Hasan CEMAL
Paris, St. Germain’de Cafe de Magots.
Canım hiç yazı yazmak istemiyor.
Soma’dan canlı yayında göz yaşlarını tutamayan sevgili meslektaşım Cüneyt Özdemir’i izliyorum videodan...
Hayatını kaybeden bir maden işçisinin avucundan çıkan kağıtta şu yazılıymış:
“Oğlum, hakkını helal et!”
Bir de, ‘Soma katliamı’ndan sağ kurtulabilen o madencinin sedyeyle ambulansa bindirilirkenki o cümlesi:
“Çizmem kirli, çıkarayım mı?..”
Hemingway’in köşesinde
İki gündür içim paramparça.
Kahve çok tenha.
Üstelik o köşe boş.
Gidip oturuyorum.
Hemingway’le baş başayım.
İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde, Paris Nazi işgalinden kurtulur kurtulmaz, o da gelip Magots’da bu köşede bir fotoğraf çektirmiş...
Paris’e gelirken benim niyetim, bu fotoğrafın altında oturupHemingway’le başbaşa diye nostaljik bir yazı yazmaktı.
Ayrıca, Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım isimli kitabımın önsözünü 1999 yılında bu köşede yazmıştım.
Anlaşılan, o tarihlerde bir şeylere özenmişim.
Hayata dair hayallerimden, rüyalarımdan söz etmiştim o önsözde.
Hızla geçip giden zamanın peşinden nafile bir koşu yapmak hoşuma gitmişti.
İz bırakmak!
Sanıyorum, şöyle ya da böyle iz bırakmak insanoğlunun egosunu okşuyor.
Yer altında ölüm, yer yüzünde tekme, tokat!
Bilgisayarımda bir video izliyorum.
Başbakan Erdoğan canlı bir kalabalığın içinde adım adım güçlükle yürüyor. Etrafında, polis ve jandarmadan oluşan kat kat, iç içe güvenlik kordonları.
Bir itiş kakıştır gidiyor.
Sesler yükseliyor:
- Başbakan istifa, Başbakan istifa!
- Yuh! Yuh!
Protesto, bağırış çağırış ve çığlık sesleri arasında bir markete giriyor ya da sığınıyor.
O da ne, Başbakan yumruk mu atıyor?..
Yoksa bir tokat mı?..
Ama videodan tam anlaşılmıyor.
Havaya kalkan bir el var ama kimin?..
Sonra bir video daha düşüyor internete. Aynı anlar, ama başka bir açıyla. Bu kez bir tokat sesi duyuluyor. Sonra Erdoğan gözüküyor, eli bir gencin boynunda, bağırıyor:
“Niye kaçıyorsun lan!”
Birkaç saniye sonra takım elbiseli adamlar aynı genci sıkıştırmış döverken gözüküyor.
Daha sonra genç bir adam Kanal D’ye konuşuyor:
“Evet, Başbakan bana bir tokat attı. Ama istem dışı oldu. Herhalde pişmandır o da şimdi.”
Bütün bunlar gerçek mi?..
İnanamıyorum.
Kendi kendime bir kez daha soruyorum:
Tayyip Erdoğan nereye?
Öte yandan, o fotoğrafa bir daha bakıyorum.
Başında iki jandarmayla yerde yatan ve kendini korumaya çalışan bir vatandaşı gaddarca tekmeleyen o genç adam… Başbakan Erdoğan’ın müşavirlerinden biriymiş...
Kaza mı, kabul mü?
Ölü sayısı 283’e yükselmiş...
Evet bir katliam!
Soma katliamı bunun adı.
Maden işçileri için, emekçiler için gerçekten kapkara bir gün.
Sibel Yerdeniz’in T24’teki yazısının başlığı:
Kömür karasıdır kanayan...
Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının bazı bölümleri insana Allah Allah dedirtiyor. “Literatürde iş kazası var” derken, büyük maden kazalarında 19. yüzyıla kadar gidebiliyor örnek verirken...
Akıl alır gibi değil.
HT’de Abdurrahman Yıldırım’ın köşesine bakıyorum.
Türkiye iş kazalarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü... Milyon ton taş kömürü üretim başına düşen ölüm sayısı:
Türkiye’de 7.22...
ABD’de 0.02...
Çin’de 1.27...
Çin, yaptığı reformlarla kazaları yüzde 4.08’den 1’e doğru indirmiş...
Bizde insan hayatı demek hala bu kadar ucuz...
Yazıktır, günahtır.
Biz gazeteci milleti de sorumluyuz
Gazetecilik hayatımdaki maden kazalarını hatırlamaya çalışıyorum.
Maden deyince hep Zonguldak gelir aklıma. Ne çok acılar yaşadı, gözyaşı akıttı Zonguldak’taki maden işçileriyle aileleri.
Gözyaşı aktı, acılar yaşandı ama yazdık, unuttuk.
Bu hep tekrar etti kendini.
Unuttuk, bir dahaki büyük acıya kadar.
Takipçisi olmadık.
Olmadığımız için de acılar devam etti gitti.
Soma katliamına da böyle geldik.
Hepimiz sorumluyuz bundan.
Yalnız maden sahipleri değil, yalnız sanayiciler değil, yalnız siyasetçiler, siyasi iktidarlar değil, biz gazeteci milleti de sorumluyuz yaşanan büyük acılardan.
Çünkü işin peşini bıraktık faciaların.
Gazetecilik mesleğinin en temel ilkesi olan ‘fikri takip’i boşladık.
Hesap sormadık.
Didik didik etmedik.
Attığımız duygusal, cılkı çıkmış klişe manşetlerden sonra işin peşini bıraktık.
Böylesine korkunç bir kaza, böylesine bir katliam demokratik rejimlerde hükümetleri götürür, başbakanları ya da en azından ilgili bakanları götürür.
Bizde olmuyor, olamıyor.
Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Çığlıklar bir süre sonra dipsiz kuyularda yitip gidiyor.
Yitip gittiği için de büyük acıları yaşamaya devam ediyoruz.
Ne yazık!
Hayal köşesi
Hemingway’i kendi başına bıraktım.
Palette’e doğru yürüyorum.
Bu saatte kimsecikler yoktur.
Arka tarafta bir köşeye ilişip ileriye dönük hayallerimle başbaşa kalmak istiyorum.
Neden?..
En nefret ettiğim şey, önümde geçmişimden başka bir şey kalmadı demek de ondan...
Bu arada, belki bir bardak kırmızı şarap eşliğinde, Abidin Bey’e de,Ömer Uluç’a da bir selam sarkıtırım kim bilir.
Yıkılan hayallere değil ama…
Yıllar ne çabuk geçiyor.
En iyisi, Borges’in deyişiyle, kendini yazıya dökmek...
Hayatımda hayaller hiç eksik olmadı.
Nazım Hikmet’in dediği gibi umutsuz yaşanmıyor.
Yıkılıp giden hayallerim için hiç ağlamadım.
Ama Pallette’de, tenha bir köşede kırmızı şarabımı yudumlarken...
Maziye hüzünlü bir yolculuk yaparken...
‘Soma katliamı’nda hayatını kaybeden maden işçileriyle aileleri ve yakınları için de ağladım.
Hayat bazen çok acımasız...
Tekrar hepsine Allah rahmet eylesin.
Hepsinin büyük, derin acılarını paylaşıyorum.
Elimden başka ne gelebilir ki?..
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024