Doğu Ergil
Tarih boyunca güçlü devletlerin, güçsüz toplulukları diz çöktürüp sömürgeleştirmesi olağan bir pratik oldu. 19. yüzyılın emperyalist dalgası, Afrika’dan Asya’ya uzanan geniş coğrafyalarda milyonlarca insanı, kendi topraklarında yabancılaştırdı. Ancak dışarıda sömürge kurma kudreti bulunmayan ya da bu yarışa geç katılan devletler için başka bir yol açıldı: İçeride “ötekileştirilmiş” halkları sömürgeleştirmek. Bu durum, literatürde “iç sömürge” kavramıyla yerini aldı.
İç Sömürge Nedir?
İç sömürge, bir devletin kendi sınırları içindeki belirli bir toplumsal, etnik ya da kültürel grubu dışlayarak; onları hem ekonomik hem de siyasal olarak ikinci sınıfa mahkûm etmesi demektir. Burada ilişki, klasik sömürgecilikten farklı olarak, “dışarıya karşı” değil, “içeriye dönüktür. Kimi gruplar, yaşadıkları ülkenin vatandaşları değil de sanki “içerideki yabancılar” gibi görülür.
Bir başka ifadeyle iç-sömürge, bir devletin kendi halkına kurduğu tuzaktır; kendi insanına yabancılaşmasıdır. Daha basit bir anlatımla devletin, kendi yurttaşlarından bazılarını ikinci sınıfa indirgemesidir. Bu durum, “yerli yabancılar” olarak siyaset literatürüne geçmiştir.
Göstergeleri şunlardır:
- Kaynaklara eşit ulaşamamak,
- Kültürel kimliğin baskı altında tutulması,
- Eğitim ve sağlık gibi temel haklardan yoksun bırakılması,
- Siyasette türlü engellerle karşılaşmak.
Ayırımcılığa (dışlanma da diyebiliriz) uğrayan vatandaş kümeleri, yaşadıkları ülkenin vatandaşları değil de sanki “içerideki yabancılar” gibi görülür.
Bu olgular, devletin hep iç düşmanla boğuşuyormuş gibi kaynaklarını ve zamanını tüketir; sadece devleti güçsüzleştirmez, yurttaşlarını da “daha iyi bir dünyadan” mahrum bırakır.
İç Sömürge Devleti Neden Tüketir?
Kısa vadede merkezî iktidara güç sağlar gibi görünür. Ama uzun vadede aslında herkese kaybettirir.
Bu veriler, iç sömürgeciliğin sadece ekonomik değil, kimliksel ve kültürel bir olgu olduğunu da gösteriyor.
İç Sömürgenin Yaratmanın Sonuçları
İç sömürge politikaları, kısa vadede merkezdeki iktidara güç kazandırıyor gibi görünse de uzun vadede hem toplumsal barışı hem de ekonomik gelişimi tahrip eder. Nasıl mı?
Ekonomik Duraklama: Ayrımcılık, toplumun üretim potansiyelini köreltir. Baskı altındaki toplulukların ekonomiye katkısı engellendikçe ülke zenginleşemez.
Demokratik Gerileme: İç sömürge mantığı, yurttaşların eşitliğini yok eder. “Birinci sınıf” ve “ikinci sınıf” vatandaşlık üretilir. BİZ ve ÖTEKİ arasındaki uçurum, ulusal bilincin ve dayanışmanın da katilidir.
Siyasal İstikrarsızlık: Ötekileştirilen grupların direnci, devleti sürekli baskı ve güvenlik politikalarına bağımlı kılar. Sürekli “olağanüstü hal” durunda yaşatır. Hatta bu durumu kalıcıaştırır, kurumlaştırır. Anayasa ve yasalar “güvenlik” kaygısına cevap verecek biçimde şekillenir, özgürlükçü ruhunu kaybeder.
Kültürel Çoraklaşma: Çeşitliliğin baskılanması, toplumsal yaratıcılığı törpüler. Bağnazlığı ve tahammülsüzlüğü artırır.
Tarih bize şunu gösteriyor: Dışarıda sömürge edinmeyen ama içeride iç sömürge düzeni kuran devletler, uzun vadede ne ekonomik kalkınmayı yakalayabilmiş ne de demokratikleşebilmiştir. Çünkü modernleşmenin özü, eşit yurttaşlık ve ortak yaşamın yönetimine birlikte katılmaktır. “Kederde sevinçte, tasada ve kıvançta bir arada olmak” ülküsü boşa düşer.
Özetle
İç sömürgecilik, bir toplumun kendi potansiyelini tüketmesidir. Kendi yurttaşını dışlayan, kaynakları eşitsiz dağıtan, kimlikleri baskılayan devletler; günü kurtarsa da geleceğini kaybeder. Asıl güç, ‘ötekini’ sömürgeleştirmekte değil, farklılıkları eşitlik ve özgürlük temelinde bir arada yaşatabilmek ve ‘BİZ’i yaratabilmektir.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAkıntıya kürek 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanToparlanın Avrupa Birliği’ne girmiyoruz... 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBriceno Barrios ve diğerleri… 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASAYIN ABDULLAH ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ, DEMOKRATİK CUMHURİYET, DEMOKRATİK TOPLUM VE DEMOKRATİK SİYASET.. 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİbrahim Kalın'la Heidegger'in Kulübesi'ne Yolculuk 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.10.2025
14.10.2025
9.10.2025
1.10.2025
24.09.2025
18.09.2025
11.09.2025
2.09.2025
27.08.2025
22.08.2025