl ne vaat ediyor? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİkinci varlık vergisi faciasına doğru 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Kayıp İmam”ın izinde: Musa Sadr’ın 50 yıllık gizemi Libya’da çözülebilir mi? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciMeğerse cennetteymişiz 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBeslenmenin farklı yollarından kaçış yok 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
22.08.2025
16.08.2025
14.08.2025
10.08.2025
6.08.2025
3.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
23.07.2025