Hasan CEMAL
Abdurrahman Gök, merhaba…"
“Merhaba” diyor telefonun ucundaki ses.
Yorgun ama içten.
“Ellerine sağlık, iyi ki varsınız” diyorum.
Meslektaşı olarak duyduğum gururu anlatmaya sözcük arıyorum, bulamıyorum.
Sesi duyurulmayan milyonların sesi, gözü, kulağı onlar. Yanında olsam, ellerine sarılacağım.
“Sağ ol” diyor.
Sonra ben soruyorum, cinayetin tanığı meslektaşım Abdurrahman anlatıyor.
23 yaşındaki Kemal Kurkut’un 21 Mart günü Diyarbakır’da, Newroz’un kutlanacağı alanda öldürüldüğü anın tek tanığı değildi Abdurrahman Gök.
Ancak onun çektiği fotoğraflar, cinayetin inkâr edilemez kanıtıydı sekiz kare.
O sekiz kare, ana kuzusu, müzik öğrencisi Kemal’in, öyle iddia edildiği gibi, canlı bombaya benzer bir hali yokken, üstü çıplakken polis tarafından vurulduğunun açık ispatıydı.
Tanıkların hiçbiri Diyarbakır Valiliği’nin yaptığı “Canlı bombaydı, vuruldu” açıklamasına karşı çıkmazken...
Tüm ajanslar aynı haberi geçerken... Herkes, “Diyarbakır’da Newroz alanına bıçakla girmeye çalışan bir kişi vurularak öldürüldü” haberine inanmışken...
DİHABER, Abdurrahman Gök’ün sekiz kare fotoğrafını paylaştı ve gerçek ortaya çıktı.
Bir gazeteci, çektiği sekiz kare fotoğrafla herkesin karşısına dikildi ve dedi ki:
"Alayı yalan! Gerçek burada. Kemal Kurkut canlı bomba değildi, polis tarafından öldürüldü".
En acısı ne biliyor musunuz? Abdurrahman’ın sözlerinden anlıyoruz ki, Kurkut Ailesi bile DİHABER’in geçtiği o sekiz kareyi görene kadar, “Acaba Kemal böyle bir delilik yapmış olabilir mi?” diye geçirmiş aklından...
İhtimal vermeseler de, medya hep bir ağızdan canlı bomba deyince, koskoca valilik öyle açıklama yapınca, acaba demiş ailesi bile...
Şimdi anladınız mı Özgür Gündem, İMC, DİHA, JİNHA, Azadiya Welat, AMED TV, Yüksekova Haber ve daha niceleri neden kapatıldı?
Anladınız mı?
“Newroz gecesi hiç uyuyamadım” diyor gazeteci Abdurrahman.
“Fotoğrafları yayınlamak hakikate karşı bir borçtur”
Devam ediyor:
“Çocuk sanki bana baktı… Refleksle ona doğru koşmuştum. Sanki fotoğraf çektiğimi fark etti. Bir an bana baktı. Sabaha kadar çocuğun o bakışını düşündüm, suratındaki o ifadeyi. Yavaş yavaş renginin solup yere düştüğünü..."
Sesi titriyor, içini çekiyor:
"Keşke orada olmasaydım dedim. Keşke bu anı görmeseydim.”
Şunlar da gazetecinin sözleri:
"Fotoğrafları yayınlama, başına iş alırsın dedi yakınlarım. İsminle yayınlama dediler. Ama orada benim dışımda fotoğraf çeken yoktu. Yayınlanınca, benim çektiğim anlaşılacaktı. Her gün evleri basılan, gözaltına alınan, tutuklanan meslektaşlarımı görüyorum. Bunlar benim de başıma gelebilir. Aklıma hepsi geldi."
Devam ediyor gazeteci:
"Ama bu fotoğrafları yayınlamak, hakikate karşı bir borçtur. Ya yapmayacağız bu mesleği ya da gerçek neyse onu yazacağız. Eğer bu mesleği seçmişsek, gerçekleri anlatmaksa derdimiz, vicdanen o çocuğun gözlerini, bağırışını unutamam ben...”
Merak ettim, acaba Abdurrahman Gök’ü Türkiye basınından arayan olmuş muydu?
Hayır tabii ki.
Yani bizi saymazsak arayan olmamıştı bu saate kadar.
BBC aramıştı.
Amerika’nın Sesi aramıştı.
Ama bu coğrafyadan arayan olmamıştı GazeteduvaR’dan başka. Şimdi anladınız mı Kürt medyasının ezeli ve bugünden bakınca maalesef ebedi görünen OHAL’ini?..
