Doğu Ergil
Yolsuzluk sadece birkaç memurun rüşvet alması değildir; bir toplumun damarlarına sızan, kuralları eğip büken, liyakati ezip geçiren ahlakî bir çöküş halidir. Adaletin terazisi bozulduğunda, hak yerini imtiyaza bırakır; bilgi yerini ilişkiye, emek yerini kayırmaya… Yolsuzluk, sadece ahlaki değil, sistemik bir yönetim problemdir. Ve en tehlikelisi, “normal” kabul edilmesidir.
Yolsuzluk Nedir, Ne Değildir?
Yolsuzluk, gücün kötüye kullanılmasıdır. Kamu gücünün kişisel çıkara tahvil edilmesidir. Yalnızca rüşvetle sınırlı değildir: İhale manipülasyonu, usulsüz kadrolaşma, kayırmacılık, bilgi saklama, şeffaflıktan uzak yönetim ve çıkar ilişkileriyle örülmüş ağlar da bu çemberin içindedir. Son zamanda patlayan sahte diploma skandalı da bu çürümemin vahim bir parçasıdır. Kısacası yolsuzluk, “kamu olan”ı “özel olana” peşkeş çekmektir.
Türkiye’de Yolsuzluk: Görünen ve Gizlenen Gerçekler
Türkiye’de yolsuzluk, dönemsel bir sapma değil, neredeyse sistemin işleyiş tarzı haline gelmiştir. Bazı çarpıcı örnekler:
– İhaleler sadece bir zümreye çıkıyor: Kamu ihalelerinin büyük bir kısmı “pazarlık usulü” ile, çoğu kez aynı şirketlere veriliyor.
– Denetim yok, hesap soran kalmadı: Sayıştay raporları hasıraltı ediliyor, bağımsız denetim mekanizmaları işlevsiz bırakılıyor.
– Servet transferi hız kesmiyor: Kamu arazileri yok pahasına özelleştiriliyor, vergi aflarıyla zenginler kollanıyor.
– Siyaset-iş dünyası iç içe geçti: Bazı holdingler, devletten ihale alırken aynı zamanda medya sahibi olup kamuoyunu şekillendiriyor. Hatta ilişkinin şartlarından biri bu!
Çarpıcı Gerçek: 2023 yılına gelindiğinde, Türkiye’de en çok kamu ihalesi alan 10 şirketin toplam kazancı, ülkedeki 5 milyon asgari ücretlinin yıllık gelirinden fazlaydı.
Yolsuzluğun Maliyeti: Kaybolan Güven, Yitirilen Gelecek
Yolsuzluk, sadece toplumun alın teriyle ürettiği serveti çalmaz; umudu da çalar. İnsanların sisteme olan inancı zedelenir. “Ne yaparsam yapayım iltimas bulamazsam bir yere gelemem” duygusu gençleri ülkeden uzaklaştırır. Eğitimli beyinler göç eder, üretim düşer, yatırım azalır, toplum durgunlaşır, çürüme derinleşir.
Yolsuzluk sadece bir yönetim sorunu değil, bir adalet sorunudur. Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden, yolsuzlukla mücadele mümkün değildir.
Uluslararası Sistemde Türkiye Nerede?
Transparency International’ın Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye, 2013’te 53. sıradayken 2024’te 115. sıraya geriledi. Bu düşüş, yalnızca ekonomiyle değil, kurumsal yozlaşmayla açıklanabilir; bir başka deyişle ahlâkın kamu hayatını terketmesiyle… Medyanın baskılandığı, yargının bağımlı hale geldiği, Meclis’in denetim gücünü yitirdiği her ülkede bu kaçınılmazdır.
Yolsuzlukla Mücadelede Ne Yapılabilir?
-Var olan kurumlar güçlendirilmeli ve bağımsızlaştırılmalı. Öyle olup da bağımlı hale getirilenler eski statülerine kavuşturulmalı. Yargı, denetim ve medya tam bağımsız olmalı.
– Şeffaflık: Tüm kamu harcamaları bilgileri halkın erişimine açık olmalı.
– Siyasi etik yasası işler hale getirilmeli. Milletvekilleri, bakanlar ve tüm merkezî ve yerel yönetimlerde görev alanlar, mal varlıklarını düzenli beyan etmeli.
-Sivil toplumun örgütlü gücü desteklenmeli: Özgür ve özerk sivil kuruluşların varlıkları ve çalışmaları desteklenmeli. Akademide, basında ve sivil toplumda faal araştırmacıların özgürce çalışması ve toplumu aydınlatmalarının önü açılmalı.
Son Söz:
Yolsuzluk, sadece eşitsizliğin artması; zenginlerin daha zengin olması sorunu değildir; halkın geleceğinin çalınmasıdır.
Yolsuzluk, sadece millî servetin (onu korumak ve çoğaltmakla görevli olanlarca) pervasızca çalınması değil, adaletin, umudun ve liyakatin gaspıdır.
Ve unutmamalıyız ki çalınan millî servet kadar, suskunluk da suç ortaklığıdır.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
3.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
19.07.2025
19.07.2025