Hasan CEMAL
Çağlayan Adliyesi...
Uzayıp giden loş koridorlar...
Tenha bir köşede not alıyorum.
Gazeteciliği, güzel mesleğimizi adliye koridorlarından kurtarabilecek miyiz?
Ben de o günleri görecek miyim?
Duruşma uzuyor.
Can Dündar’la Erdem Gül’ün savunmalarına başladıkları haberi ulaşıyor koridora...
Sabahtan beri kulaklara çalınan o tedirgin edici soru yine havada uçuşuyor:
Tutuklanacaklar mı?
Not düşüyorum defterime:
Mahkeme, hukukun sesini mi dinleyecek?
Yoksa Saray’ın sesini mi?
Ne hazin!
Böyle bir sorunun akla takılması, bu memlekette ‘hukuk devleti’nin nasıl yerlerde sürünmeye başladığını gösteriyor.
Anayasa Mahkemesi mi ağır basacak?
Yoksa Saray mı?
Saray’daki Sultan değil miydi, “Öyle bırakmam onu” diyerek “Can Dündar bu haberin bedelini sana ödeteceğim, yanına koymayacağım” demeye getiren...
Evet oydu.
Can’la Erdem böyle hapsedildi.
Saray’daki Sultan değil miydi, “Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum” diyen?..
Evet oydu.
Tahliye kararına uyan mahkemeye dönüp, “Karara direnseydin” diyen de o değil miydi?
Evet oydu.
Mahkemenin de, kendisi gibi, anayasal suç işlemesini isteyen deSaray’daki Sultan’dı.
Koridorda bekleşiyoruz.
Tutuklanacaklar mı?
Hukukun değil de, Saray’ın sesini mi dinleyecek mahkeme?..
Kulaktan kulağa iyimser söylentiler de dolaşmıyor değil, hepimizin gerçek olmasını istediğimiz söylentiler...
Kafeteryada Can Dündar’ın annesi Öznur Hanım’ı görüyorum. Her zamanki gibi aydınlık yüzlü, güler yüzlü.
Sevgili Can tutuklandığında söyledikleri hâlâ kulağımda:
“Giderkenki o gülüşü var ya... Ben en çok onu sevdim. Zaten gülmek benim oğluma yakışır.”
Koridorda bir telaş hâli, koşuşturmaca...
Yarım saat ara verilmiş...
Can Dündar’ın sorgusu için bir avukat, “Savcı zorluyor, saçma sapan sorular sormakta” diyor önümden geçerken...
Alkış kıyamet...
Gazeteci milleti, Can Dündar’la Erdem Gül’ü kuşatıyor.
Sloganlar patlıyor bir anda:
“Yazanlar değil, çalanlar Silivri’ye...”
“Faşizme karşı omuz omuza...”
Yüzler gülüyor.
Can’la Erdem’le kucaklaşma, ayaküstü sohbet...
Akın Atalay iyimser...
Yarım saat aradan sonra Erdem Gül’ün savunma ve sorgusuna geçilecek. Koridorun uzak bir köşesinde, ‘danışma’da bilgisayarımı açtım, yazıya başladım. Biri önümden geçerken lafını atıyor:
“İyi yaz abi iyi yaz, yetmez ama evet gibi yazma sakın!”
Dostça gülüp hızla uzaklaşıyor.
Ege Dündar gelmiş Londra’dan, Dilek Dündar’ın yüzü gülüyor.
Öğle arasında Nuray Mert, Cengiz Çandar, Kadri Gürsel’le birlikte Bakırköy’e, Kadın Cezaevi’ne gidiyoruz. Hapisteki akademisyenlerle dayanışma için...
Bir fotoğraf çektirip twit atıyorum hapishane önünden:
Hapisteki akademisyenlere özgürlük!
Mesleğime hapishane önlerinde, mahkeme koridorlarında başlamıştım 1960’ların sonlarında.
47 yıl geçti.
