Hasan CEMAL

Yine CHP'nin önemi üzerine..
13.02.2025
138
CHP içinde hâlâ kavgayı, didişmeyi ve CHP ile uğraşmayı tercih edenlerin dikkatine...

Yine Cumhuriyet Halk Partisi...
Evet, günahlarıyla, sevaplarıyla
gündemden bir türlü düşmeyen
CHP bir kez daha...
Yarım yu¨zyılı aşan gazetecilik hayatım
CHP ile gec¸ti sayılır.
1960’ların bas¸ında Mu¨lkiye’ye
girdikten sonra hep CHP ile has¸ır nes¸ir oldum.
Ama CHP’li olmadım.
Bazı sec¸imlerde CHP’ye oy attım.
Siyasete girmeyi hic¸ du¨s¸u¨nmedim.
Bir kere, o da 1991 sec¸imleri o¨ncesinde
Erdal I·no¨nu¨ bana CHP’den milletvekilligˆi
teklif etmis¸, nazikc¸e geri c¸evirmis¸tim.
Sec¸imlerden hemen sonra 
Cumhuriyet vazosu kırıldıgˆı gu¨nlerde de
rahmetli I·no¨nu¨,
o kendine o¨zgu¨ hafif alaylı diliyle
bana s¸o¨yle demis¸ti:

“Bak milletvekili olsan, ne senin
ne de Cumhuriyet’in bas¸ına
bu¨tu¨n bunlar gelirdi.”

CHP’de Ecevit’i de, Baykal’ı da,
I·no¨nu¨’yu¨ de, Karayalc¸ın’ı da,
Kılıc¸darogˆlu’nu destekledigˆim
zamanlar oldu.
Yıllar ic¸inde CHP’ye alternatif partiler de
kuruldu ama kalıcı olamadılar.
Hepsi siyaset sahnesinde yitip gittiler
hayal kırıklıklarıyla...
CHP ise ayakta kaldı.
Kaldı da ne oldu diyebilirsiniz.
Evet, tek bas¸ına sec¸im kazanamadı.
Tek bas¸ına
hu¨ku¨met olamadı.
Ben de yıllar yılı, destekledigˆim zamanlarda da CHP’yi birc¸ok konuda eles¸tirdim.
Kurtulamadıgˆı, bir tu¨rlu¨ yu¨zles¸emedigˆi
“Kemalizm’in gu¨nahları”ndan dolayı eles¸tirdim.
“Ku¨rt sorunu”ndan dolayı eles¸tirdim.
Kemalizm-milliyetc¸ilik-demokrasi u¨c¸genindeki yanlıs¸ları konusunda eles¸tirdim.
Bu¨tu¨n bu yanlıs¸larla CHP’nin
gerc¸ek bir sosyal demokrat parti olamayacagˆının altını da su¨rekli c¸izdim.
Bu yanlıs¸larla, CHP’nin sec¸men
tabanını bu¨yu¨temeyecegˆini
ve tek bas¸ına sec¸im
sandıgˆından c¸ıkamayacagˆını belirttim.
Ama aynı zamanda CHP’yi o¨nemsedim.
O¨nemsedim, c¸u¨nku¨ Tu¨rkiye’nin
Batı’ya do¨nu¨k yu¨zu¨ deyince,
demokrasi ve laiklik deyince,
CHP’nin o¨nemini du¨n oldugˆu gibi
bugu¨n de korudugˆunu du¨s¸u¨ndu¨m.
Bu bakıs¸ ac¸ıma du¨n de,
bugu¨n de kars¸ı olanlar, 
CHP’den ne ko¨y olur,
ne kasaba diyenler de elbette var.
12 Eylu¨l sonrası, 1990’lar bir film s¸eridi gibi
go¨zu¨mu¨n o¨nu¨nden gec¸ip gidiyor.
Kac¸ parti vardı.
Necdet Calp’ın, Aydın G. Gu¨rkan’ın HP’si,
I·no¨nu¨’nu¨n, Karayalc¸ın’ın SHP’si...
Baykal’ın CHP’si... Ecevit’in DSP’si...
Neler yas¸andı.
Sonunda yine ayakta kalan “CHP markası” oldu.
Sogˆuk Savas¸ do¨neminin Batı Almanyası’nda
Willy Brandt’ın sosyal demokrat partisi
SPD’yi hatırlıyorum.
Kendi ic¸inde kac¸ parc¸a olan bir partiydi.
Bir yanda kısa adı JUSO olan Genc¸ Sosyalistler
vardı. Partinin radikal kanadıydı.
Ekonomide devleti savunan,
pazar ekonomisi deyince fena olanlar bu radikal kanatta toplanmıs¸tı.
Genc¸ Sosyalistleri du¨s¸man go¨ren kanat da varlıgˆını
oruyordu SPD ic¸inde. Sendikacı kanat da vardı,
ekonomide piyasa deyince tu¨yleri diken diken
olan...
Willy Brandt, 1960’larda SPD’yi ufak ufak
“merkez”e dogˆru c¸ekti.
Ekonomide devlet saplantısını kırdı.
U¨lke ic¸inde ve dıs¸ındaki bu¨tu¨n
muhalefete ragˆmen, totaliter rejimlerin
ha^kim oldugˆu Dogˆu Almanya ve Sovyetler Birligˆi ile
Batı Almanya’nın ilis¸kilerini normalles¸tirmeye bas¸ladı,
yani “Dogˆu’ya ac¸ılma” politikasını, Ostpolitik’i uyguladı.
U¨lkesinin gec¸mis¸ gu¨nahlarıyla da
yu¨zles¸ti Willy Brandt.
Batı Alman kamuoyunun yu¨zde 65’inin
kars¸ı c¸ıktıgˆı bu hesaplas¸ma çerc¸evesinde,
Vars¸ova’da 1970 yılında, Yahudi
Soykırım Anıtı’nın o¨nu¨nde diz c¸o¨ktu¨.
Willy Brandt, iktidardaki muhafazaka^rlara
kars¸ı partisinin “iktidar yu¨ru¨yu¨s¸u¨”nu¨ bas¸latırken
dikkat ettigˆi iki nokta daha vardı:

