Hasan CEMAL
Bugün 27 Mayıs.
Bir zamanlar ‘resmi bayram’dı.
Artık değil.
Bir zamanlar ‘devrim’di.
Artık devrim değil, darbe!
1960 yılında 27 Mayıs sabahı Türkiye ‘tank sesi’yle uyanmıştı.
Darbeciler, iktidardaki Demokrat Parti’yi devirmiş, parlamentoyu kapatmış, DP’lileri hapse atıp Yassıada’da, özel mahkemelerde yargılamıştı.
Çok daha acısı, Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edilmişti.
27 Mayıs, Türkiye’ye yapılan en büyük kötülüklerden biridir.
Siyaseti böldü, kutuplaştırdı.
Toplumu düşman kamplara ayırdı.
Uzlaşmaydı, diyalogdu, hoşgörü ve tamammüldü gibi demokrasiyi demokrasi yapan bir kültürün oluşumunu geciktirdi.
Siyasette taşları yerinden oynatarak, demokrasi ve hukuk devletine uzanan yolları tıkadı.
27 Mayıs, kendisinden sonraki askeri darbe ve müdahalelerin tohumlarını da ekti.
Kısacası:
27 Mayıs darbesi bu memlekette ‘demokratik siyasetin normalleşmesi’ne çok büyük darbeler indirdi.
Darbe dönemi kapandı mı?
Peki, Türkiye 27 Mayıs’la, askeri darbelerle ne kadar hesaplaştı, ne kadar yüzleşti?..
İkinci soru:
Türkiye’de askeri darbeler dönemi tümüyle kapandı mı?..
Bu iki soruya ilişkin bugün hala söylenecek bazı şeyler olduğunu düşünüyorum.
Ama yazı konum bu değil.
Sözü yine Tayyip Erdoğan’a getirmek istiyorum.
Maalesef öyle!
Tayyip Erdoğan, mağdur edebiyatı yaparken ağzından iki kişiyi hiç düşürmüyor:
Menderes’le Özal.
Onları kendi günlük siyasetine alet ediyor. Ya da siyasal oportünizmin daniskasını yapıyor.
Bu çerçeveye oturabilecek bir değerlendirme Nilüfer Göle’den geldi.
Nefs denetimi yerine perdeleme
‘Ben hâlâ mağdurum’ demek kendi iktidarınızı, ayrıcalıklarınızı örtbas etmek demek.
O zaman başkalarının derdi, Cumhuriyet sınıflarının horlanması, Alevilerin rencide edilmesi, işçilerin taşeron sistemiyle çalıştırılması görmezden geliniyor.
Her farklı ses sanki onların iktidarına göz dikmek gibi algılanıyor.
Para, iktidar ve şöhret insanların nefislerini denetlemesi, dizginlemesi gereken konular.
Aslında Müslüman ve dindar bir kesimden çok daha fazla öz denetim beklersiniz.
Bu kadar aşırı bir güç hırsının asıl inançlı kesimleri rencide edeceği düşünülür. (Cansu Çamlıbel’in Nilüfer Göle’yle dün Hürriyet’te yayımlanan konuşmasından.)
Muhafazakar sağda açılan boşluk
Nilüfer Göle, Tayyip Erdoğan’ın Menderes’le Özal’dan uzaklaşmakta olduğunun altını çiziyor.
Önemli tespit.
Bugün gelmiş olduğu noktada Tayyip Erdoğan, Menderes’le Özal’ın muhafazakar sağ çizgisinden kopmuş durumda, gitgide uzaklaşıyor bu çizgiden.
Bunun bir sonucu şu olabilir:
Tayyip Erdoğan, alıp başını başka sulara doğru giderken‘muhafazakar sağ’da bir boşluğun doğması ve bu boşluğun nasıl doldurulabileceği sorusu…
Bilemiyorum.
Bilemediğim şu:
Tayyip Erdoğan’ın gidişi gidiş değil. Türkiye’yi fena halde kutuplaştırıyor, tehlikeli biçimde cepheleştiriyor.
Bu durumun muhafazakar alemde, klasik muhafazakar çevrelerde huzursuzluk yarattığı malum.
Bu nedenle, yeni bir siyasal parti tartışmalarının bu dünyada uç verdiği söylenebilir.
Ya da en azından denebilir ki:
Tayyip Erdoğan’ın yol açmakta olduğu siyasal boşluk nasıl doldurulabilir sorusu gündemdeki yerini alıyor.
Şimdi yine Erdoğan-Menderes-Özal konusunda Nilüfer Göle’nin söylediklerine dönüyorum.
‘Herkes haysiyetiyle oynanmış hissediyor’
AKP iktidarının şu anda gelmiş olduğu nokta müthiş bir kutuplaşma, affedilmeyecek bir nefret söylemi.
Özal ve Menderes geleneğine sahip çıktığı yıllardan uzaklaşan bir söylem.
Bence bugün AKP, Özal’la olan bağını kopardı.
Özal kötücül şeyleri çoğaltmadı. Kendisi hep konuşulabilen ve uzlaşmacı bir lider oldu.
Doğrusu ben o tarihten sonra uzlaşmacı olmayan bir siyasetin Türkiye’de kazanamayacağını düşünüyordum.
Yanıldım.
Uzlaşmacı olmayan bir siyaset bugün kazandı.
Bunun kökenlerinin ne olduğunu anlamak lazım.
Ama bu nereye kadar devam eder? Hâlâ ben uzlaşmacı olmayan bir siyasetin uzun vadede Türkiye’de kazanmayacağını düşünüyorum.
Belki bunu arzuluyorum.
Ama bu şekilde, bu kadar gerilimle gitmesi çok zor.
Sadece Cumhuriyet sınıfları, azınlıklar değil, bugün herkes kendini rencide edilmiş, haysiyetiyle oynanmış hissediyor.
O tekmeleyen müşavir var ya, biraz hepimizin hissettiği duygu...
Hepimiz tekmelenmiş hissediyoruz.
Nazlı Ilıcak kırılması
Ve yine aynı soru:
Tayyip Erdoğan, ‘Demokrat Parti geleneği’nden koptukça, ‘muhafazakar sağ çizgi’den uzaklaştıkça doğan boşluk nasıl dolacak?
Yine aynı cevap:
Bilemiyorum.
Ama benim yanıtını bilmediğim bu soru önemini yitirmiyor.
Sözü bir kez daha Nilüfer Göle’ye bırakıyorum.
Muhafazakâr sağ, AKP ile dönüşüyor.
Demokrat Parti’den bugüne gelen merkez sağ geleneği yok olmakta.
Nazlı Ilıcak gibi 1960’lardan beri ordu karşıtı, muhafazakâr ve liberal, siyasal demokrasi düşüncesinin önderi bir yazarın dışlanması çok önemli bir kırılmaya işaret ediyor.
O sesi bile hoyratça dışlayabilmek tehlikeli yeni bir dönemece girdiğimizi gösteriyor.
AKP önce babayı, Necmettin Erbakan’ı kızağa çekti.
Şimdi de sağ liberal geleneği çiğneyerek, kendineyeni bir merkez oluşturuyor.
Bu ikinci iktidar döneminde ibre ‘reformist Müslümanlık’tan giderek otoriter kapitalizme doğru kayıyor.
Kamusal alanda sosyal mühendislik ile piyasada abdestli kapitalizmin meç edildiği yeni bir iktidar biçimi...
Nilüfer Göle’nin söylediklerini düşünmekte yarar var.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024