Değişen bir şey yok sanki.
Yine bir adliye koridorunda yazımı yazıyorum. Alkış kopuyor ve dinmiyor.
Can’la Erdem duruşma salonuna giriyorlar.
Saray’ın sesi mi?...
Hukukun sesi mi?..
Hangisi ağır basacak?
Hangisini dinleyecek mahkeme?
Hukuk konusunda, bağımsız yargı konusunda bir umut ışığı yanacak mı?
Yoksa karanlık biraz daha koyulaşacak mı?..
Daha zaman var anlaşılan.
İnternette dolaşıyorum.
Amerikan New Yorker dergisinin Erdoğan’la ilgili makalesinden:
“2003’te başbakan olduğu zaman Erdoğan’a İslam dünyasına dönük demokratik model olarak umut bağlanmıştı. Köprülerin altından çok sular geçti. O artık diktatör olma yolunda hızla mesafe alıyor.”
Alman Bild Zeitung’un yazarı Josef Wagner’den Erdoğan’a:
“Almanya Türkiye değil. Almanya'da basının çenesini kapatamazsınız. Bizim gazetecilerimiz, kapı çaldığında tutuklanmayacaklarını biliyor.”
Alman Die Welt gazetesinden Sascha Lehnartz:
“Erdoğan'ın basın bürosu, Osmanlı karşıtı mizah yayınlarını tespit etmek için bölgesel Alman televizyonlarını tarıyor. Boğaz'ın aşırı hassas otokratı, Avrupa değerlerinden ne kadar uzak olduğunu ortaya koydu. Erdoğan için basın özgürlüğü, cumhurbaşkanına hakaret etme imkânından ibaret.”
Amerikan New York Times gazetesinden Thomas Freidman’ın ABD’nin dış politikasını eleştirdiği yazısından:
“Bölgedeki en önemli NATO ‘müttefikimiz’ Türkiye’nin, muhalif gazeteleri kapattığı ve gazetecilere dava açtığı için Sultan Erdoğan diye anılan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından demokrasiden diktatörlüğe dönüşmesi gözlerimizi yummamızı gerektirdi.”
Bu satırları yazarken bir avukat ‘danışma’ya geliyor.
“Kusura bakmayın, yazınızı bölüyorum ama...” diye söze giriyor, “Arka tarafa çok fazla polis yığdılar. Saat beş olduğu gerekçesiyle herkesi dışarı çıkarmak istiyorlar. Bunlar iyi işaretler değil, tutuklama geliyor galiba...”
Hay Allah diyorum kendi kendime...
Saat beşi yirmi geçiyor.
Daha ne kadar sürecek bakalım.
Derken çığlıklar...
Sevinç çığlıkları!
Koşturuyorum.
Haberi Ahmet Sever'den alıyorum.
İçerden gelen habere göre, savcı tutuklama talebinde bulunmamış...
Biri ekliyor ama:
"Bu demek değil ki, mahkeme heyeti tutuklama kararı vermez."
Beklemeye devam ediyoruz.
Yine o soru:
Mahkeme, Saray’ın mı, hukukun mu sesini dinleyecek
Saray’daki Sultan gibi, Anayasa Mahkemesi kararına uymayacak mı, yoksa hukukun üstünlüğü mü diyecek?..
Ve saat yediye doğru yine çığlık ve alkış sesleri... Mahkeme tutuklama kararı vermedi, Saray’ın değil, hukukun sesini dinledi. Karar, hukuk açısından geleceğe dönük bir umut ışığı bu kadar karanlığın içinde...
Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.
Gün kavuşurken atılan sloganlarla ayrılıyoruz Çağlayan’dan:
Yazanlar değil, çalanlar Silivri’ye!
Çağlayan Adliyesi'nin merdivenlerinde Can Dündar ve Erdem Gül açıklama yaparken kulağıma çalınıyor:
"Bu dava çöktü artık!.."
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024