Figen Çalıkuşu
İçinde bulunduğumuz kaotik ve ürkütücü tablonun ana nedeni tartışmasız rejimin niteliği…
Ancak bir de matruşka bebekler gibi ortalığa yayılan son gelişmeler var:
Yanarak ölen insanlarımız, dünyada enflasyon şampiyonluğu, gizlilik kararı olan soruşturmada henüz mahkemesi tarafından kabul edilmeden İBB iddianamesinin ortalığa dökülmesi, iddianamede CHP hakkında Yargıtay Başsavcılığına yapılan bildirim, duraklayan ve top çeviren Kürt Treni, Erdoğan-Bahçeli görüşmesi, iktidar-muhalefet cenkleşmesi, anayasayı yok sayan yargı mensupları ve onların oluşturduğu mahkemeler…
Hala tahliyesini duymadığımız Selahattin Demirtaş.
“Terörsüz Türkiye” süreci “hukuksuz Türkiye” süreci ile birlikte yaşanıyor.
“Terörsüz Türkiye” denilen süreç, “hukuksuz Türkiye” ile ilerleyemiyor.
Galiba devletin içinde “bu gerçeği görenler ve görmeyenler” gibi birbiriyle çatışan iki grup var. Yaşanan birçok tuhaflık da bu iki grubun çatışmasından kaynaklanıyor gibi görünüyor.
Bazı yöneticiler için asıl mesele, hukuka dönmek, barış için demokratik dönüşüm değil de Suriye ve daha çok da SDG’nin entegrasyonu galiba.
Sanırım bunun “sihirli bir çözüm” olduğunu düşünüyorlar.
Washington’da bu konuda çok önemli bir gelişme oldu.
Trump-Şara görüşmesi… Ve toplantı sırasında “ABD’nin daveti” ile Beyaz Saray’da bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan… Bu durum uluslararası ilişkilerde pek rastlanan bir durum değil.
Anlaşılan ABD, Suriye’deki yeni dönemde dengeleri koruma gayretinde.
Fidan önce Beyaz Saray’da ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın katılımıyla yapılan bir toplantıya katıldı. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance de daha sonra gruba dahil oldu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ayrıca Witkoff ve Barrack’la da ayrı bir toplantı da yaptı.
Ne oluyor?
Hakan Fidan’ın toplantı ertesi söyledikleri bir pusula olabilir mi?
“Aslında önümüze şöyle bir şablon çıkıyor. Gerek kuzeyi, gerek kuzeydoğusu gerek güneyi. Buradaki problemler eğer dikkatle yönetilmezse ülkenin tamamıyla bölgesel bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne yönelik bir sıkıntının ortaya çıkma ihtimali var. Yani ülke giderek daha da parçalanmayla karşı karşıya kalabilir. Bunu Amerikalıların anlıyor olması tabii önemli ve anladıklarını da görüyorum. Yani ülkenin bir ve bütün olması ama herkesin aynı zamanda can güvenliğinin, mal güvenliğinin olması ve çeşitli etnik, dini grupların bu noktada herhangi bir baskı altında olmaması fevkalade önemli.
Bu altın oranı bulmak için tabii büyük bir gayret var.”
Suriye’de aranan altın oran bulundu diyelim. Suriye’de bulunan altın oran, Türkiye’de sahici ve kalıcı bir iç barışı sağlamaya yetecek mi?
Tam burada cevaplanması gereken daha önemli bir soru ortaya çıkıyor; Türkiye’de bu “altın oran” var mı?
Türkiye, dünyanın en büyük 17. Ekonomisi… Ama Demokrasi Endeksi’nde 102., Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 108. sıradayız… Geçen sene 107. sıradaydık, biraz daha gerilemişiz.
Mutluluk Endeksi’nde 100 ülke arasında 94. Sıradayız.
Ve Yolsuzluk Algısı Endeksi’ne de başa güreşiyoruz.
Demek ki o aranan “altın oran” Türkiye yok.
İşte ABD’de gerçekleşen bu görüşme, Suriye’nin geleceğini şekillendirirken Türkiye’nin iç barışı ve dış politikası için bir fırsat sunmakta.
Suriye’de altın oran aranırken, Kürtlerin devlet yapısına entegresi uzlaşılmış bir statü ile gerçekleşir ise Türkiye’deki Kürtlerle devam eden barış sürecinde somut bir ilerleme yaşanabilir. Bu, Türkiye için de önemli bir adım olur.
Ama Suriye’de “altın oranı” bulmak bir fırsattır ama bizim için yeterli değildir.
Bizim önümüzde açılan yolda sağlam adımlar atmamız gerekir.
İçeride barış, dış politikada güvenlik ve istikrar için bizim de bir altın orana ihtiyacımız var. O altın orana giden yol, demokratikleşmeden geçiyor, hukuktan geçiyor, kapsayıcılıktan, uzlaşıdan geçiyor.
Ankara Suriye’ye ayar vermek için harcadığı büyük enerji kadar hatta daha fazlasını içeride demokrasi, hukukun üstünlüğü, yolsuzluk algısı ve insanlarımızın mutluluğu için de harcarsa… O zaman barış da gelir güvenlik de…
Hepimiz huzura kavuşuruz.
Yoksa içerde olmayan “altın oranı”, Suriye’de aramak beyhude bir çaba olarak kalır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.12.2025
12.12.2025
5.12.2025
28.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
7.11.2025
31.10.2025
17.10.2025
10.10.2025