Hayko BAĞDAT
Hollywood’un meşhur korku filmleri vardır hani, finali büyük sürpriz ile biten...
Benzerlerini mutlaka izlemiş olmalısınız. “Altıncı His” filmi vardı mesela. Bruce Willis finalde başka çıkıyordu hani...
Öyle bir film uyduralım…
Bir adam, karısı ve çocuklarıyla yeni bir eve taşınır. Göl kenarı, villa tipi, sessiz, huzurlu, güvenli bir ev olsun taşındıkları. O eve yerleştiklerinde, kadın uzun süredir özlemini çektiği çalışma odasına, kütüphaneye, şık mutfağa, çocuklar bahçeye, göle, ağaca, adam da sükunete kavuşacaktır. Adam da çocuklar da kadın da artık mutluluk bulacaklardır.
Çiftin bazı sorunları vardır ama o ev onlara iyi gelecektir. Belki de artık boşanmayacaklardır bu ev sayesinde. Neredeyse filmin ilk bölümlerinde bunun bir korku filmi olduğunu unuturuz; o evi, o aileyi ve onların gündelik hayatlarını izlemeye başlarız.
Bir süre sonra evde hiç olmaması gereken bir şey olur. İşte o anda hatırlarız tekrar korku filmi izlediğimizi. Neye bilet aldığımızı da biliyoruz neticede. Gaipten bir ses duymaya başlar ev ahalisi. O ses, ev sahiplerini rahatsız etmeye başlar. Evde siluetler belirir. Ve biz izleyiciler o gaipten gelen sese, silüete çok kızarız.
Evdekilerin hayatı tam düzene girmek üzereyken, çocuğu korkutur o ses mesela. Çocuk gece koşar, annesinin babasının yatağına girer. Kadının psikolojisi bozulur, doktorlara falan götürmek zorunda kalır adam.
Sonra bu çaresizlik içerisinde yeni tedbirler almaya başlar. Eve tesisatçı çağırır. Papaz çağırır. Biz o ana kadar, oturduğumuz yerden aileyle birlikte aynı taraftayızdır, o sesi sussun, yok olsun isteriz.
Sonra sürprizli kısmı gelir filmin, bir çekmece açılır, bir fotoğraf çıkar gizli bölümden. O sesin kaynağının kime ait olduğunu çok merak ediyoruz ya. Anlarız, o evin eski sakinlerinden bir kadındır. Bir cinayete kurban gitmiştir; cesedi de o evin bodrumuna gömülmüştür.
Tam olarak ne yaptığını bilmiyordur. Yaşıyor mu, öldü mü, arafta mı, cennette mi, cehennemde mi? Bilemeyiz. O, usulüne göre gömülmediği için, cinayete kurban gittiği için kızgındır sadece.
Çıkardığı ses, iletişim kurulabilecek bir ses de değildir henüz.
O andan itibaren evin sakinleriyle o sesin arasında bir diyalog, bir iletişim başlamasını isteriz. Artık o sesin susmasını değil, evin yeni sakinleriyle beraber işbirliği yapmasını bekleriz. Hatta bazen ev sakinlerine kızarız:
“Yahu anlamadın mı, o seni korkutmaya çalışmadı, sana fotoğrafı uzatıyordu, sen korktun kaçtın. Keşke fotoğrafı alsaydın da görseydin. Biraz sabredip dinleseydin sesi” deriz.
O ses, biraz da o evin sakinlerini korumak istiyordur aslında. Katil serbesttir...
Katil mahkum edilmemiştir…
Katil haklıdır hatta…
Katil eve dönebilir, dönecektir. O aile katilin yeni cinayetlerinin hedefidir. O ses, o çocukları katilden korumak istemektedir…
Artık, filmin son bölümlerinde, ev sakinleri ve cinayet mağduru ses ile beraber, katledilmiş ve adaleti sağlanmamış ruha ait cesedin yerini ararız. Ona usulüne göre bir cenaze yapacağız çünkü. Onu başka türlü huzura erdiremeyeceğiz.
Katil yeniden ortaya önce çıkmadan bunu yapmalıyız. Onu durdurmanın tek yolu onun bir katil olduğunu yüzüne haykırmakla gerçekleşecek. Usülsüz gömülmüş ölülere fatiha okuyunca, onlara bir mezar yeri bulunca, katil de sesler de yok olacak…
Türkler ve Kürtlerin, Ermeniler ile arasındaki durum budur işte. Uzun süre bu sesi çıkaranlara kızdı halklarımız. Huzuru kaçıranın o ses olduğuna inandırıldılar. O yüzden yeni cinayetler işlendi. Katil yeniden ve yeniden haklı çıktı hep. Beraat etti.
Katilin katlettiği her insana bir de biz kızdık üstelik. Öldürülenin suçlu olduğuna emindik… Katledilmiş bir hir halkın ölülerine küfrettik, adlarını küfür diye söyledik, ayıp ettik… Bizler, hep katilin hafifletici sebeplerini anlamaya çalıştık. Onu hep kahraman saydık…
Hrant Abi’yi de o yüzden öldürdüler. Sesinden rahatsız oldular işte. Evin neşesini kaçırdı diye öldürdüler…
Bizleri o yüzden tehdit ediyorlar. Bizleri de bodruma saklamak istiyorlar. Ama bodrumdaki sesler nasıl susacak? Kimler kimler var orada? Başka kimlerin cinayetine adalet gelmemiş? Bu ses nasıl susacak arkadaşlar?
Bu ses için sizin yapacağınız, yapmaya mecbur olduğunuz tek bir şey var. Sabırla, korkmadan, kızmadan, elini beline atmadan, belden aşağı vurmadan…
Dinlemek…
Kimse evinin arka bahçesinde bir mezar taşı istemez, biliyorum. Çocuklar oynayacak orada. Salıncak kurulacak. Zamanı değil, yersiz bir konu, biliyorum…
Ama ölüler zaten evin bodrumundaysa ya?
Artık ne yapabiliriz?
Yolu yok, usulüne göre bir cenaze yapacağız. Önce Ermenilere…
O ölüleri gömeceğiz, katili bulacağız, ancak böylece yeni cinayetleri durduracağız. O ses bize yardımcı olacak.
Bizler belki de hala o sesi çıkarıyoruz.
Filmin neresindeyiz bilmiyorum.
Ama görevlerimiz var, onu biliyorum…
“O evde yaşamak istiyorsak, yapmamız gereken görevlerimiz var.”
Korku filmleri, gerilim filmleri belli bir saate kadar izlenebilir, fazlası yorar.
Diken üstünde durma hali ev sakinlerini de, o sesi çıkaranları da, sinema salonundaki izleyicilerini de yorar...
Anlatmaktan çok yorulduk. Anlattığımız için çok öldürüldük.
Ermeni meselesini artık bitirmeliyiz…
Sizler için bitirmeliyiz.
Sizler, yani sağ kalanlar…
Sizler, yani evimizin sakinleri olanlar…
Bizi duyun…
Katil serbesttir…
Not: Salyangoz (İnkılap Yayınevi – 2014) adlı kitabımdan bir bölümdür
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
23.01.2025
15.01.2025
8.01.2025
18.12.2024
11.12.2024