Doğu Ergil

Doğu Ergil
Doğu Ergil
Tüm Yazıları
Meşruiyetin Sınırları: Siyasal Rejimler ve Liderler Ne Zaman Meşruiyetini Yitirir?
16.08.2025
125
Meşruiyet, siyasal iktidarların görünmez omurgasıdır. O kırıldığında rejim, ancak kaba kuvvet ve korku payandası ile ayakta durabilir. Tarih, meşruiyetini yitiren iktidarların ya hızla çöktüğünü ya da kendi halkına karşı bir tahakküm ve zulüm aygıtına dönüştüğünü gösteriyor.

Meşruiyet Nedir, Ne Değildir?

Siyasal rejimler yalnızca kuvvetle değil, meşruiyetle ayakta durur, çünkü meşruiyet, iktidarın yalnızca var olmasını değil, kabul görmesini sağlar.

Bir rejimin yasallığı onu meşru kılmaya yetmeyebilir; tersi de mümkündür: Gayrimeşru yöntemlerle kurulmuş bir yönetim, zaman içinde meşruiyet kazanabilir. Bu ikilik, bizi meşruiyetin nerede başlayıp nerede bittiğini anlamaya zorlar. için hem normatif hem de tarihsel bir bakışı zorunlu kılar.

Max Weber: Meşruiyetin Üç Kaynağı

Max Weber’e göre siyasal otoritenin meşruiyeti için üç temel dayanağa ihtiyaç vardır:
-Geleneksel meşruiyet (örneğin monarşiler),
-Karizmatik meşruiyet (örneğin devrimci liderler),
-Hukuki-rasyonel meşruiyet (kurumlaşmış modern anayasal demokrasiler).
Modern devletler genellikle hukuki-rasyonel temele yaslanırken, karizma ve gelenek halâ etkisini sürdürür. Yani, meşruiyetin tek bir kaynağı yoktur.

Toplum Sözleşmesi: Rıza Üzerinden Meşruiyet

Hobbes, Locke ve Rousseau gibi düşünürlere göre devletin meşruiyeti, bireylerin özgürlüklerinden feragat edip ortak iyilik adına yönetime rıza göstermelerine dayanır. Bu rıza kaybolduğunda meşruiyet de ortadan kalkar. Tabiî ideal olan yönetimin toplumun kendi belirlediği bir iktidar olmasıdır.

Habermas ve İletişimsel Meşruiyet

Habermas, meşruiyetin yalnızca hukuki ya da geleneksel temellerle değil, kamusal tartışma, şeffaflık ve katılım ile inşa edilmesi gerektiğini vurgular. Ona göre halkla iletişimi koparan iktidar, meşruiyet krizine sürüklenir.

Meşruiyetin Kaybı: Yönetim/İktidar Ne Zaman Sonlanır?

-Halkın rızası arkasından çekildiğinde; artık seçimler biçimsel hale gelir.
Hukuk çiğnendiğinde; yönetim yasal zeminini yitirir.
-Devlet şiddeti arttığında; korku ve itaat iktidarı sürdürür ama meşruiyetini tüketir.
Meşruiyetin ardındaki ideolojik söylem gerçeklikten koptuğunda; toplumsal destek erir.
Uluslararası tecrit ve kınama bir yönetimi itibardan, giderek iktidardan düşürebilir. (Tabiî uluslararası hegemon güçler, söz konusu iktidara gölgeli bölgesel işerini yaptırmıyorlarsa.)

Tarihsel Örneklerle Meşruiyetin Dönüşümü

Fransa’da Monarşiden Cumhuriyete (1789–1793)

Louis XVI’nın meşruiyeti geleneksel monarşiden kaynaklanıyordu. Ancak halk açlık, eşitsizlik ve adaletsizlikle karşı karşıya kaldığında bu geleneksel temel yetersiz kaldı. Devrimle birlikte rıza ortadan kalktı ve meşruiyet, halkın doğrudan temsilinde, yani cumhuriyette yeniden tanımlandı.

Weimar’dan Nazi Almanyası’na (1919–1933)

Weimar Cumhuriyeti, seçimle kurulmuş bir sistemdi; ancak ekonomik kriz ve toplumsal huzursuzluklar, halkı otoriter çözümlere itti. Hitler, seçimle başa geldi ama meşruiyetini karizmatik söylemler, dış tehditler ve milliyetçilik üzerinden kurdu. Zamanla hukuk tamamen askıya alındı ve meşruiyet, korku ve propaganda ile sağkandı.

İran’da Şah Rejiminin Çöküşü (1979)

Laikleşmeyi zorlayan ve Batı’yla bütünleşmeyi savunan Şah yönetimi, halkın büyük kısmının değerleriyle çatıştı. Ekonomik eşitsizlik ve siyasi baskı, halkın rızasını eritince, dini temelli karizmatik bir liderlik (Humeyni) yükseldi. Rejim meşruiyetini halkın taleplerini görmezden gelerek kaybetti.

Latin Amerika’nın Türkiye’si Denen Venezuela’da Meşruiyetin Dönüşümü: (2002–Günümüz)

2002’de güçlü halk desteğiyle iktidara gelen hükümet, başlangıçta hukuki ve demokratik meşruiyete sahipti. Ancak zamanla yargının bağımsızlığı zedelendi, muhalefet baskılandı ve seçim süreçleri sorgulanmaya başlandı. Meşruiyet, giderek performanstan çok ideolojik sadakate ve güvenlik söylemine dayanmaya başladı. Bugün, biçimsel demokrasi ile otoriter eğilimlerin iç içe geçtiği bir “meşruiyet karmaşası” yaşanıyor.

Sonuç olarak, meşruiyet, siyasal iktidarların görünmez omurgasıdır. O kırıldığında rejim, ancak kaba kuvvet ve korku payandası ile ayakta durabilir. Tarih, meşruiyetini yitiren iktidarların ya hızla çöktüğünü ya da kendi halkına karşı bir tahakküm ve zulüm aygıtına dönüştüğünü gösteriyor. Bu yüzden her yönetim, gücünü değil dayandığı temeli sorgulamak zorundadır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar