Hasan CEMAL
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı izliyorum, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul zirvesinde konuşuyor.
Batı’ya çatıyor.
‘İslam alemi’ne de ayar çekiyor.
Halinden memnun.
Oysa Batı platformlarında böyle değil, genellikle rahatsız.
Çünkü Batı’da çoktan beri kabul görmediğini çok iyi biliyor.
Avrupa’sında, Amerika’sında gitgide şiddetlenen bir eleştiri yağmuru altında.
Şu satırlar, Avrupa Parlamentosu’nun dün kabul edilen zehir zemberek Türkiye Raporu’ndan:
Avrupa Parlamentosu yargı bağımsızlığı, toplanma ve ifade özgürlüğü, insan hakları ve hukuk devletine saygı gibi konularda Türkiye’de yaşanan gerilemelerden endişe duyar.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yeni yayımlanan İnsan Hakları Raporu’nda ise Türkiye’nin insan hakları ihlallerinde bütün rekorları kırdığı belirtiliyor, demokrasi ve hukuk devleti açısından yaşanan olumsuzluklar ayrıntılı örneklerle sıralanıyor.
Bazı satırlar şöyle:
Hükümetin medya üzerindeki baskısı 2015’te devam etti.
30 civarında gazeteci tutukladı.
Güvenlik güçlerinin baskınları, yayınlara sakıncalı içerikiddiasıyla el konması, gazeteci ve editörlerin terörizmüzerinden suçlanmaları, Cumhurbaşkanı ve diğer üst düzey hükümet yetkililerine dönük hakaret iddiaları, bazı medya holdinglerinin iş çıkarlarının engellenmesi, ceza kesilmesi ve internetin engellenmesi yollarıyla medya üzerine baskı kuruldu.
Hükümeti eleştirmenin misilleme getireceği korkusuylaoto-sansür yaygınlaştı.
Kürt dili ve Güneydoğu’daki muhalif medya kurumlarına uygulanan baskı sonucu halkların bilgiye ulaşımı azaldı.
Gülen hareketi bağlantılı bazı medya kurumları, dijital medya platformlarından atıldı ve beş medya kurumu kayyım kontrolüne verildi.
Erdoğan Türkiyesi’ne yönelik eleştiri dalgasına son olarakAlmanya Başbakanı Merkel de kıyısından köşesinden katılmak zorunluğunu hissetti.
Alman televizyon kanallarında Erdoğan’a yönelik mizahieleştirilerden dolayı Ankara’nın şikâyetlerine karşılık dedi ki:
“Almanya’da ifade özgürlüğü vardır.”
Bu arada Ankara’daki Amerikan, Alman, İngiliz büyükelçileri ifade özgürlüğü alanında Türkiye’yi açık bir dille eleştirdiler.
Bu kadarı belki de ilk kez yaşanıyor.
Batı kaynaklı bütün bu eleştirilerin kaynağı, İngiliz The Guardian’daki köşe yazısında özetlenmişti:
Erdoğan, Batı’dan uzaklaşıyor!
Suudi Arabistan’la yakınlaşmasının Erdoğan’da yeni İslamcılığı veBatı’ya meydan okuyan demokrasi karşıtlığını körükleyeceğine dikkat çekilen makalede şu satırlar ilginçti:
Türkiye’nin modern sultanı olarak da anılan Erdoğan ile Suudi Kralı arasında birçok benzerlik bulunuyor.
İkisi de Suriye lideri Esad’ı devirmek istiyor.
Erdoğan, bölgesel güç mücadelesinde rakip olan Şii İran’a karşı Suudilere sempati duyuyor.
İdamlar nedeniyle Tahran’ı eleştirdi, ancak Suudi Arabistan Ocak ayında Şii din adamı Nimr al Nimr ve 46 kişiyi daha idam ettiğinde hiçbir eleştiride bulunmadı.
Suudi Kralı Selman gibi Erdoğan da, otoriter hareketleri ve insan haklarına dönük ihlalleri nedeniyle Avrupa ve Amerika’dan eleştirileri alıyor.
Sonuç olarak, ikisi de geleneksel müttefikleri olan Batı’dan uzaklaşıyor.
‘Erdoğan iktidarı’nın artık Türkiye’yi sistemli olarak Batı’dan uzaklaştırdığı konusunda herhangi bir kuşku yok.
Batı’yı Batı yapan demokrasi, hukukun üstünlüğü, kadın-erkek eşitliği, insan hakları ve özgürlükler gibi temel değerleri hiçe sayan Tayyip Erdoğan, yüzünü çoktan beri Batı’dan Doğu’yaçevirmiş durumda...
Bu çıplak gerçeği Batı’da da, bizim memlekette de gören görüyor.
İslam Zirvesi’ndeki konuşmasını dün izlerken, Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi artık Batı’nın değil, İslam aleminin bir üyesi olarak gördüğüne bir kez daha tanık oldum.
Ve Nuray Mert’in Cumhuriyet’te çıkan 11 Mart 2016 tarihli ve Asıl mesele İslami rejim, onu tartışalım başlıklı yazısını anımsadım.
Şimdilerde, iktidar partisi çevresi bazen ima yolu ile, bazen fiili durum üzerinden, bazıları ise doğrudan ideallerinin bir nevi İslam toplumu-devleti olduğunu ifade etmeye başladı.
Ben diyorum ki, tüm bu konuları daha açık bir şekilde konuşup tartışalım.
Zira, halihazırda adı konmasa da, gerilim “Türkiye’nin selametinin aslında bir rejim değişikliği ile mümkün olacağını” düşünenler ile karşı çıkanlar arasında.
Türk tipi başkanlık sisteminin otoriter bir düzen teklifi olduğu ortada, onun ötesinde bu sistem belli ki, İslami bir devlet-sistem öngörüyor.
İktidar partisi siyasetçileri bir yandan, destekleyen çevre diğer yandan, Cumhuriyet devrinin, “kapanması gereken bir parantez” olduğunu söyleyip duruyor.
Ben uzunca bir zamandır, Cumhuriyet’in katı laiklikanlayışına karşı çıkmış, Cumhuriyetin demokratikleşmesi gerektiğini savunmuş biriyim, halen bu görüşteyim.
Ama demokratik, laiklik başka, muğlak terimler çerçevesinde laikliği toptan reddeden, İslami bir düzenkurmayı hedefleyen yaklaşımlar başka kapıya çıkıyor.
O nedenle diyorum ki, bu görüşleri dolaşıma sokanlar açık olsun, önümüzü görelim.
Nedir hayali kurulan “Yeni Türkiye”nin yeni rejim tasavvuru?
Birisi, “Müslüman toplum kendi anayasasını yapmalı” diyor.
Nasıl olacak bu tür bir anayasa merak ediyorum.
İktidarın baş ilahiyatçısı, epeydir, mevcut düzenin sınırlarına zoraki katlandıklarını yazıp duruyor.
Peki nedir gönlünde yatan düzen?
İslamcıların kalplerinde yatan İslami düzen, Necip Fazıl’ın Başyücelik devleti mi olacak? Turizm gelirlerini kaybetmemek için beş yıldızlı otellerde içki, gece kulübü izni ile işi kurtaran Dubai modeli mi olacak?
Her ikisinde de, demokrasi gibi bir koşul yok.
Ama zaten, laikliği Batı icadı, modernlik sapması olarak görenler neden, velev ki sadece seçimler ile sınırlı olsun, demokrasi konusunda ısrarlıdır veya ısrarlı mıdır?
Aslında demokrasi çoğunlukculuk değildir ama, diğer taraftan, sadece bunlardan ibaret olsa bile, seçim,çoğunluğun iradesi veya milli irade kavramlarının hepsi modern siyaset kavramları veya “icat”larıdır.
İslama göre de, diğer dinlere göre de, “doğru”yu çoğunluk belirlemez.
O halde nedir bu çoğunluğun kararı, “taassub”u?
Bu şartlar altında, İslamcı imalar ve özlemler nasıl bir siyasal sistem, nasıl bir hukuk düzeni öngörüyor?
Mevcut İslam devleti tecrübeleri mi tekrarlanacak?
Yoksa onları aşacak bir model mi söz konusu?
Nedir o model?
Şunları bir adamakıllı tartışsak diyorum.
Bence Türkiye’nin artık tartışması gerekenler bunlar.
Gerisi bu temel meselenin dipnotu.
İslamcıların önder olarak tanımladığı Cumhurbaşkanı’nın, doğum kontrolünü, “soyumuzu kurutmak için bir komplo” olarak gördüğü bir ülkede, bu anlayışın, toplum tasavvuru, hukuki çerçevesi nasıl olacak bilmek, tartışmak hakkımız.
Gerisi, şimdilik muğlak tabirler ile ifade edilen ve başkanlık sistemi ile hayata geçilmesi düşünülen rejim değişikliğinin matemetiksel hesabı.
Bu arada, böyle düşünmeyen muhafazakâr veya İslamcı varsa, onlar da konuşsun da kim neyi, niye savunuyor anlayalım.
Hadi, bu çevre 28 Şubat’ta delikanlılık (bu terimi kadınları içererek kullanıyorum) yapamadı, seslerini kısıp kaçıştılar.
İslamcı çevre bari şimdi tüm güç ellerinde iken haysiyetli davranıp, eveleyip gevelemeyi bıraksın.
Nedir bu ülke için öngördükleri gelecek tasavvuru?
Beğenelim, beğenmeyelim ama önce bilelim...
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024