Hüseyin GÜLERCE
Dava arkadaşlarının, en yakın dostların birbirinden uzaklaştığı zor bir dönemden geçiyoruz. Şartlar, teneffüs ettiğimiz hava o kadar ağır ki, birbirinden uzaklaşmak istemeyenler bile fazla direnemiyor, bu ağırlığa dayanamıyor.
Şüphesiz dava arkadaşı da olsa, en yakın dost da olsa, insanların aynı şekilde düşünmesi mümkün değildir. Bir akademisyen arkadaştan duymuştum güzel bir söz var; “İnsanlar tek nüsha kitap gibidirler.”
İçine düştüğümüz kutuplaşma, gerilim ve çatışma ortamında inanç, düşünce, fikir farklılıklarına rağmen nasıl bir arada olacağız? İşte başımızda bir bölücü terör örgütü gailesi var. Şehitler veriyor, vatanın bütünlüğünü korumaya çalışıyoruz.
Mümince yaşayabilsek, problemlerin çözümünü kolaylaştıracağız. İnsan eşref-i mahlûkattır, herkesi Allah yaratmıştır. Herkes saygıya layıktır. Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmek, hoş görmek, Allah için affetmek, ayetin gereği “kötülükleri iyilikle savmak”, hayır ve iyiliklerde koşturmak, kötülüklere mani olmak, bunlar zaten müminin inancı, ahlakıdır. Buradan çatışma, kavga, kopma çıkmaz.
Bugün madem “ileri demokrasi” savunuluyor, onun da mayası hoşgörü, diyalog, uzlaşmak ve herkesin konumuna saygılı olmak değil mi? Bu ilkelere samimi olarak evet diyorsak, o zaman fikir ve ifade hürriyeti, düşünce özgürlüğü açısından kimsenin kimseye bir diyeceği olamaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olunacağı gibi, onu desteklemek de aynı derecede bir haktır. Kimse “neden Erdoğan’ı desteklemiyorsun” ya da “neden Erdoğan’ı destekliyorsun” diye eleştirilemez, kınanamaz.
Bu konuda bazıları ile bir türlü anlaşamadığımız iki husus var.
Birincisi, Erdoğan’a karşı olma, onu eleştirme bir düşmanlığa dönüştürülüyor. Öyle ki, Cumhurbaşkanına hakaret kanunen suç olduğu halde, bunu bile bile kendisine hakaret ediliyor. Sonra da “en çok hakaret davası açan Cumhurbaşkanı Erdoğan...” diye tezvirat yapılıyor. Bunun fikir ve ifade hürriyeti, düşünce özgürlüğü ile alakası yok.
İkinci husus, Erdoğan karşıtlığı üzerinden Türkiye’ye saldıranlar var. Dertleri Erdoğan değil, Türkiye... Bir Erdoğan düşmanlığı cephesi oluşmuş. Türkiye’nin Cumhurbaşkanını darbe dâhil her yol ile etkisiz kılmak için uğraş veren, dayanışma içerisinde olan bir cephe var. Dışarıda ABD, AB, İsrail, Rusya, İran, Suriye var. İçeride bir kısım medya, akademi dünyası, siyaset erbabı var.
Bu fotoğraf karşısında ben içinden geçtiğimiz ağır şartları dikkate alarak, zaruret kaidesinin bugünler için geçerliliğine inanarak -vicdanî kanaatim bu, vicdanıma da kelepçe mi vurulacak- safımı belli ediyor ve Sayın Erdoğan’ı destekliyorum. Bu ülkenin Cumhurbaşkanına, en acımasız saldırılar yapılırken ve yeni düvel onunla uğraşırken ben Cumhurbaşkanımıza sahip çıkıyorum. Bu konuda yıllarca aralarında bulunduğum Gülenciler tarafından bir yığın iftiraya da uğradım. Korktu dediler, villa aldı dediler, milletvekili sözü aldı dediler, en sonunda da “Hocaefendi’nin yerinde gözü var” dediler. Sosyal medya üzerinden küfür ve hakaret organizasyonları yaptılar. Bunlara sesini çıkarmayan, hatta yol veren F. Gülen’den hesap gününde davacı da olacağım.
Beklentisiz yaşadım, beklentisizlik şiarım benim. Erdoğan’ın yanında, safında duruyor ve bugün onu eleştirmiyorsam, bu Sayın Erdoğan’ın şahsıyla ilgili değil. Tamam, tanıdığım günden beri sevdim, saydım. Siyaseten eleştirdiğim, belki gücendirdiğim de olmuştur. Ben Sayın Erdoğan’a, Türkiye’nin ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Türkiye bir fetret devri yaşıyor gibi. Erdoğan, bana göre bugünün Çelebi Mehmed’idir. Ben Sayın Cumhurbaşkanını, birliğimizi sağlayacak, devletimizi güçlendirecek, ülkemizi kalkındıracak bir lider olarak görüyorum. “Ehem, mühime tercih edilir” kaidesi uyarınca da Sayın Erdoğan’ı destekliyorum. Mühim, önemli demektir. Ehem ise en önemli demektir. Önceliğimi en önemliye veriyor, şu zaruret halinde kendisini eleştirmeyi değil, ona ülkem ve milletim adına sahip çıkmayı önceliyorum.
Anlayışım böyle, vicdanımın sesi böyle, 19 yaşımdan beri savunduğum, “dava” dediğim değerlerin bana yol göstermesi böyle...
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019