İlhami IŞIK
Topluma sunabileceği yegâne başarı hikâyesine dönüşen bu süreci devam ettirmek zorunda olan bir siyasal yönetimle karşı karşıyayız. Durum bu haldeyken ortalıkta dolaşan sert ve negatif söylemlere aldırmamak gerekir. Hele ki bölgedeki gelişmeleri analiz etme kabiliyeti neredeyse sıfır olan iktidar yanlısı gazetecilerin sözlerine hiç inanmayın. Onlar ancak kulaklarına fısıldanan abartılı ve soyut söylemleri dile getirebilirler.
Geçmişte cemaatin devleti ele geçirmek için kullandığı bütün yöntemleri bugün devlette kalmak için kullanan bir iktidar var. Bu iktidar, “Biz gidersek ülke parçalanır” düşüncesine kendisini inanılmaz derecede ikna etmiş durumda. Bu nedenle güvenlik ve yargı bürokrasisini siyasallaştırarak kendini buna hazırlıyor.
Bu hazırlıkta engel gördüğü her oluşumu, siyasal hareketler dâhil, birer tehdit ve bertaraf edilmesi gereken unsur olarak okuyor. Arap Baharı ile bölgesel düzlemde elde ettiği oyun kurucu kabiliyetini yitirerek sadece Suriye’de sürdürebilen iktidar açısından, var olan çözüm sürecini devam ettirmek hayati önem taşımaktadır.
Son on yılda Kürt meselesini PKK üzerinden şeytanlaştırması, bugün için kendisinin ayağına bağ olmaktadır. Bu nedenle süreci daha şeffaf yürütmekten imtina ediyor. Bu durum da süreç adına her türlü negatif söylemin üretilmesine yol açıyor.
Sorun, sürecin devam edip etmediğinden ziyade, dün yaratılan politikaların bugün engelleyici bir hal almasından kaynaklanıyor. Bu tablo, süreci canlı tutacak yeni medya aktörlerinin de ortaya çıkmasını engelliyor. Eski ve itibarı zayıf medya figürleri ise sürece pozitif katkı sunmakta yetersiz kalıyor.
Kaygısı ve siyasal duruşu, demokrasi ve ülkenin demokratikleşmesinden çok güvenlik ve yargı bürokrasisini güçlendirmeye yönelen mevcut iktidar, doğal olarak Suriye’deki görüşmeleri de olumsuz etkiliyor. Her şeyi güvenlik konseptinde değerlendirdiği için, Suriye ayağında ciddi bir tıkaç işlevi görüyor.
Özellikle Suriye’de Süveyda olaylarından sonra değişen algıları okumakta son derece zayıf kalıyor. Ancak Kürtlerin Suriye’de yüzünü Şam’a çevirmesi bu zayıflığı bir ölçüde örtüyor ve Türkiye’nin rahatlamasına neden oluyor. Eğer Şam yönetimi çok bariz yanlışlar yapmazsa, önümüzdeki Aralık ayına kadar sorunların büyük bölümü çözülebilir.
Her ne kadar süreç üzerinden negatif söylemler artsa da, esas tehlike, iktidarın siyaseti yargı yoluyla tasfiye etme girişiminin ters tepmesidir. Toplumun ezici çoğunluğu bu girişimi bir yolsuzluk operasyonu olarak değil, bir siyasal operasyon olarak görmektedir. İktidar dışındaki bütün muhalefetin de bu şekilde okuması, sürecin selameti açısından en zorlu hususlardan biri olmuştur. Buna CHP’nin bu durumu konsolide etmedeki başarısı da eklenince, önümüzdeki dönemde büyük değişimlerin yaşanması sürpriz olmayacaktır.
Türkiye’nin demokrasi yolculuğu, barış süreciyle doğrudan bağlantılıdır. Demokrasi zayıfladığında süreç de yara alır; süreç ivme kazandığında ise demokratikleşme adımları güçlenir. Bu nedenle süreci yalnızca güvenlik perspektifinden değil, toplumsal barış ve demokratikleşme açısından da okumak gerekir.
Unutulmamalıdır ki, bu topraklarda barış yalnızca silahların susması değildir. Barış; eşit yurttaşlık, özgürlük, adalet ve ortak yaşam iradesiyle anlam kazanır. Aksi halde geçici ateşkesler, kalıcı bir toplumsal barışa dönüşemez.
Mevcut siyasal iktidarın barış sürecini tek başına yönetme kapasitesinin sınırlı olduğu açıktır. Bu noktada muhalefetin, sivil toplumun ve medya organlarının sürece katkı sunacak politikalar geliştirmesi elzemdir. Aksi takdirde süreç, sadece iktidarın siyasi çıkarlarına göre yönlendirilen kırılgan bir zeminde kalır.
Toplumun geniş kesimlerinde hâlâ güçlü bir barış talebi vardır. Özellikle genç kuşak, çatışmaların gölgesinde değil, ortak yaşamın umuduyla büyümek istemektedir. Bu talebin siyasete yansıması, barış sürecini daha sağlam bir zemine taşıyacaktır.
Sonuç olarak, barış sürecinin geleceği yalnızca hükümetin iradesine bırakılmamalıdır. Toplumun ortak aklı, muhalefetin dengeleyici rolü ve uluslararası gelişmelerin doğru okunması, sürecin kalıcılığı için kritik önemdedir. Aksi halde, bugünkü kazanımların yarın kaybedilmesi işten bile değildir.
Yazarlar
-
İbrahim Kirasİktidar çıkış yolunu siyaset içinde bulmak zorunda 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMarx, YouTube kanalı açacakmış, kesin bilgi… 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİCHP'siz Türkiye nasıl şahlanıyor görün 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci3 yıllık OVP 3 günde bitti 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSiyasi yargı maceralarının bedelini kim ödüyor? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTemeldeki sorun 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSavcılık Jennifer Lopez’i nasıl kaçırdı? 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMahkemelere çağrı! Bütün seçimleri iptal edin ve bizi bu eziyetten kurtarın 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBeklentiler ve gerçekler… 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKanun tiyatrosu 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025