Doğu Ergil

Doğu Ergil
Doğu Ergil
Tüm Yazıları
Türkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor?
27.08.2025
44
"Çürümeyi durdurmak, sadece siyasî bir proje değil; aynı zamanda toplumsal bir uyanış meselesidir. Çünkü bir ülke, yargısı çökerken; eğitimi yozlaşırken; ekonomisi yolsuzluğa gömülürken; ahlakı çıkarcılığa teslim olurken çürür."

Bir toplumun çürümesi, bir binanın dış sıvasının altında yavaş yavaş paslanan demirleri gibi görünmeden başlar. İlk başta küçük çatlaklar göze çarpmaz; ama zamanla o çatlaklardan sızan pas gerçeği ortaya çıkarır. Bir zaman sonra bina kısmen veya toptan çökecek gibi zayıflamıştır. Yapılacak iki şey vardır ve kötüsü, pas lekelerinin üstüne boya çekmektir. Türkiye’nin bugünkü manzarası işte böyle…

Pekiyi, çürüme bu ülkede neden başladı ve neden durdurulamıyor?

Siyasal Çürüme: Gücün Hukukun Önüne Geçmesi

Kısa yanıt; Türkiye’de uzun süredir kuralların değil kişilerin üstünlüğünün söz konusu olmasıdır. Bir diğer neden, yargının iktidarın gölgesinde kalıp bağımsızlığını yitirmiş olasıdır. Ve nihayet, bürokrasi, liyakat yerine sadakate zorlanmıştır; bu da ondan beklenen kamusal görev bilinci ile parti aparatı olma arasındaki çizgiyi belirsizleştirmiştir. İş verimliliğindeki düşüş de cabası…. Yanan ormanlar, yıkıcı depremler karşısında görülen yetersizlik, ekonomide yaratılan istikrarsızlık ve yaygın yolsuzluk bu önermenin altını doldurur sanırım.

Ekonomik Çürüme: Rantın Ahlakı Bastırması

Türkiye’de uzun süredir üretimden çok tüketim ve rant öne çıkarıldı. Yolsuzluk ve kayırmacılık olağanlaştı; ekonomik hayatın ayrılmaz parçası haline geldi. Zenginlik, alın terinden çok siyasete yakınlıktan geçer oldu. Bu ortamda girişimcilik ve emeğe saygı zayıfladı. Yolsuzluk ve çıkarcılık prim yapmaya başladı.

Toplumsal Çürüme: Kutuplaşma ve Ayrışma

İnsanlar artık birbirine fikirleriyle değil kimlikleriyle bakmaya başladı. Kutuplaşma, toplumsal güveni öğüttü.
Ortaklık, yani “biz” duygusu kayboldu; yerini “biz ve onlar” karşıtlığı aldı. Herkes bilir ki bir toplumda sırayla komşuluk, hemşehrilik ve yurttaşlık duygusu zayıflamışsa, güven, birlikte yaşama iradesi de azalır. Çürüme, sıradan hayatın içine sızar.

Kültürel Çürüme: Bilgi Yerine Ezber, Ahlak Yerine Çıkar

Eğitim sistemi, eleştirel düşünceyi değil itaati besler hale gelmiştir. Diplomalar alınır satılır; o diplomalarla işe girmek/alınmak, şaşırtıcı olaylar olmaktan çıkmıştır. Ana alım medya, hakikati değil propagandayı ya da tek taraflı haberleri/yorumları yaymaktadır.

Ahlâk, bir sorumluluk olmaktan çıkmış ve çıkar ilişkilerine indirgenmiştir. Bu durumun en yalın ve tahripkâr olarak yaşandığı alan yargı sistemidir. Ahlâkla adalet arasında kopmaz bir bağ vardır. Adalet değil, siyasî güç ve maddî çıkar sağlayan bir yargı düzeninde toplumsal vicdan susar. Toplumların kültürel omurgası ahlâktır. Ahlâkın iflası, toplumsal çürümenin en açık göstergesidir. Toplumsal dayanışmayı; devletle-toplum ve bireyler arasındaki güveni yok eder.

Çürüme Neden Durdurulamıyor?

Korku ve Sessizlik: Gücün tekelleşmesi sonucunda hizmet eden değil ayrıcalığını korumak için cezalandıran iktidarlar yurttaşları korkutuyor. İnsanlar korktukça susuyor; sustukça çürüme yaygınlaşıyor, yerleşiyor.

Kısa Vadeli Çıkarlar: Toplumsal faydanın yerine bireysel çıkar konuyor.

Kurumsal Zafiyet: Kurumların bağımsızlığı kalmadığından denetim mekanizmaları işlemiyor. Hesap sorulamıyor.

Kutuplaşma: Toplum ortak payda üretemediği için herkes kendi kabuğuna çekiliyor veya cemaatleşiyor. Bu kadar çok cemaatin ve cemaatleşmemin olması, kısmen toplumsal çürümeyle açıklanabilir.

Ya Sonra? Umutsuzluk Değil, Yeniden İnşa

Türkiye’nin çürümesi kader değildir. Ama çürümeyi durdurmak için önce sindiğimiz yerden ve sığındığımız cemaatlerden (buna siyasal partiler dahil) çıkıp gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Önce insanları güden ve iradesini esir alan güç tekelleşmesinden kurtulmalıyız. Kuvvetler ayrılığı, yönetim sistemimin esası olmalıdır.

İktidarların yurttaşı korku ve ceza tehdidi ile rehin aldığı yargı sistemi, adalet dağıtabileceği tarafsızlığa kavuşturulmalıdır.

Eğitim, önyargılardan arındırmalı; yurttaşlar arasında üstün-düşkün grup-ırk veya inanç ayırımlarının aşılandığı ideolojik içerikten soyutlanmalıdır. Bu bir aydınlanna devrimidir.

Çürümeyi durdurmak, sadece siyasî bir proje değil; aynı zamanda toplumsal bir uyanış meselesidir. Çünkü bir ülke, yargısı çökerken; eğitimi yozlaşırken; ekonomisi yolsuzluğa gömülürken; ahlakı çıkarcılığa teslim olurken çürür. Ve bu çürümeyi durdurabilecek tek güç, yine toplumun kendisidir. Kurtarıcı beklemeden, kurtuluşunu tasarlayıp gerçekleştirebilmesidir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar