Elif ÇAKIR
Ben uzun süre hükümet modeli olarak “başkanlık” sistemini savundum. Çünkü ülkemizdeki yönetimle ilgili sorunların kaynağının parlamenter sistemimizdeki çarpıklıklar olduğuna inanıyordum. Dolayısıyla darbelerle dolu geçmiş makus tarihimize baktığımda, parlamenter sistemin aksaklıklarını düzeltmeye çalışmaktansa sıfırdan bir yönetim sisteminin Türkiye’ye iyi geleceğini düşünüyordum. Dahası AK Parti iktidarıyla birlikte son bulan koalisyonlar döneminin, AK Parti hükümeti sonrasında geri geleceğinden kaygılıydım. Başkanlık sistemine geçildiği zaman Türkiye’nin daha istikrarlı ve daha verimli yönetileceğine inanıyordum.
Nitekim AK Partinin 2011 yılında başlattığı sistem değişikliği önerisine destek verdim. Elbette ki parlamentarizm de başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerinin hepsi de demokratik sistemlerdir. Yeter ki hükümet sisteminde kuvvetler ayrılığı ilkesi sağlanmış olsun. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin hâkim olduğu bir yönetim şeklinin adının ne olduğunun bir önemi olmaz. İster parlamenter sistem ister başkanlık sistemi olsun. Zira kuvvetler ayrılığının net bir şekilde belirlenmediği bir toplumda demokratik bir anayasadan ve düzgün bir yönetimden söz edilmesi mümkün değildir.
Bu bağlamda elbette parlamenter sistemin arızalarını gidermek de mümkündü. Ancak darbelere maruz kalmış, sistematiği bozulmuş bir parlamentarizmin geride bırakılması ve ABD’deki o büyülü yönetim sistemine geçilmesi daha cazipti.
ABD’de başkanlık sisteminde yargı bağımsızlığı, denge ve denetim sistemleri çok iyi çalışıyordu çünkü devlet kurumsaldı. Hükümetler gelip geçici devletin kurumları ise kalıcıydı. Örneğin Demokrat Parti Obama’nın, Cumhuriyetçi Parti de Trump’ın emrine amade değil. Şimdi başkan olan Trump istediği kişiyi “ben istedim” diye senatör bile yapamaz.
Hatırlayın ABD Başkanı Trump Beyaz Saray’a gittikten hemen sonra, Suriye, Irak, Libya, Sudan, Somali ve Yemen vatandaşlarının ABD’ye girişini yasaklayan bütün dünyayı ayağa kaldıran bir kararnameye imza atmıştı.
Ne oldu?
New York’taki Federal Mahkemenin hâkimi Ann Donnelly, Trump’a “dur” dedi. (29 Ocak 2017)
Hangi sistemde bir yargıç böyle bir karara imza atabilir?
Elbette ki kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ilkesinin hâkim olduğu ve kurumlar hukukunun geçerli olduğu bir hükümet sisteminde...
***
Ve başkanlık sisteminin ülkemize özellikle hukuk alanında sağlayacağı faydalar üzerine yazılar kaleme aldım. 2011 yılından 2014 yılının sonlarına kadar “başkanlık sistemi” üzerine sayısız televizyon programı yaptım, ülkenin saygın hukukçularına ve AK Partili hukuk ve anayasa uzmanı siyasetçilere sorular yönelttim.
Ancak AK Parti ve MHP’nin adını “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” olarak koydukları modele şiddetle karşı çıktım ve 16 Nisan Referandumunda “hayır” oyu verdim.
Çünkü, bu benim düşündüğüm başkanlık sistemi değildi. Referandumda oylamaya sunulan sistem değişikliğinin mevcut sorunları çözmek yerine daha da derinleştireceğini gördüm. Cumhurbaşkanlığı Sistemi kuvvetler ayrılığını, yargı bağımsızlığını denge ve denetim mekanizmalarını güçlendirmiyor, aksine zayıflatıyordu.
Evet, AK Parti ve MHP ittifakı referandum döneminde oylamaya sundukları modelin referandumda kabul edilmesi durumunda bütün sorunların çözüleceğini ve ülkeyi uçuracağını söylediler.
Hatırlayın... AK Partili siyasetçiler her gün bir televizyon kanalında “Cumhurbaşkanlığı Sistemine” geçildiğinde hantallaşmış devlet kurumlarının nasıl hızlı çalışacağını, ekonominin nasıl şahlanacağını anlatıyorlardı. Hatta Nihat Zeybekçi “Bu referandum Türkiye’nin istiklali ve istikbali ile ilgili çok önemli bir karardır. 17 Nisan Pazartesi günü ülkede ekonomik iklim egemen olacak. Ertelenen tüm özel sektör yatırımlarıyla ilgili yoğun bir patlama olacak” demiş (9 Nisan 2017), İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da “16 Nisan’dan sonra kendi arabamızı, kendi uçağımızı imal edeceğiz. 25 bin dolar milli gelir, çatlasalar da patlasalar da dünyanın 10 büyük ekonomisi arasında yer alacağız” (12 Şubat) demişti.
Bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Ve o gün ne vaat edildiyse tam tersi gerçekleşti.
Nitekim Türkiye’nin sorunları daha da derinleşti.
Ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçtikten bir yıl sonra sistem alarm vermeye başladı. Zaten alarm veren bir sistemdi. Şimdi alarmı duymazdan ve görmezden gelmek mümkün değil.
Şimdi Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin röntgeninin çekilmesi ve arızalı yanlarının düzeltilmesi gerektiğini muhalefet partileri söylemiyor, hükümet yetkilileri söylüyor.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik “Yeterli performans gösteremediğimiz konular masaya yatırılıp röntgeni çekilecek” açıklaması yaptı. AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı “Bir yıllık tecrübeyi masaya yatırıp değerlendirerek, nerede problemler görüyoruz, gerçek bir analiz ile nerelerde rehabilite edilmeli, nerelerde mukayeseli bir üstünlüğü var, bunları görüp yola devam edeceğiz” diye açıklama yaptı.
AK Partili yetkililerin yaptığı bu açıklamalar önemlidir. Sorun olduğu kabul edilirse sistem düzeltilebilir.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu 31 Mart seçimleri sonrasında yayınladığı manifestoda Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin Cumhurbaşkanının şahsından bağımsız olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini yazmış şöyle demişti:
“Cumhurbaşkanlığı ile parti genel başkanlığı görevlerinin bir arada yürütülmesinin doğurduğu sakıncalar giderilmelidir.”
Ben de aynı fikirdeyim. Evet, AK Parti kendi iktidarından ve Cumhurbaşkanından bağımsız bir şekilde bir cerrah gözüyle sistemi masaya yatırmalı ve gözden geçirmelidir. Hiçbir sorun yokmuş gibi davranmamalıdır. Bu sistemi gözden geçirip siyasi ve idari yapının kurumsallaşmasını sağlayacak şekilde onarmanın yolunu aramalıdır. Çünkü aksi durumda dört bir yanda büyüyen problemlerin çözümünü bulması da mümkün olamayacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024