Fehmi KORU
Nazlı Ilıcak hakkında savcı müebbet hapis cezası talep etmiş..
Türkiye’nin ağır bir ekonomik buhran içerisinde bulunduğu, İdlib’te bütün denklemleri tersine çevirme istidadını içinde barındıran olumsuz gelişmelerin tehdidine uğradığı, ABD ile Rusya arasında ittifak tercihlerinin geleneksel dengeleri zorladığı bir ortamda bana en ağır gelen günün haberi bu oldu.
Daha önce ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmamış mıydı Nazlı Hanım?
Ağırlaştırılmış müebbet, idam cezasının olmadığı bir ülkede, idamın mukabili oluyor.
İdam cezası olsaydı… Nazlı Ilıcak’a ağırlaştırılmış müebbet cezası veren mahkeme ona idamı mı layık görecekti?
Peki ne yaptı Nazlı Hanım da bu ağır mı ağır cezaları hak ediyor?
[Yazının burasında bir küçük parantez açmam gerekiyor: Ne zaman mahkemelerin verdiği cezalar veya tutuklu yargılamalar ya da hapisteki gazeteciler üzerine görüşlerimi paylaşsam, üzerinde kalem oynattığım meslek grubunun veya hakkında yazı yazdığım kişinin siyasi eğiliminin dışında kalan kendisinin de mağdur edildiğine inanan tanıdıklardan, tanıdık yakınlarından serzeniş mesajları alıyorum. ‘‘Bizden de niye söz etmedin’’ mesajları. Haklılık payı olan bir serzeniş bu. Ancak isim vererek birinden söz etmekle aynı veya benzer durumda bulunan başka kişiler hakkında da yazdığımı düşünüyorum ben. Burada da Nazlı Ilıcak bir örnek. Bunu hatırlatmak istedim.]
Tanıdığım Nazlı Ilıcak
Nazlı Ilıcak bizden önceki gazeteci neslinden. Kendisini önce bir okuru olarak tanıdım; daha sonra meslektaş haline geldiğimizde yakından tanıma fırsatı buldum. Gazeteci olarak içinde yer aldığı bütün etkinliklerde etrafındaki kendisinden daha yaşlı veya çok genç diğer gazetecilerden hiç geride kalmayan bir aşk ve heyecan içerisinde olması beni hep şaşırtmıştır.
Yanlış yazmama endişesini her ortamda belli eden bir yazardır Nazlı Hanım. Sürekli birilerini arar ve danışır, kendisine önerilen kitap ve makaleleri bulur-buldurur, vardığı sonuçtan emin olmak için yeniden ilk danıştığı kişiyle bulgularını paylaşır.
Siyasete yakın ilgi duyar, siyasilere saygısı ve hayranlığı vardır; bu yüzden bir dönem milletvekili olarak Meclis’te bulunmuş, orada heyecanını belli eden konuşmalar yaptığı, görüşler açıkladığı için siyasi yasaklı haline de gelmiştir.
Evini sürekli siyasiler ve gazetecilere açık tutmuş, en kritik -siz bunu ‘karanlık’ olarak anlayın- dönemlerde moralleri yükseltmek için sevdiği-beğendiği çizginin mensuplarını evinde ağırlamıştır.
Bu da yetmemiş, 28 Şubat döneminde, ülkemizde yerleşik yabancı gazeteciler ile seçtiği Türk meslektaşlarını biraraya getirerek, ülkemizden dışarıya yanlış değerlendirmeler gitmesinin önüne geçmeye çaba göstermiştir.
Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması, başlatılan yenilikçi hareketin partileşmesi süreçlerinde evi kendisi gibi düşünenlerle siyasilerin bir araya geldikleri bir mekan haline dönüşmüştür.
Gazeteci kimliği ile siyasetçi kimliğinin iç içe geçtiği ilginç bir kişiliktir Nazlı Ilıcak…
Böyle biri ‘terör’ sözcüğünün veya ‘casusluk’ suçlamasının muhatabı olabilir mi?
Oluyor işte.
İyiliğini düşündüğü ve zarara veya mağduriyete uğradıklarında derhal yanlarında yer aldığı kişilerin bazısı tarafından kendisinin bazı yaklaşımlarının, bazı tavırlarının, bazı yazılarının beğenilmediğini biliyorum. Olabilir. Ancak o kişilerin bile Nazlı Ilıcak’ın ‘demokrasi-dışı’, yasal olmayan, kendi ülkesinin aleyhine gelişebilecek bir eylemi olabileceğine inandıklarını sanmam.
Beğenilmemek, sevilmemek.. başka mesleklerden farklı olarak gazetecilikte.. olumsuz bir hal sayılmaz…
Gazeteci, yanağında öpücük yerine tokat izi bulunmasını hoş karşılayan kişidir de.
Yazdıklarımı kendisi hakkında ‘karakter tanıklığı’ sayabilirsiniz.
Beğenmeyen ayıplar, kendisinden uzak tutar.
Adalet herkese lazım, Nazlı Ilıcak’a da…
Tarih her dönemde hukuki yanlışlıklar yapılabildiğinin örnekleriyle dolu. Türkiye’nin ağır ve hain bir darbe girişimine muhatap edildiği bir dönemi henüz geride bırakamadık ve bu durum günümüzü de içten-dıştan eleştiriler alan hukuki sorunlarla karşı karşıya getirebiliyor.
Nazlı Ilıcak -ve tabii yazıları veya yorumları yüzünden cezaevlerinde bulunan diğerleri- ile ilgili davaların bu gözle değerlendirilmesinde yarar var. Bunlar yanlışlıklara hiç bir biçimde düşülmemesi gereken dünyanın da gözünün üzerinde olduğu davalardır.
Yargının saygınlık ve itibarının korunması açısından da elzem olan budur.
Hatırlatmak istedim.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025