 

1. SPD ic¸indeki farklı kanatları, farklı siyasal
c¸izgileri aynı c¸atı altında tuttu, bu ac¸ıdan bir
ustalık, bilgelik sergiledi.

2. 
Farklı kanatların parti ic¸inde yarattıgˆı
dinamizmden SPD’nin iktidar yu¨ru¨yu¨s¸u¨nde
yararlandı.

Biliyorum, Almanya’yla Tu¨rkiye farklılıgˆını...
O¨rnegˆin Ecevit, benim de genc¸ bir haberci olarak
izledigˆim o 1975’teki Bonn ziyaretinde,
Brandt’ın SPD’siyle CHP arasında ilis¸ki kurup
Sosyalist Enternasyonal’e adım atarken,
komu¨nizm c¸agˆrıs¸ımı yapar diye
ko¨ku¨ komu¨nist harekete uzanan
“sosyal demokrat” isminden bile uzak durmus¸,
“demokratik sol”u tercih etmis¸ti.
Bugu¨nku¨ CHP de, yukarıda eles¸tirdigˆim
bazı tabularını ha^la^ kıramıyor,
bazı korkularından ha^la^ kurtulamıyor,
kendi gec¸mis¸ine eles¸tirel bakamıyor.
Bunları kıramadıgˆı, bunlardan kurtulamadıgˆı ic¸in
de, sec¸men tabanını bu¨yu¨temiyor,
bir tu¨rlu¨ sec¸im kazanamıyor.
Kendi elini kolunu bagˆlayan kısır do¨ngu¨yu¨
kıramadıgˆı ve parti ic¸i demokrasiyi de
tam olarak kuramadıgˆı ic¸in
Tu¨rkiye’de “demokrasinin
bayraktarlıgˆı”nı ha^la^ yapamıyor.
CHP, demokrasinin o¨nu¨ne
Erdogˆan’ın heyula gibi diktigˆi “duvar”ı
ha^la^ yerle bir edemiyor.

* * *

Yukarıdaki yazım yeni değil,
27 Haziran 2018 tarihli.
Aradan yedi yıl geçti.
Ama güncelliğini koruyor.
CHP, 31 Mart yerel seçim zaferiyle
bu ülkede demokrasi ve hukukun önüne,
bir "zamane diktatörü"nün,
Tayyip Erdoğan'ın diktiği
heyula gibi duvarın, halkın oylarıyla
seçim sandığında yıkılabileceğini gösterdi.
31 Mart Türkiye'nin önünde,
bütün dünyaya örnek olabilecek
bir umut penceresi açtı.
Eyy Halk Partililer!
Kendi "iç kavgaları"nıza değil,
Erdoğan iktidarına karşı
demokrasi mücadelesine odaklanın
ve hedef küçültün!
Eyy demokrasiden yana olanlar!
Siz de hedef küçültmeye çalışın,
Halk Partisi'yle değil,
Erdoğan'la uğraşın!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar