Hilâl KAPLAN
Bugüne kadar Kürt meselesi üzerine çok söz söylendi, hâlâ söyleniyor. Ancak ilk defa Cengiz Çandar'ın TESEV için hazırladığı "Dağdan İniş: PKK nasıl silah bırakır?" raporu kadar kapsamlı bir çalışma yayınlandı.
Raporu kapsamlı kılan en önemli özellik Kürt meselesinin merkezinde duran hemen her kesimle görüşülmüş olması. Raporda görüşlerine yer verilen kişiler den bazıları şöyle: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, eski İçişleri Bakanı ve demokratik açılımdan sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, BDP'li Ahmet Türk ve Osman Baydemir, MİT müsteşarı Hakan Fidan, Başbakanlık Müsteşarı Efgan Ala, Orhan Miroğlu ve Kemal Burkay gibi PKK muhalifi aydınlar, Murat Karayılan ve Zübeyir Aydar gibi üst kademedeki PKK'lılar...
Raporu ötekilerden ayıran bir diğer özellikse, raporda devlet içinde yer alan görevlilerin görüşleri "isim vermeden" yer aldığından, devletin meseleye nasıl baktığını kamuoyuna yansıtılandan daha sarih biçimde öğrenme imkânı sunması.
Raporun ilk tezi PKK'yı "terör" değil, "isyan" kelimesiyle karşılamanın gerekliliği. Bu minvalde "isyan" kelimesinin terörü dışlamadığı ama ondan daha fazlasını içerdiğine dikkat çekilmiş. PKK'nın gerçekleştirdiği cinayetler, köy baskınları, vb. düşünüldüğünde teröre bulaşmış bir örgüt olduğu su götürmez bir gerçek zaten. Raporda Çandar, hiçbir terör örgütünün PKK kadar uzun yıllar ayakta kalamadığını ve bunun da ardındaki halk desteğiyle ilişkili olduğunu belirtmiş. Kanaatimce mevcut "devlet aklı"nın, ilan etmeden de olsa, bu teze ikna olduğu bir gerçek. Gerekçelerim ise şöyle:
1. Bir durumu nasıl tanımladığınız, o duruma karşı yaklaşımınızı da belirler. Devlet PKK'yı sadece "terör örgütü" olarak görüyor olsaydı, teröre karşı tek yaklaşım biçimi olan güvenlik eksenli tedbirlerden daha fazlasını yapmaya girişmezdi. Ancak demokratik açılım başladığından beri güvenlik eksenli yaklaşımın devam etmekle birlikte farklı yöntemler uygulandığını da biliyoruz.
2. Raporda Abdullah Öcalan ile askerin 1997'den 1999'a kadar dolaylı, 1999'dan 2005'e kadarsa dolaysız görüştüğünü okuyoruz. Ancak 2005'ten günümüze kadar devam eden süre içinde dümenin "asker-Öcalan" görüşmelerinden "Devlet-Öcalan" görüşmelerine doğru kırıldığını ve kendisiyle görüşen heyetin artık daha fazla "sivil" ağırlıklı olduğunu öğreniyoruz. Bu da salt güvenlik eksenli yaklaşımdan çözüm eksenli bir yaklaşıma geçildiğini doğrular nitelikte.
3. Her ne kadar devlet görevlileri kamuoyu önünde "PKK'nın tasfiyesi"nden bahsetse de raporda sözlerine yer verilen devlet görevlilerinin bu söylemin tam zıddı yönde mesajlar verdiğini görmek mümkün. Rapordan bir alıntıyla açıklamak gerekirse:
Üst düzey bir güvenlik yetkilisi, yüz yüze görüşmemizde "PKK'nın uzun yıllar boyu Türkiye kamuoyunda 'şeytanlaştırılmış' olduğunu, buna PKK'nın kendisinin de çok büyük ölçüde katkıda bulunduğunu ve bulunmaya devam ettiğini, paradigmal değişikliğin kolay olmadığını, zaman alacağını" belirtmiştir.
Amacı "PKK'yı tasfiye etmek" olan bir devletin görevlisinin mezkûr 'şeytanlaştırma'dan rahatsız değil, memnun olması beklenirdi. Yani alıntıdan anlaşılacağı üzere devlet aklı bir "paradigma değişikliği" olması gerektiğinde ittifak etse de bunun -yukarıda saydığım emarelerden daha açık bir biçimde- gerçekleştirilmesinin zaman alacağının farkında.
BDP Türkiyelileşmeden...
Rapor, geniş bir çerçeveden "büyük resmi" çekmeye çalıştığından, bu noktada günümüze dair de bir iki söz söylemek gerekiyor. Devlet, Kürt meselesine yaklaşımında bir "paradigma değişikliği"ne gitmeye çabalasa da ne yazık ki aynı paradigma değişikliğini Kürt siyasetinde müşahede etmek mümkün değil. Örneğin BDP'liler KCK davasına "ovada siyaset yapmanın önünü tıkamak" olarak karşı çıkarken, PKK'nın saldırılarının "ovaya indiği" düşünülürse bu argümanın inandırıcılık kazanması oldukça zor. Ayrıca BDP'li siyasetçilerin gerek meclisteki anayasa değişiklikleri ve referandum sürecindeki tavırları, gerekse şu anda CHP'lilerle dayanışarak, Ergenekon sanıklarına bırakın mesafe koymayı, onları savunur pozisyona düşmeleri Kürt siyasetinde de bir "paradigma değişikliği" olması gerektiğini bize gösteriyor.
Seçim öncesi, milletvekili aday listesindeki bazı isimler sebebiyle dillendirilen "BDP Türkiyelileşiyor" argümanının seçim sonrası boş çıkacağını yazmıştım. Üzülerek yanılmadığımı görüyorum. Mevcut durumda "Türkiyelileşmek"ten uzak, kendini Diyarbekir'e hapsetmiş bir partiyle karşı karşıyayız. BDP'nin önünde önemli bir imtihan var. Tüm ezberleri bozup, CHP-BDP yakınlaşması izlenimini yıkarak "barışın esas ortağı" olabilecek konuma gelebilir. Ya da geniş halk kitleleri tarafından anlaşılmaz bir konumda kalmakta ısrar etmeye devam edebilir. BDP'nin bu adımı atabilecek kadar "iradeli" olduğundansa oldukça şüpheliyim.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019