Doğu Ergil
Çürümenin Sessizliği
Toplumlar nadiren bir anda yıkılır; çoğu kez yavaş, sessiz, fark edilmeyen bir çürüme sürecine girerler. Latince kaynaklı dillerde hem “yolsuzluk” hem de “çürüme” anlamına gelen “corruption” kelimesi kullanılır. Bu tesadüf değildir: Çünkü yolsuzluk, sadece malî bir suç değil; bir devletin ve toplumun bütün hücrelerine sızan ahlaki ve kurumsal bir bozulmadır.
Devletin Çürümesi: Kuralların Eriyişi
Bir devlette yolsuzluk kurumsallaştığında:
-Yasalar herkese eşit uygulanmaz; güçlü için esnetilir, zayıf için sertleştirilir.
-Yargı, adaletin değil iktidarın sözcüsü haline gelir.
-Liyakat biter; makamlar ehil insanlara değil, sadakat gösterenlere (yanaşmalara) verilir.
-Devlet, ortak iyilik için değil, bir azınlığın çıkarı için işleyen çıkar örgütüne dönüşür. Bu noktada devlet hâlâ ayakta görünür; ama omurgası çürümüştür.
Toplumun Çürümesi: Ahlâkın Kamu Alanından Çekilmesi
Toplumsal çürümenin önemli bir göstergesi, kutuplaşmadır. “Biz ve onlar” ayrımı üzerinden toplum ayrışır. Toplumsal dayanışma yerine çıkar ilişkileri hâkim olur. Yolsuzluk sadece devlet kurumlarına değil, toplumsal yaşama da siner:
-İnsanlar “doğru” olanı değil, işine geleni yapar.
-Yanlışa karşı ses çıkarmak yerine “herkes böyle yapıyor” denilerek susulur.
-Güven duygusu kaybolur; vatandaş, en yakınına bile güvenemez hale gelir.
– Toplumsal ilişkilerde dayanışma yerine çıkar ilişkileri belirleyici olur.
Hukukun olmadığı yerde ekonomi güvenceye alınamaz. İhaleler yandaşlara dağıtılır, üretim yerine rantçılık ve spekülasyon ön plana çıkar. Yatırımcı güvensizliği artar, işsizlik ve enflasyon kronikleşir. Devletin çürümesi, ekonomiyi de içten içe çürütür.
Böyle bir toplum, dışarıdan canlı görünse de, kökü kurumuş bir ağaç gibi içten içe çürüyordur.
Çürümenin Göstergeleri
Adaletin kaybolması → mahkemelerin siyasallaşması
Ekonominin giderek rant üzerinden işlemesi → üretmek yerine paylaşılacak ganimet aranması
Ahlâki çözülme → çıkarın, iyinin ve doğrunun önüne geçmesi
Toplumsal güvensizlik → “kimseye güvenme” kültürünün hakim olması..
Sonuç: Sessiz Yıkım
Çürüme, aniden patlayan bir kriz değildir; sessiz bir yıkımdır. Çöken bir bina gibi gürültüyle değil, ağır ağır, günlük hayatın içinde gerçekleşir. Çürüme aynı zamanda ahlâkın susması demektir. Toplumsal vicdan olan ahlak susunca toplumun kendini yargılaması ve ıslah etmesi mümkün olmaz.
Hiçbir toplum çürümeye mahkûm değildir. Tarih, hukuk devleti, şeffaflık, liyakat ve hesap verebilirliğe geri dönerek bu zinciri kırabilen örneklerle doludur.
Çürüme, kendiliğinden durmaz; ancak güçlü bir toplumsal talep ve siyasi iradeyle geriye çevrilebilir.
Özetle; çürümenin panzehiri bellidir: Şeffaflık, adalet, liyakat ve toplumsal vicdan.
Ama asıl mesele şudur: Toplum bu çürümeyi görmek ve durdurmak için cesaret ve dirayet gösterebilecek midir?
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.08.2025
14.08.2025
10.08.2025
6.08.2025
3.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
19.07.2025