Hilâl KAPLAN
Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gerçekleşen dünkü toplantının en çarpıcı cümlesi bence buydu. Bağlamına oturtarak mealen aktarmak gerekirse:
'Savcı geliyor, iki şema çiziyor. Birinin başına oğlumu, diğerine damadımı yerleştiriyor. Tabii baş örgüt lideri de benim. Bu konuda da çok rahatım. Bu ülkeyi kalkındırma adına her şeyini feda eden bir örgütün lideriyim. O örgütün adı da Ak Parti'dir.'
Bu ifadeler, Başbakan Erdoğan'ın, vesayetin her türüne karşı 'diklenmeden dik durma' tavrındaki kararlılığının sürdüğünü, her türden 'siyaset mühendisliği'ni bertaraf etmek noktasındaki özgüvenini gösteriyor. 'Derin millet olarak, derin devleti sarstık' diyen Başbakan ekliyor: 'Sıra paralel devlette.'
'Cemaat diye tanımlamayı doğru bulmuyorum'
Başbakan Erdoğan'ın önünde zor bir görev var. Zira bu seferki vesayet apoletlilerden değil, cübbelilerden geliyor. Hukukun kendilerini verdiği yetki alanlarını aşarak, adalet kurumu hiyerarşisi dışında başka makamlardan talimat alarak hareket ettiği düşünülen bir yapı var. Onların tasfiyesi, demokrasinin konsolidasyonu açısından elzem.
Ancak Türkiye aynı zamanda bir hukuk devleti ve yürütmenin hukuku askıya almak gibi bir 'lüksü' yok. Yani hem yargı içindeki hukuksuzlukları gidermek hem de hukukun doğru işlemesini sağlamak yükü hükümetin üzerinde. Bu minvalde Başbakan Erdoğan, ayrı ayrı tam iki kere meseleyi 'cemaat' olarak tanımlamayı doğru bulmadığının altını çizdi. Memur alımlarının KPSS'ye göre yapıldığını hatırlatarak, sadece bürokrasideki makamından güç alarak seçilmişleri boyunduruğu altına almayı hedefleyenlerin üzerine gidileceğini vurguladı. 'Hukuk devletinde yaşıyoruz. Bir tasfiye hareketi söz konusu olamaz' diye ekledi. Esas meseleyi 'Kula kul mu olacağız; Hakk'a kul mu olacağız?' şeklinde özetledi.
'Sulh mektubu'
Başbakan Erdoğan'ın 'çok yakın bir zamanda' diye tanımlamasından anladığım kadarıyla, 17 Aralık operasyonunu takip eden günler içerisinde Fethullah Gülen'den Başbakan Erdoğan'a bir mektup ulaştırılmış. Buna da çok tanınmış bir gazetecinin aracılık ettiği söyleniyor.
Mektupta, Başbakan Erdoğan'dan dershaneler meselesinde geri adım atması ve kamudaki atamalarla ilgili hassas olması, yeri değiştirilenlerin geri alınması istenmiş. Yakın zamanda gelen bu mektup, Başbakan'ın toplantıda sarf ettiği 'Bu işin tetikleyicisi dershane meselesi olmuştur' sözlerini de teyit ediyor.
Başbakan'ın, dünkü toplantıda, mektup meselesinden bahsetmeden önce, başka bir soruya cevap verirken, 'Dershaneler ve atamalarla ilgili pazarlık teklifi yapılıyor. Bunu kabul edemeyiz' dediği düşünülürse, mektubun salt 'sulh' değil, aynı zamanda bir 'pazarlık' mektubu olarak da algılandığını söylemek mümkün. Ve Başbakan'ın 'İşin yargı boyutu ayrı. Biz devamlı şantajlarla mı yüz yüze kalacağız? Gereğini yapmak zorundayız' diye meseleyi ikiye ayırarak baktığını belirtmek de mümkün.
