Hasan CEMAL
Haber Türk’ün sürmanşetindeki o fotoğraf dehşet vericiydi. Bakamadım. Ve mesleğim adına fena halde utandım, yazık
O FOTOĞRAF VE MEDYAMIZ!
Bizim mesleğin hallerini, bazı bakımlardan nasıl döküldüğümüzü yazmak istedim önce.
Sorunlarımız o kadar çok ki.
Cuma günü Haber Türk’ün sürmanşetindeki o fotoğrafı görünce benim medyaya ilişkin dertlerim yine depreşti.
O fotoğraf dehşet vericiydi.
Bakamadım.
Ve mesleğim adına utandım.
Ertesi gün Fatih Altaylı’nın genel yayın yönetmeni olarak o fotoğrafı savunabilen yazısını da okuyunca pes dedim.
Biliyorum, medyamızın eleştirilecek çok yanı var.
Şunu hep vurguluyorum:
En başta biz, gazeteci milleti olarak hep birlikte el ele vererek kendi mesleğimize sahip çıkmadığımız sürece, kendi mesleğimizin temel ilkelerini savunmadığımız sürece medya düzelmez.
Ne kalite çıtamız yükselir, ne de siyasal iktidarlarla, ‘güç odakları’yla ilişkilerimiz normalleşir.
Kendi kendimize utanmaya devam eder gideriz, o kadar.
Geçiyorum bu konuyu...
FUTBOLUMUZUN MORAL BOZUCU HALLERİ...
Futbolumuzun halleri de iyi değil.
Hatta yer yer acıklı...
Cuma akşamı milli topçularımızı Almanya karşısında izlerken kahroldum, moralim bozuldu. Almanlar birkaç gömlek üstündü bizden.
Aslında şaşırtıcı değil bu.
Alman futbolu zaten iyidir.
Ayrıca bugün fevkalade bir form grafiği yakalamış durumdalar. Uzun zamandır neredeyse bir kulüp takımı gibi uyum içinde oynuyorlar. Ve şu sıralar İspanya’yla birlikte dünyanın zirvesinde gösterilen bir milli takım Almanya...
Beni üzen, bizim futbolun baş aşağı inmekte olan grafiği...
Cuma gecesi Almanya’yla bir beraberlik de yakalayabilirdik. Hatta futbol bu, şansımız yaver gider yenebilirdik de...
Ama mesele bu değil.
Çıkışta değil futbolumuz, inişte.
Sorun burada.
Cuma gecesi Arena’da milli maçı izlerken, 2008 Avrupa Şampiyonası’nda Almanlarla oynadığımız yarı final maçını anımsadım.
Takımımız çok eksikti.
Ama Almanya’ya kök söktürmüş, çok iyi top oynamış ve finali son dakikada kıl payı kaçırmıştık.
Aradan üç yıl geçti.
Futbolumuz inişte...
Yazık.
İnşallah gelecek salı günü Arena’da biz Azerbaycan’ı yeneriz, Almanya da evinde Belçika’yı...
Böylece 2012 Avrupa Şampiyonası’na açılan kapı yeniden aralanmış olur.
Uzun lafın kısası, futbolumuzun halleri hiç iç açıcı değil. Bu konuyu da yazmak istemiyorum bir pazar günü...
Peki ne yazayım?..
46 YIL ÖNCE SİRKECİ GARI’NDAN...
Almanya’ya işçi göçünün 50. yılı!
Hürriyet’in Berlin’de açtığı serginin broşüründeki fotoğraflara bakıyorum.
İnsanımızın ‘Avrupa hülyası’nın siyah beyaz görüntüleri bana biraz hüzün verici geliyor.
1961 yılı Ekim ayında Sirkeci Garı’ndan ellerde tahta bavullarla yola çıkan Alamancılar’a ben 1965’te katılmıştım.
1965’in Eylül’üydü.
Sirkeci’den bir öğle vakti sevgili babamın alabildiği ikinci mevki biletle trene nasıl bindiğimi, annem babam ve arkadaşlarım tarafından nasıl heyecanla, biraz da hep birlikte döktüğümüz gözyaşlarıyla Bremen’e nasıl uğurlandığımı bugün gibi hatırlıyorum.
Sekiz kişiydik kompartımanda.
Çoğunluk işçiydi.
Ben de çiçeği burnunda bir Mülkiye mezunu olarak, Bremen’deki Türkiye fahri başkonsolosluğunda hem İngilizcemle Türk işçilerine tercümanlık yapmaya, hem de Almanca öğrenmeye gidiyordum.
Batı Almanya sınırına yaklaşırken kompartımanda telaş başladı.
Çıkınlarda ne kadar pastırma sucuk varsa, bana da ikram edilerek yeniyordu. Sekiz kişi birlikte kaç gündür seyahat ettiğimiz için zaten çok kötü kokan havasız kompartımana bir de sarımsak kokusu sinmişti.
Hedef, Alman gümrükçüleri kompartımandan bavulları fazla kurcalamadan kaçırtmaktı.
Kapı açılır açılmaz kesif sarımsak kokusu çarpmıştı Alman memurları. Suratları allak bullak olmuştu.
Ama biri, yine de bavul açtırmak isteyince, arkasından hep birlikte hoh hoh yaparak sarımsak kokusunu yoğunlaştırmış, Alman gümrükçünün “Du schweine!” diyerek vagondan inmesi çabuklaşmıştı.
Eğlenceli bir zafer kazanmıştık.
Kompartımanda bir de sarhoşumuz vardı. Almanya’da mühendislik okumuş, bir Almanla kısa süreli evliliği olmuş, boşandıktan sonra da, çocuklar mahkeme kararıyla anneye verilmişti.
Mühendisin kavgası buydu.
Çocuklarını kaçırmaya gidiyordu.
Sınırdan geçip geçemeyeceğini bilemediği için de sürekli içiyordu.
On altı ay yaşadım Bremen’de, 1965’le 66’da. Alamancılar’ın acılarına tanıklık ettim, ortaklık ettim.
46 yıl geçmiş...
İyi pazarlar!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024