Hasan CEMAL
Erdoğan istikrar diyorsa, barış odaklı dış politika diyorsa, o zaman örneğin bu Kürt sorunu ile, bu Uludere tavrıyla, bu kürtajtutumuyla, bu Fazıl Say davalarıyla Türkiye’nin önü ekonomide de daha fazla açılmaz. Evet, 10 yılda Türkiye ekonomik açıdan çok iyi bir seyir izledi, ama şimdi bunun devamı ‘siyaset’e bağlı...
Başbakan Erdoğan’ı dinliyorum Dünya Ekonomik Forumu-Türkiye toplantısında. Ekonomide yaşanan 10 yıllık gelişmeyi rakamlarla anlatıyor.
Ortalama büyüme yüzde 5,3.
2011’de yüzde 8,5 büyümeyle Çin’den sonra dünya ikincisi.
Milli gelir, 2002’deki 230 milyar dolardan 772 milyar dolara.
Kişi başına milli gelir, 2002’deki 3 bin 500 dolardan 10 bin 444 dolara.
Dış ticaret hacmi, 2002’deki 88 milyar dolardan 376 milyar dolara.
Turizm gelirleri, 2002’deki 8,5 milyar dolardan bugün 23,5 milyar dolara.
Ve 2002’ye kadar yılda 1 milyar doları geçemeyen uluslararası doğrudan yatırımlar 2011’de yıllık 16 milyar dolara.
IMF borcu, 2002’deki 23,5 milyar dolardan bugün 1,7 milyar dolara.
Bütün bu göstergelerin altını çizdiği gerçek, küçümsenemeyecek bir başarıya işaret ediyor.
Dünyada yaşanan finansal krize rağmen gerçekleştirilen bu performansın altında, Başbakan Erdoğan’ın da işaret ettiği gibi istikrar yatıyor, siyasal ve ekonomik istikrar.
Son 10 yıldır ‘mali disiplin’den sapmayan, yapısal reformcu çizgiyi gözardı etmeyen Erdoğan hükümeti, ekonomiyi büyüme rayına oturtabilmiştir.
Sorunlar elbette var.
Ekonominin yumuşak karnını oluşturan ve onu özellikle Avrupa’dan gelebilecek kriz dalgaları karşısında kırılgan yapan meseleler hâlen çözüm bekliyor.
Başbakan Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu’ndaki konuşmasında, Türkiye’nin son 10 yıllık olumlu ekonomik performansını anlatırken, ‘istikrar’la birlikte iki konunun altını çizdi:
Demokratikleşme...
Barış odaklı dış politika...
Şöyle dedi Erdoğan:
“Demokrasinin kesintiye uğradığı, reformların askıya alındığı dönemlerde, temel insan hak ve özgürlüklerin yeterince önemsenmediği dönemlerde Türkiye ekonomik atılım gerçekleştire-memiştir. Aynı şekilde, içine kapanan bir dış politika anlayışına sahip olduğu, bölgesel meselelerde aktif roller üstlenmediği dönemlerde de Türkiye, ekonomisini büyütememiş, refah düzeyini yükseltememiştir.”
Başbakan Erdoğan bu sözleri iki genel doğruya işaret ediyor.
Ekonomiyle demokrasinin, ekonomiyle dış politikanın ilişkisi, iç bağları özellikle Türkiye gibi belalı bir coğrafyası olan bir ülkede görmezlikten gelinemez.
Bu bakımdan Erdoğan haklı.
Ama Sayın Başbakan haklı olduğu bu konunun gereğini ya da gereklerini son yıllarda ne kadar yerine getiriyor?
Bu sorunun penceresinden bugün Türkiye’ye baktığımız zaman gözüken manzara pek öyle olumlu değil.
Demokratikleşme...
Hukukun üstünlüğü...
Kürt sorunu...
İnsan hakları...
Özgürlükler...
Dış politikada ince ayar gerektiren bazı meseleler...
Gündemde bekliyor bütün bu konular. Üstelik uzun zamandır öyle.
Ve bunlar iç ve dış politikanın düğümlendiği, bazı yerlerde birbirleriyle iç içe geçtiği sorunlardır.
Bu düğümlere el atılmazsa, bu düğümlerin çözümü gecikirse, bundan ekonomi de, siyaset de olumsuz etkilenir.
Başbakan Erdoğan istikrar diyorsa, barış odaklı dış politika diyorsa, o zaman örneğin bu Kürt sorunu ile, bu Uludere tavrıyla, bu kürtaj tutumuyla, bu Fazıl Say davalarıyla Türkiye’nin önü açılmaz.
Uzun lafın kısası:
Evet, 10 yılda Türkiye ekonomik açıdan çok iyi bir seyir izledi. Ama şimdi bunun devamı ‘siyaset’e bağlı.
Erdoğan’ın aşağıdaki sözlerini bir kez daha içine sindirerek okuması yararlı olabilir kendisine:
“Demokrasinin kesintiye uğradığı, reformların askıya alındığı dönemlerde, temel insan hak ve özgürlüklerin yeterince önemsenmediği dönemlerde Türkiye ekonomik atılım gerçekleştirememiştir.”
Doğrudur!
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024