Hasan CEMAL
Gazze’ye giriyorum.
2004 yılı Kasım ayı.
Upuzun, kapkaranlık, kasvetli bir koridor.
İki yanı beton duvar, tepesi teneke kaplı.
Yerlere gelişigüzel bırakılmış dikenli tellerden sakınarak yürümen lazım.
Git git bitmiyor!
İnsanı bunaltmak için bundan daha iyi dekor olamaz.
Sınır kapısından İsrail'den Gazze'ye geçiş böyle başlıyor.
İsrail tarafında birkaç saat süren baydırıcı kontrolden sonra pasaportuma şöyle bir bakıyor Filistinli asker. Hayatından bezmiş.
Sakal bir karış, tespih çekiyor.
El yazısıyla, önündeki kenarları tirfillenmiş, rengi atmış deftere adımı ve pasaport numarasını şöyle bir not alıyor.
Hepsi o kadar.
Gazze Şeridi’ne hoş geldiniz!
İsrail taş üstünde taş bırakmamış
Etraf mezbelelik. Rüzgârda çöpler uçuşuyor, toz duman içinde.
Çoğu ev, yerle bir.
İsrail tanklarıyla buldozerleri ne varsa dümdüz etmişler.
Etraf moloz yığını halinde.
Taş üstünde taş bırakmamış İsrail. Kaldırımlar bile sürülüp atılmış. Zaten doğru dürüst olmayan altyapı tümüyle yok edilmiş.
İnsanın içini acıtan bir yıkım.
“Şu karşıda gördüğün su birikintisi var ya, güneşin altında parlayan, etrafında çocukların oynadığı… Aldanma! Orası suni göl değil. Şehrin lağımı açıktan oraya akıyor. Kanalizasyon sistemini yok etti İsrail, kurulmasını da engelliyor.”
'İşgalciye çiçekle mi gideceksiniz?'
Gazze’ye 2004’ten önce de iki kez gelmiş, hep aynı şeyi düşünmüştüm:
Böyle bir bataklıkta ancak şiddet çiçekleri açar!
Bu cümle yazılarıma her seferinde düşmüş, o klasik şiddet şiddeti doğurur deyişi satır aralarından hiç eksik olmamıştı.
Gazze Valisi'yle görüşmek için arabadan iniyorum. Sivil korumalar ellerinde uzun namlulu silahlar, parmaklar tetikte yanımıza yaklaşıyor.
Birden bire uçak sesi gibi bir gürültü patlıyor. Tedirgin bakışlar bir anda gökyüzüne dönüyor..
Bir İsrail helikopteri mi?..
Suikast için saldırıya geçen...
Gazze Valisi Muhammed Kutva diyor ki:
“Ansızın bir Apaçi helikopteri havadan, gece vakti vuruyor bir ocağı, bir aileyi, bir ağacı... Söyler misiniz ne yapacaksınız? Topraklarınız işgal altında. İşgalci vuruyor! Çiçekle mi gideceksiniz ona?.. Herkes bildiği gibi savaşacak işgalciyle…”
Ekliyor:
“Hamas da öyle, şu böyle, o öyle savaşacak… Hedef, İsrail işgali altındaki topraklarını kurtarmak..."
'İnsanlar umutlarını yitirdikçe radikalleşiyor'
Gazze’nin Allah’ı deniyor Kutva için.
El Fetih üyesi.
Noktasıyla, virgülüyle, siyaseti yerli yerine oturtarak konuşuyor. İngilizce bildiği anlaşılıyor ama Arapçayı yeğliyor.
Kendisine Hamas’ı, İslami Cihad’ı soruyorum. Şiddet ve intihar terörizmi konusunda sıkıştırıyorum.
Yüz çizgileri değişmiyor:
“Bakın, buraların altyapısını yerle bir eden İsrail... Yoksulluğa mahkûm eden de o… Buradaki radikalleşmeye İsrail yardımcı oluyor.”
Devam ediyor:
“İnsanlar umutlarını yitirdikçe, radikalleşiyorlar.”
Ekliyor:
“Topraklarımız işgal altında. İşgale son vermek istiyoruz. Herkesin mücadele yolu, yolları farklı. Ama düşmanımız ortak: İsrail.”
Hamas’la, intihar terörizmi ile, radikal İslamcılar’la ilgili herhangi bir olumsuz söz çıkmıyor ağzından...
24 Kasım 2004 Milliy
'Topraklarımızda Şaron'un çiftliği var'
Gazze sokaklarında dolaşıyorum.
Her tarafta yeşil ve siyah bayraklar.
Yeşil Hamas'ı, siyah İslami Cihad'ı temsil ediyor.
Direğin tepesinde yeşil bayraklar altında iki sakallı gencin renkli resmini gösteriyor:
“İsrail'in suikastla öldürdüğü militanlardan.”
Başını nereye çevirsen silahlı, Kalaşnikof’lu, el bombalı resimlerle süslenmiş savaşçı sloganlar. İsrail’e, Şaron’a beddua eden duvar yazıları...
Güneş batmak üzere.
İhtiyarlar yere kilim atmış, bağdaş kurmuş, tespih çekerek sohbet ediyorlar. Selamünaleyküm deyip yanlarına çöküyorum.
Mahmut'lardan biri 70, biri 75 yaşında. Hüseyin 77, Abdülkerim 71 yaşında.
Hepsi ilk savaş göçmeni.
İsrail devleti 1948'de ilan edilip savaş patlayınca toprakları işgal edilmiş, yollara düşüp, mülteci olarak Gazze Şeridi’ne, Cebeliye’nin teneke mahallelerine sığınmışlar.