Açıkçası çok acayip... Hocaefendi'nin böyle bir mektup göndermesi aslında sürmekte olan devlet krizinin tarafı olduğunu da gösterir niteliktedir. Şimdiye kadar kalp kırmamak maksadıyla hiç değinmediğim o beddua sırasında, neden kendisinin ve cemaatinin iradesini bir grup savcı ve polisle birleştirerek onlara gövdesini siper edercesine kefil olduğunu da açıklamaktadır.
Böylelikle, Başbakan'ın darbe belgelerine atıfla 'ıslak imzalı' diye espriyle karışık anlattığı bu mektup hadisesi, 'Cemaatle ne alakası var?' argümanını da tedavülden kaldırmış oluyor. Yine de, darbecilerin cemaatle organik bağının nicelik olarak asgarî düzeyde olduğu, alakasız koca bir camianın bu meselenin üzerine gidilirken asla mağdur edilmemesi gerekliliği her seferinde hatırlatılmayı hak ediyor.
Yeniden yargılanma yolu
Son süreçte, mezkûr paralel yapının baktığı davalara da gölge düşmesi sebebiyle, yeniden yargılanma hakkı tartışılıyor. Başbakan, bu hususta, 'Yeniden yargılanma hakkı süreci konusuna uzak bakmıyorum' dedi. 'Bu son olayların TSK'yı ilgilendiren davalarda önünü açmış oldu' ifadesiyle askerlerin yargılandığı davalar noktasında mesaj verdi.
Bunun üzerine Başbakan Erdoğan'a, 28 Şubat darbesinin failleri yargı tarafından tahliye edilirken, Yakup Köse ve arkadaşları gibi 28 Şubat'ın mağdurlarının ya tekrar hapse atıldığı ya da Salih Mirzabeyoğlu gibi hâlen hapiste olduğunu hatırlatıp, bu hususta da yeniden yargılanma olup olamayacağını sordum.
Yakup Köse davası hakkında 'Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne tashihi karar başvurusu yapılabilir. Reddedildiği takdirde yargılanmanın yenilenmesi talep edilebilir' dedikten sonra Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yoluna gidilmesini de önerdi. Daha önemlisi, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın yeniden yargılanma süreci hususunda yürüttüğü çalışmanın çerçevesine 28 Şubat darbesinin yargı kararlarının da alınabileceği sinyalini verdi.
Şantaj kasetleri
Son dönemde, bazı üst düzey Ak Partililere, kaset yoluyla şantaj yapıldığı gibi söylentiler yayılmaya başlamıştı. Bu konuda sorulan soru üzerine Başbakan, bu metodun yeni olmadığından, CHP'nin eski Genel Başkanı ve Grup Başkanvekili'ne, ayrıca MHP'li bazı milletvekillerine de aynı yöntemi uygulayanların olduğundan bahsetti. Bunu yapanları ahlâksız, adi ve alçak olarak niteledikten sonra, 'Onlarda vicdan yok, insaf yok. Her şeyi yapabilirler' dedi.
Ayrıca, bir kaset komplosuyla genel başkanlıktan istifaya zorlanan Baykal'ın Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Cumhurbaşkanı Gül ve kendisiyle temaslarını iyi niyetli bulduğunu belirtti.
Not: Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklaması, mektubun varlığını teyit ediyor. Ancak içeriğine ilişkin bilgi vermiyor. Gerçekten iddia edildiği gibi Hocaefendi, muhatabının 'bir devlet büyüğü' olduğunu bildiği bir mektupta, kamudaki atamaları söz konusu ettiyse, kusura bakılmasın ama bunun adı bal gibi pazarlıktır. Ve kamudaki atamaların hangi 'devlet büyüğü'nün alanına girdiği düşünülürse, mektubun direkt muhatabının kim olduğu da anlaşılır. Mektup sahibi taraf olarak kendilerinden beklenen, mektubu da olduğu gibi yayınlamalarıdır.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019