Figen Çalıkuşu
Beyoğlu’nda geçen yıl iki kişi yolda yürüyen kadına saldırdı, bir tanesi kadını zorla yere yatırdı, diğeri yardım etti. Kadın çevredekilerin müdahalesiyle kurtuldu.
Polis iki saldırganı yakaladı ama “kadın şikayetçi olmadı” gerekçesi ile her nasılsa serbest bırakıldılar.
Sonra insanların bu olaya büyük tepki göstermesi üzerine iki saldırgan tutuklandı. Sokakta bir kadına saldırıp yere deviren, tecavüz etmeye kalkışan iki kişi kamuoyunun tepkisi olmasa tutuklanmayacaktı.
Geldiğimiz duruma bakın… Kamu görevlileri, kadınlara saldırıp tecavüz etmeye kalkanların davranışını “makul” buluyor ve onları tutuklamıyor. İyi ki hala “değerlerini” kaybetmemiş insanlar var bu toplumda.
Daha sonra dava açıldı… İddianamede şüphelilerin kadının hem hürriyetini kısıtladığı hem de cinsel saldırıda bulunduğu belirtilmiş, ikisinin de 10 yıl altı aydan 30 yıla kadar hapsi istenmişti.
Mahkeme heyeti, ‘birden fazla kişiyle birlikte cinsel saldırı’ suçundan sanıklardan birine dokuz yıl, diğerine de yedi yıl altı ay hapis cezası verdi… Verdi ama hükümle birlikte sanıkları tahliye etti.
Gerekçe; sanıkların tutuklulukta geçirdiği süre idi. Sanıkların tutukta geçirdiği süre 1 yıl 3 ay… Aldıkları ceza 9 yıl, 7.5 yıl.
Küçük bir kıyaslama yapabilmeniz için söyleyeyim, Fatih Altaylı 4 yıl 2 ay ceza aldı ve tahliye edilmedi.
İstatiksel olarak her gün en az dört kadının öldürüldüğü, şiddete maruz kaldığı ülkede, gece vakti canı çekti diye yolda yalnız yürüdüğünü gördüğü kadına saldırmak, yere yatırıp üzerine abanmak ve cezaevinde 1 yıl 3 ay yatıp çıkmak.
Mağdur kadın ya… Geceleyin sokakta yürüyor ya… O zaman tecavüz normal.
Bu aklı, bu ahlak anlayışını, bu şiddet destekleyiciliğini anlamak ve kabul etmek mümkün değil.
Kadın şikayetçi olmamış.
O kadın neden şikayetçi olamadı dersiniz?
Cevabını hepimiz biliyoruz, değil mi?
Erkek egemen toplum… Kurban kadınsa, tecavüz de tehdit de cinayet de “normal”, saldırganlar biraz yatar çıkarlar.
Erkek egemen toplumun yargısı da cinsiyetçi yargı oluveriyor işte. Yargının tarafsız ve bağımsızlığı sorunu kadar cinsiyet hiyerarşisine bağlılığı sorunu da var maalesef.
Cinsiyet hiyerarşisi, böyle yargı kararları ile boy gösteriyor işte. Böyle kararları kaç kez gördük…Kadınlara saldıranlar, kadınları katledenler mahkemelerde bir anda “iyi halli” oluveriyorlar genelde. Ya da “kadınlar onları tahrik ettiği için mecburen suç işledikleri” kabul ediliyor…
Erkek egemen anlayış üzerine inşa edilmiş geleneksel yapı ile sadece aile içinde değil sosyal hayatta da cinsiyetçi bir sistem fanusu içine hapsedilmiş kadınlar.
Bugün 5 Aralık…
5 Aralık 1934’de Atatürk “kadına seçme ve seçilme hakkı” kanunu kabul edildiğinde bakın ne diyor?
“Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir” diyor.
Atatürk “hem sosyal hem siyasi hayat” demekle belli ki kadının seçme ve seçilme hakkına kavuşması ile sosyal hayatta da bir dönüşüm yaşanacağını düşünmüş.
Ama bu kıymetli hakkın 91 yıllık tarihsel yolculuğuna bakalım.
Siyasi hayatta nispeten aşama kaydedilmiş olduğu söylenebilir.
Ya sosyal hayatta… 91 yıllık böylesine kıymetli bir kazanıma rağmen, cinsiyet hiyerarşisinin değişik suretli trajedileri yaşanmaya devam ediyor.
Demek ki yasal haklar ile elde edilen kazanımlar, kadının eşitliği ve özgürlüğü mücadelesinde yeterli değil.
“Erkek egemen toplum” gerçeği, toplumsal dönüşümü yapamadığımızı önümüze en yakıcı halleri ile koyuyor.
Erkek egemen toplumda kadın olarak yaşamak nedir? Kadın olmak nedir? Kadınların kendi yaşamları üzerindeki özgürlük sınırları nereye kadardır? Özgürlüğünün sınırlarını belirleyen faktörler nelerdir?
Bu soruların bugün halen iç ferahlatan cevapları yok.
Geleneksel ve kültürel kodlar halen çok etkin.
Öyle ki bu yıl 5 Aralık’ı… Beyoğlu’nda sokakta bir kadına tecavüze kalkışmanın fiili cezasının 1 yıl 3 ay olduğu bir ortamda kutluyoruz…
Hepimize hayırlı olsun…
Biz bu yargıyla daha çoook tecavüze, cinayete, saldırıya tanıklık ederiz.
Saldırırlar, vururlar, öldürürler… Sonra da ellerini kollarını sallaya sallaya giderler.
Anlaşılan yargıya göre cezayı hakkeden tek bir suç var bu ülkede: Muhalif olmak.
Muhalif olma da ne istersen yap…
Hele kadınlara bir şey yapmak istiyorsan… Yürü, yol açık… Vur, kır, öldür… Kim tutar seni.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBeton Fikret’in 13 Yıldır Değişmeyen Hikâyesi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDöndün dolaştık yeniden ‘End game’ yokluğuna dayandık 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYeni aşama başladı mı? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"TKP 7. Kongresi "Üzerine Çözümleme ve Eleştirel Değerlendirme... 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUHiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBarış sürecinde iç siyasetin sahne alma zamanı… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALÜcret asgari, yoksulluk azami… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURCHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi? 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERKanun önünde eşitlik 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTürkiye Yüzyılı okullarda zorbalığı niye durduramıyor? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAdaletsizliğin böylesi 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTepki oylarını yönetmek başka, iktidar olmak başka 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANZor ve kırılgan sürece girdik! 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşu5 Aralık tecavüzü… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan‘Terörsüz Türkiye’ye evet ama mış gibi yaparak mümkün mü? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİşte faturalar: Şirketi kurduğu gibi ESK ile anlaştı! ‘Genç boğalar’ hep ondan alınmış 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBahçeli–Öcalan görüşse... 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciErdoğan ne zaman iktidara gelecek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergil“Hakikat Sonrası” dünya: “Post-truth” ne demek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBireysel borçluluk gerçekten düşüyor mu? 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
7.11.2025
31.10.2025
17.10.2025
10.10.2025
3.10.2025
26.09.2025
19.09.2025