Fehmi KORU
Seçim ufukta göründü.. İki taraf için de zor bir seçim bu.. Tarafların durumlarını sizler için değerlendirdim…
Yenilenecek seçime dört haftadan az bir süre kaldı. Seçime başka partilerin adayları da katılıyor, ancak yarış iki iddialı parti arasında geçecek gibi. İktidardaki AK Parti ile 31 Mart’ta ipi göğüsleyen CHP’nin adaylarından biri diğerini geride bırakarak İstanbul’un belediye başkanı olacak.
Hepimiz, bütün yorumcular, Yüksek Seçim Kurulu‘nun seçimi yenileme kararı ve o yenilemeyi gerekçelendirdikleri metin üzerinde yoğunlaştığımız için esas konuyu henüz irdeleme fırsatı bulamadık.
Sanıyorum bunun zamanı geldi.
Esas soru dediğim şu: CHP önde çıkmasını sağlayan oyunu hangi yolla korumayı, AK Parti de iki ay önce yapılan seçimde yeterin altında kalan oyunu nasıl artırmayı bekliyor?
“Çalındı ya! demeyin sakın. Buna AK Parti’nin seçmen kitlesinde bile inanan pek az kişi var. Kitle seçimin yenilenmesini ‘çantadan çıkan tavşan’ olarak görüyor; benzer bir durumun 23 Haziran’da sandıktan AK Parti’yi muzaffer çıkaracak biçimde bir kez daha tekrarlanmasını da bekliyor…
AK Parti ve CHP’nin sınırları
AK Parti İstanbul’u ancak iki ay önceki seçimde kendi seçmeni olduğu halde çeşitli sebeplerle sandık başına gitmeyenler ile başka partilerin adaylarına oy vermiş seçmenleri, hiç değilse bunların bir bölümünü, bu defa seçimde oy kullanmaya ve oyu kendi adayına vermeye ikna etmek zorunda.
Bunu nasıl yapabilir?
Soruya cevap ararken muhalefetin anlamakta zorlandığı bir gerçeği belirtmekte yarar görüyorum: AK Parti’ye 31 Mart seçiminde oy vermiş seçmenlerin YSK kararıyla seçimin yenilenmesine tepki göstermesi, bu arada partilerine yönelik eleştirilerden etkilenerek oyunu değiştirmesi imkansız değilse de çok zor. AK Parti 31 Mart’ta zaten şimdiki şartlarda alabileceği en az oy oranına düşmüş bulunuyor; iki-üç ayda o orandan daha aza inmesi beklenmemeli.
Nerede hangi AK Partili ile görüşsem, kulaklarının muhalefetten gelen aleyhte propagandalara kapalı olduğunu fark ediyorum. Herbiri AK Parti’de seçmen olarak kalmak için kendilerine farklı gerekçeler bulabiliyorlar.
Medyadaki tek taraflı yayınlardan olumsuz etkilenip saf değiştirebilecekler bile, AK Parti’nin itibar ettiği kanalları izlemeyi terk edip haber için muhalif kanallara -özellikle Fox-TV‘ye- takılıyor ve yine de oy konusunda bildiklerinden şaşmıyorlar.
Hiç değilse şimdilik.
CHP’nin bu durumu değiştirebilmesi, karşı saflardan kendisine bir miktar seçmen geçişi sağlayabilmesi için pek az vakti var.
Tabii, CHP’nin esas çaba göstermesi gereken, 31 Mart’ta kendi adayına oy vermiş olanları 23 Haziran’da da sandık başına götürebilmesi…
Muhalefetin işi zor…
Ancak AK Parti’nin işi de kolay değil…
Öncelikle kendini anlatmakta zorluğu var AK Parti’nin… Önceki seçimlerde yürüttüğü kampanyaların başarısını son iki yıldır bir türlü tutturamadı. 31 Mart öncesinde ‘beka’kavramı etrafında yürütülüyordu kampanyası; 23 Haziran’a giderken o sözcük hiç ağıza alınmadığı gibi, ‘beka’ ile kast edilen tehdit HDP iken, şimdi HDP’den oy çalmayı amaçlayan bir söylem gündemde…
Seçmenin kafası karışmasın da ne olsun?
MHP ve lideri Devlet Bahçeli İmralı ile yeniden mektuplaşma girişimine ters çıkışlar yapmıyor, büyük ihtimalle AK Parti adayına oy veren MHP seçmeninin bu gelişmeden olumsuz etkilenmemesi için sessiz kalıyor.
HDP tabanından oy devşirme niyetli girişim, hedef seçmen kitlesini AK Parti’ye getirmezken, MHP’den gelen oyların kaçabilmesi pekala mümkün.
İki tarafı aynı anda idare edebilmek deveye hendek atlatmaktan farksız.
AK Parti iki ay önceki seçimde sahaya tek bir değerini sürmüştü: AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ı… Kitleler önüne o çıkıyor, mitinglerde vaatleri o açıklıyor, ülkenin dört bir tarafındaki sokak posterlerinde hep onun fotoğrafı yer alıyordu.
Bu seçimde AK Parti’nin kampanyasını planlayanlar adayı ön plana çıkartmayı daha uygun görmüşe benziyor. Binali Yıldırım kampanyada Tayyip Erdoğan‘dan daha önde görünüyor.
Seçmen algısında adaylar arasında fark var
Görüntü böyle, ama o görüntüde bir fluluk var. Vaktiyle yaptığı görevler hep akıllarda olduğu için midir, yoksa söylemine hakim olan edadan mıdır bilemem, fakat Binali Yıldırımbelediye başkanı adayı görüntüsü vermiyor, veremiyor.
İstanbul seçmeni, İstanbul’un bir ilçesinde belediye başkanlığı yapmış ve yüzünde hep tebessüm bulunduğu halde topluluklar karşısına çıkan bir aday ile bir önceki (2014) yerel seçimde İzmir’den belediye başkanı adayı gösterilmiş, devlet adamı görüntülü bir aday arasında tercihte bulunacak; bu da AK Parti için aleyhte bir durum.
Medyada bariz bir üstünlüğü var iktidar cephesinin ve adayı bu üstünlüğü fazlasıyla kullanıyor. Buna karşılık, muhalefet cephesinin adayı medyada daha az yer alıyor, televizyonlarda ancak internet üzerinden yayın yapan alternatif kanalları kullanabiliyor.
Çok ve sık görüntü vermek AK Parti adayının lehine sonuç vermeyebilir.
Politikacıların bugün dediğinin tam tersini yarın söyleyebilme imtiyazı var. Buna karşılık, görev tanımlarını AK Parti’yi desteklemek olarak algılayan yazarlar ve yorumcular aynı imtiyaza sahip değiller. Onların dünkü yazıları ve yorumları ile bugün savundukları arasındaki çelişkileri insanlar kolayca fark edebiliyor. Bu da AK Parti için bir seçim dezavantajı.
Görünen şu: Bu seçim iki taraf için de zor bir seçim.
Sözün kısası: Seçim kimsenin çantasında keklik değil.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025