Hilâl KAPLAN
İspanya'daki Bask milliyetçisi terör örgütü ETA, Ekim 2011'de, 'silahlı faaliyetlerine kesin olarak son vermeyi kararlaştırdığını' ilan etti. Her ne kadar silahların teslimi ve kendisini feshetme sürecine ilişkin bir takvim ve yöntem belirtmemiş olsa da, bunun bir kırılma noktası olduğu aşikârdı.
'Silahlara veda' metninde dikkat çekici olan, silah bırakmaya karşılık siyasal bir talepte bulunulmamasıydı. Kendi kaderini tayin hakkı ve Fransa-İspanya arasında bulunan Bask bölgelerinin toprak birliğinden bahis yoktu. İspanya devletinin, ETA'ya karşı, yaklaşık 20 yıldır sürdürdüğü demokratikleşerek mücadele ve 'silah bırakma karşılığı siyaset hakkı' stratejisi sonuç vermişti. O dönem, İspanya'daki ana muhalefet lideri Mariano Rajoy, CHP lideri Kılıçdaroğlu gibi 'Aman iktidarın işine yaramasın da kan akarsa aksın' mantığıyla hareket etmedi; bunun yerine çıkıp 'demokratik hukuk devletinin zaferi' diyerek kararın öneminin altını çizdi.
ETA ile PKK arasında, Türkiye ile İspanya arasında dağlar kadar fark olduğu doğru. Ancak aynı zamanda büyük benzerlikler de mevcut. Özellikle iki ülkenin terörle mücadele yöntemlerindeki benzerlik göze çarpıyor: İspanya'nın 'silaha karşılık siyaset hakkı' politikası, Türkiye'nin 'Silahlar değil, fikirler konuşsun' çağrısına çok benziyor.
İspanya ile Türkiye arasındaki en bariz farksa, İspanya'nın demokratik anayasasını 1978'de yapmış olmasıyken, Türkiye'nin darbe düzeni ve ertesinde statükonun malum direnişleri sayesinde bunu ancak 2014'e doğru başarabilecek gibi görünmesi olsa gerek. Ancak bir bariz fark daha var ki, İspanya, demokratik gücünden aldığı meşruiyetle ETA'yı köşeye daha rahat sıkıştırabildi. ETA'nın siyasî kanadı Batasuna'nın kapatılması, Ahmet Türk'ün İspanya'daki muadili sayılabilecek lideri Arnaldo Otegi'nin 10 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve hâlâ cezaevinde yatıyor oluşu, Avrupa'nın kendi içindeki 'kara para' işlerine karşı tahammülsüzlüğü sonucu ETA'nın para kaynaklarının daha rahat kurutulması gibi faktörler söz konusu.
Gelelim, ETA'nın geçtiğimiz günlerde, güzide basınımızın 'ETA, silahlara dönüyor' diye duyurduğu açıklamasına... Baştan söyleyelim, ETA, silahlara döneceğini açıklamadı. İspanya ve Fransa hükümetlerinin, masaya oturmaya yanaşmaması sebebiyle müzakere alanının daraldığı uyarısını yaptı. Ama en önemlisi, kalıcı barış ve çözüm için uğraşmaya devam edeceğini yineledi. Bundan, 'ETA silaha dönüyor' başlığını çıkaran basınımızı, 'sürece katkısı' sebebiyle kutlamak gerek.
Peki, İspanya ve Fransa hükümetleri ne diyor: 'ETA, silah bırakmadan müzakere söz konusu olamaz.'
BDP'nin dünyadaki barış süreçlerini dikkatle izlediğini biliyorum. O yüzden kendilerine şunları sormak şart oldu:
ETA, silahlı mücadeleden vazgeçtiğini açıkladı ama buna rağmen, şu anda direkt muhatap alınmıyor. PKK ise, Öcalan'ın 'silahlı değil, siyasî mücadele' çağrısına karşı hâlâ 'Barışa da savaşa da hazırız' derken, nasıl hükümetin yasa dışı bir örgüt hakkında yasama organına başvurması beklenebilir?
ETA, silahlı mücadeleden vazgeçtiğini ilan edeli iki yıl oldu ama Fransa ve İspanya, silahsızlanma gerçekleşmeden masaya oturmamakta, yani sürecin 'meşru zemin' kazanmasına izin vermemekte ısrar ediyor. PKK ise hâlen silahtan vazgeçmediğini söylüyor ama devlet, buna rağmen mahkûm örgüt liderini muhatap alıyor. Böylesi bir vasatta, hükümetten, süreç çöktüğü takdirde, sınırdan geri girmesi pekâlâ mümkün olan PKK'lılar için özel yasa çıkartmasını beklemek gerçekçi mi?
Hükümetin çözüm planını 'Türk modeli-A la Turca çözüm' diye tahkir etmek kolay. Peki, muteber kabul edilen Avrupa'daki örneklerle kıyasladığınızda, silah bırakmak bir yana, daha bırakacağını ilan bile etmemiş, 'Gerekirse savaş' diyen bir örgütün Meclis zemininde muhatap alındığı hangi örnekler vardır?
* Türkiye ve İspanya arasındaki karşılaştırmalı çalışmalara ilgi duyanlara, Akın Özçer'in 'Çoğul İspanya: Anayasal Sistemi ve Ayrılıkçı Terörle Mücadele Modeli' kitabını tavsiye ederim.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019