Cinayetin açık kanıtı olan bu fotoğrafları savcılık istedi mi?
Tanık Abdurrahman Gök’ü çağırıp ifadesini alan oldu mu?
Hayır tabii ki.
Oysa, soruşturuyoruz demişti Vali...
Cinayetin gerçekleştiği yer:
Diyarbakır Evrim Alataş Caddesi’ndeki polis barikatı…
Evrim Alataş kim?
Gencecik yaşta aramızdan ayrılan bir Kürt kadını. Hastalığına rağmen dur durak bilmeden, son nefesini verene kadar anlatan, yazan, çalışan bir gazeteci-yazar…
12 Nisan 2010’da, Taraf gazetesindeki Kürtler Vadisi adlı köşesinde son kaleme aldığı “Min Dît ve sahipsizlik” başlıklı yazısında, kendi deyimiyle Türkiye Kürtlerinin ilk Kürtçe politik filmi olan Min Dît’i anlatmıştı Evim Alataş.
Bir JİTEM hikâyesiydi filmin konusu ve senaristlerinden biri de Alataş’tı.
O coğrafyada doğmak, acılara doğmaktı!
Cinayete kurban giden:
Kemal Kurkut…
23 yaşında.
İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü öğrencisi.
Aslen Adıyamanlı, doğma büyüme Malatya Battalgazili. Dört çocuklu ailenin en küçüğü.
İlkokula başlarken kanserden kaybettiği babasının yerini ağabeyleriyle doldurmaya çalıştı.
En büyük ağabeyi üniversite öğrencisiyken tutuklandı. Çıktıktan sonra ceza alınca yurt dışına kaçtı. Kardeşinin cenazesine dahi katılamadı.
Diğer ağabeyi OHAL KHK’si ile ihraç edilmiş bir öğretmen.
Bir süredir psikolojik sorunlar yaşadığı anlatılan Kemal’in kim bilir bilmediğiniz daha ne dertleri vardı.
Bir elinde bıçak, diğer elinde su ile polise bağırdığını görenler, “Polisin üstüne değil tarlaya doğru koştu ama onu vurdular. Niye ayağından değil de sol memesinin altından, kalbinden vurdular onu?” diye soruyorlar.
Hem Özlem'e, hem de cinayeti fotoğraflayan Abdurrahman Gök'e bir gazeteci olarak yürekten teşekkür ediyorum
Cinayetin kanıtı fotoğrafları çeken Abdurrahman Gök.
1980 doğumlu, Batmanlı.
Gazeteci olmasının sebeplerinden biri, hemşerisi Cengiz Altun. Kapatılan Özgür Gündem’in öncülü Yeni Ülke’nin Batman muhabiri iken, 1992 yılında öldürülen Cengiz Altun…
“Sonra Ape Musa’yı öğrendim, katledilen gazetecileri tanımaya başladım” diyen Gök, 1999 yılında, o zamanki adıyla Özgür Bakış’ta okuduğu, köy yakmalarını anlatan bir yazı dizisinden de etkilenerek gazeteci olmayı kafasına koyuyor.
Medrese mezunu ve Arapçayı çok iyi bilen Gök’e ailesi, “Gazetecilik belalı meslektir, vazgeç bu sevdadan, öğretmen ol” diyorlar.
Ama o Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nü kazanıp mezun oluyor.
2004’ten bu yana Azadiya Welat ve DİHA’da çalışan gazeteci, Kürt illerinde gazetecilik yapmayı şöyle anlatıyor:
“Kobane savaşında, ‘Kobane düştü düşecek’ denilen dönemde gazeteci olarak oradaydım. Şengal katliamında Şengal’deydim. Orada haber takip ederken buradaki kadar korkmuyordum, çünkü orada başınıza gelecekleri tahmin ettiğiniz için önlem alıyorsunuz. Burada fotoğraf çekiyorsunuz ama onu yayınlayana kadar başınıza her şey gelebilir.”
Gazeteci Abdurrahman Gök’ün başına bir iş gelirse sorumlusu Kemal Kurkut cinayetini örtbas etmeye çalışanlardır.
Bu böyle biline!
* * *
Yukarıdaki satırlar benim değil, meslektaşım Özlem Akarsu Çelik'in, GazeteduvaR'da çıktı.
Hem Özlem'e, hem de cinayeti fotoğraflayan ve "Fotoğrafları yayınlamak hakikate karşı bir borçtur. Ya yapmayacağız bu mesleği ya da gerçek neyse onu yazacağız" diyen Abdurrahman Gök'e bir gazeteci olarak yürekten teşekkür ediyorum.
İyi ki varsınız!
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024