Hilâl KAPLAN
Suriye'deki kardeşlerimiz özgürlük ve onur için ayaklanalı 1320 günden fazla oldu.
Gözümüzün önünde bir halk SCUD füzeleri, varil bombaları, savaş uçaklarıyla katledildi.
30.000 kişi hapishanelerdeki işkence odalarında öldürüldü.
Esed'e tapan şebbiha çeteleri gencecik çocuklara, kadınlara tecavüz etti.
Kundaktaki bebeler, kimyasal silahlarla uykularında boğazlandı.
Yaklaşık 50.000 çocuk öldürüldü.
200.000'i aşkın sivil öldürüldü.
Bunlar gözlerimizin önünde oldu belki ama Türkiye, başka hiçbir dünya ülkesinin göstermediği hakkaniyeti ve şefkati göstererek Suriye'deki krizin yol açtığı insanî yükün büyük bölümünü karşıladı, karşılıyor. Suriyeli mültecilerin sadece %4'ü 27 AB ülkesine dağılmışken, Türkiye bu büyük yekûnun nerdeyse %50'sini topraklarında ağırlıyor. Ve bu ağırlama mesaisini de güler yüzlü bir ev sahibi gibi, en ince ayrıntısına kadar takip ediyor. Çocuklar okullarda eğitiliyor, vasfı olmayan işçilere kurslar veriliyor, vs.
Ancak Suriye'yi son bir aydır yabancı basından takip edenler, yaklaşık bir aydır Suriye'de bir şeylerin müdahale etmeyi gerektirecek kadar ters gittiğini ve tek saldırı altında olan şehrin Kobanê olduğunu, onu kurtarabilecek tek gücün de Türkiye olduğunu ama bu zalim ülkenin kulağının sanabilirler.
Başbakan Davutoğlu'nun çizdiği şu resim, hükümetin oyun planının özeti:
-Türkiye olarak önümüzde 4 ihtimal var:
1- Oturup beklemek. Dünya da bir şey yapmaz, biz de... Hayır, bu daha büyük felaketleri getirir.
2- Dünya bir şey yapar, biz izleriz. Hayır, 900 kilometrelik sınırımızın öte yanında olanlara asla seyirci olmayız.
3- Dünya bir plan yapar Türkiye'ye de bir rol verilir. Hayır, başkalarının çizdiği bir rolü asla üstlenmeyiz.
4- Uluslararası toplum görüşlerini masaya koyar, Türkiye de kendi görüşlerini. Birlikte entegre bir strateji üzerinde anlaşılır. İşte şu anda yürüyen müzakerelerin esası budur. Bizce de olması gereken budur.
ABD liderliğindeki koalisyon, IŞİD'i bitirmek istediğini söylüyor ama esas mücadeleyi yapacak kara birliklerini göndermek de esas çıban başını devirek de istemiyor. Bu arada hoşuna gitmeyen diğer muhalifleri ve sivilleri de vuruyor.
Dikkatin IŞİD'de toplanmasından memnun Esed, sivil katliamlarını üçe katlıyor ama büyük ölçüde sivil kalmayan Kobanê'den Srebrenitsa çıkaranlar, bunun sözünü bile etmiyor.
Son kertede Türkiye, Esed'le mücadelede olduğu gibi, IŞİD'le mücadelede de öncü piyade olmak istemiyor. Bu yüzden çözüm süreci üzerinden köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor. Hükümet de zamanını ve şartlarını belirleyemediği, sonunu kestiremediği bir savaşa girmemek için direniyor.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019