Hakan TAHMAZ
Suriye savaşı bütün Ortadoğu’nun geleceğini şekillendirecek bir nitelik taşıyor. IŞİD’e karşı izlenen siyaset, Kürdlere karşı alınan tutum ve küresel savaş güçlerinin ittifakları aynı zamanda Ortadoğu’yu yeniden şekillendiriyor. Kısa sürede bugünkü durumda daha demokratik, daha az sorunlu bir Ortadoğu’ya ulaşmak söz konusu değil. Önümüzdeki birkaç yılın sorunda daha net olarak nasıl bir Ortadoğu’da yaşamak durumunda kalacağımız ortaya çıkacak.
İki önemli gelişme bu sürecin kaderini belirleyecektir. Bunlardan ilki sonbaharda gerçekleşecek ABD Başkanlık seçimleri. Seçim sonuçları birçok şeyi değiştirebilir. Irak savaşı sonrası, Obama yönetiminin izlemeye başladığı doğrudan askeri müdahalelerden uzak durma ve bir tür vekâlet savaşı sürdürme siyasetini yeni Başkan’ın sürdürüp, sürdürmeyeceği berraklaşacak. ABD’deki başkanlık seçimleri, Kürdlerin “yeni” Ortadoğu’da, Suriye’de yerlerinin ve konumlarının ne olacağı gibi konular netlik kazanması ve Türkiye ile var olan gerilim veya rahatsızlığın giderilip giderilemeyeceği bakımından da önem arz ediyor.
Yine de bölge devletlerinde var olan Kürd korkusu ve karşıtlığı uluslararası güçleri, her an Kürdleri eski konumlarına doğru itmeye yönlendirebilir. Yani Irak savaşıyla tarih sahnesinde hak ettikleri yerleri almaya başlayan Kürdlerin önü kesilmek istenebilir. Her geçen gün daha da derinleşen Arap, Kürd gerginliği buna gerekçe yapılabilir.
Bu olasılıklar da dikkate alındığında, Suriye savaşının ve Ortadoğu’nun geleceğini şekillenmesinde bölge devletlerin ve bölgenin etkili silahlı siyasal örgütlerin kimlerle ne türden açık veya gizli stratejik ittifak ve işbirlikleri kurdukları ikinci önemli unsur olarak ortaya çıkıyor ve önem kazanıyor. Suriye savaşı, IŞİD vakası ve Kobanê gerçeği bize çoklu aktörlerin ortaklaşmasıyla bu günkü sürecin geride kalabileceğini anlatıyor.
Bu noktada, Kürd siyasal güçleri arasındaki işbirliğinin hayati önem arz ettiği çok açık. Bu işbirliğinin, bölgenin siyasal ve sosyal diğer aktörleriyle birlikte daha demokratik bir gelecek kurma perspektifiyle gerçekleşmesi daha elzem bir konudur.
Bu işbirliğinin gerçekleşmemiş olmasının maliyeti ise Kürdlere ağır oluyor. IŞİD’in Şengal’e, Musul’a, Maxmur’a ve diğer Kürd yerleşkelerine saldırısı sırasında bu görüldü. Keza Suriye savaşı konusunda yapılan Cenevre toplantılarına Kürdlerin çağrılmamasının başka gerekçelerinin yanı sıra, Kobanê’de, Kürd siyasal güçleri arasındaki çekişmenin/rekabetin önemli bir etkisi olduğu gizlenemez. Kürdler, Cenevre’de PKK ve KDP arasındaki hegemonya savaşının sonuçlarından biri ile karşı karşıya kaldılar. PYD’nin varlığı uluslararası güçlerle, Türkiye arasında pazarlık konusu yapıldığında bu durum zorlaştırıcı faktör oldu. Başka bir ifadeyle Türk devleti, Kobanê’ye karşı düşmanca tutumuna PYD ile KDP arasındaki sorunları da gerekçe yapıyor. Bu ve benzer bahaneleri Kürd karşıtlarının elinden çekip almak, Kürd siyasal güçlerinin başta da KDP ve PKK’nin tarihsel, ahlaki sorumluğudur.
Kürd siyasal güçleri, büyük bir sorumlulukla karşı karşıyalar. Özelikle KDP ve PKK, Kürdlerin, İran’da idamla, Türkiye’de siyasi kırımla, Kobanê’de varlık yoklukla karşı karşıya oldukları bugün büyük bir vebal altında. Bu iki büyük ve tarihsel Kürd gücü, siyasal gericiliğe düşmeden sorunlarını çözmek ve Kürd siyasal güçlerin ortak çıkarlarını açığa çıkarmak durumundalar.
Ancak bu gerçekleştirilmesi durumunda bölgenin, diğer ilerici siyasal ve sosyal güçlerle kurulacak iş birlikleri bölge değişiminde etkili olabilir; Kobanê’de başarıyı sağlayabilir; Bağdat karşısında daha güçlü Kürd gücü olma olasılığı elde edebilir; Türkiye’de devleti barışa zorlayabilir.
Bu bakımdan bugün demokratik Kürd siyasal hareketleri, öncelikle Kürdileşme çabalarına ağırlık vermeli, gerici olmayan Kürd siyasal güçleri, ortak yürüyüşü ve mücadelesinin zeminleri yaratılmalıdır. Bunun için seferberlik zamanı.
Türkiye’de varlığını salt AK Parti karşıtlığına indirgememiş ve toplumsal temelde sorunlara çözüm üretebilme kapasitesine sahip, demokrasi cephesinin inşası ise, Kürd siyasi hareketi dışındaki toplumsal muhalefet güçlerinin sorumluğundadır. Böyle bir demokrasi cephesinin üzerinde yükseleceği en önemli unsurlardan biri de memleketteki her türden Kürd karşıtlığını bertaraf etmek olmak durumundadır. Bundan imtina etmek ise demokrasi cephesi olma iddiasıyla çelişir. Demokrasi cephesi, statükoculuğun her türden kalıntısından arınan yeni bir anayasayı sıfırdan yapabilecek güçlerle kurulduğunda gerçekçi ve anlamlı olur.
Böylesi bir Türk demokrasi cephesi, Kürdlerin ulusal cephesiyle birlikte hareket ve mücadele ettiğinde Ortadoğu’nun geleceği üzerine pozitif etki yapabilir. Kürdlerin, kaderlerini belirlemede enternasyonal bir tutum sahibi olunabilinir.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
20.09.2025
9.09.2025
5.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
26.08.2025
12.08.2025
5.08.2025
29.07.2025