77'lik Hüseyin, “Bizim topraklarımızda şimdi Şaron'un çiftliği var” diyor.
70'lik Mahmut kendi hikâyesini anlatıyor:
“Gece geldiler, öldürdüler, yıktılar, sabahın köründe herkesi evinden barkından attılar. Kimi deve, kimi eşek sırtında, kimi de yalın ayak kaçtı. Bosna’yı bilirsin, orada yaşananları… Bizimkisi bin misli daha kötüydü.”
'Hüznün kıymığı gibi' yaşamak...
Gazze’den Kudüs’e dönüyorum akşam vakti.
Kudüs'te hava kapalı.
Yağmur çiseliyor.
O dize* aklıma takılıyor.
Yaşıyorum,
hüznün bir kıymığı gibi...
Trajediye doymayan bu topraklarda hüznün bir kıymığı gibi yaşamak, daha geçerli bir duygu olduğu için yüreğim burkuluyor.
Barış gelebilecek mi?
Hakça ve kalıcı bir barış...
Yeterince acı çektik, gel el ele sıkışalım, yan yana huzur içinde yaşayalım diyebilecek mi Filistinlilerle Yahudiler?..
Hâlâ kimse bilemiyor.
Irkçı bir rejimin zindanlarında 27 yıl yattıktan sonra Güney Afrika’da halkını ve ülkesini özgürlüğe götüren Nelson Mandela’nın sözlerini anımsıyorum:
“Özgürlük yürüyüşü hiçbir yerde kolay olmadı. Özgürlüğe yürürken, ölümün gölgelediği vadilerden geçmek zorunda kalırız çünkü...”
O vadilerden fazlasıyla geçmedi mi, bu toprakların insanları?
Bütün sorunların anası
Ezan sesi!
American Colony’de akşam vakti odamın içi otelin dibindeki camiden patlayan akşam ezanıyla doluyor. Yalnız bu ses bileKudüs’ün sadece Yahudilere ait olamayacağını, paylaşılması gerektiğini anlatmıyor mu?..
Paylaşmak bazen çok güç.
Hele işin içine milliyetten ve dinden kaynaklanan fanatizmlergiriyorsa...
Filistinli işadamının sözleri aklımda:
“Filistin topraklarının yüzde 78’ine el koydular. Yüzde 22'sine razı olduk Oslo’da. Ama hâlâ onun da tamamını vermeye yanaşmıyorlar. Bu topraklarda hiç yaşamamış bir Yahudi’nin bu topraklarda yaşama hakkı var da, daha dün bu topraklarda, kendi memleketinde sürgün olmuş Filistinli’nin geri dönmeye hakkı yok mu?”
Bu sözlere, kıdemli bir Yahudi diplomatın yanıtı şöyle olmuştu:
“Bizi haritadan silmek isteyenlere nasıl güvenelim? Zamana ihtiyacımız var güvenebilmek için…”
Evet, Filistin sorunu...
Ortadoğu’da, hatta İslam aleminde bütün sorunların anası…
Peres: Şiire değil,
düz yazıya ihtiyacımız var
Gazze’de İsrail saldırganlığının yol açtığı ‘insanlık dramı’nı, insanın içini acıtan perişanlığı kendi gözlerimle gördükten sonra İsrail’de bir devlet adamıyla, muhalefetin önde gelen figürlerindenŞimon Peres’le görüşüyorum.
Şöyle diyor:
“Kimse hayal kurmasın. Ne bir sabah kalkınca bizler Danimarkalı olacağız, ne de Filistinliler Norveçli. Öyle sanıyorum ki, her geçen gün Filistinli ve İsrailliler bu realiteyi daha çok görmeye başlıyor.Unutmayın, realiteden kopuk umut ve hayaller şiir demektir. Şimdi bizim düz yazıya ihtiyacımız var.
Bu saatten sonra çıkıp başka diyarlara gidemeyiz. Filistinliler ve İsrailliler başbaşa verip barış yapmak zorundayız.”
Yıllar geçti.
İzak Rabin ve Yaser Arafat'la birlikte Nobel Barış Ödülü alan Şimon Peres kaç yıldır İsrail Cumhurbaşkanı…
Değişen bir şey yok.
İsrail’in yarattığı bataklıkta şiddet çiçekleri açmaya devam ediyor.
Ne yazık!
* Meksikalı ozan Efrain Huerta; Cevat Çapan'ın Şiir Atlası'ndan; Cumhuriyet Kitap, sayı 764.
Peres: Şiire değil,
Peres: Şiire değil,
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde hava olumlu
3.03.2025 - Silahlara veda zamanı... Hoş geldin barış!
28.02.2025 - Erdoğan "eyy TÜSİAD" diye bağırdı, polis anında başkanları topladı!
20.02.2025 - Yine CHP'nin önemi üzerine..
13.02.2025 - Dostluklar insanı ayakta tutar!
28.11.2024 - CHP'nin önemi
12.11.2024 - Terör ve şiddete lanet olsun!
24.10.2024 - Açık mektup!
27.08.2024 - Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?
20.04.2024 - 31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!
9.04.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Ataturkten bahsederken sadece yaptigi yararli islere deginip madalyonun ters yuzunu gormemezlikten gelen yazilardan biri. Tarihi tek tarafli anlatmak aliskanligindan kurtulamamis bir insanin yazdigi bir methiye. Biraz da Turk Tarih Tezinden, Gunes Dil Teorisinden, Dersimden, Trakya pogromundan behsetsenize. Bunlar da Ataturkun yaptigi isler degil miydi?