Mahmut ÖVÜR
Referandumda son viraja girilirken, durum başlangıç noktasına göre tam tersi bir noktaya geldi. İlk günlerdeki "Hayır" cephesi egemenliği yerini sona doğru "Evet"e bıraktı. Bu sonuçta, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın sahaya inmeleri kadar, maddelerin ayrıntılı biçimde tartışılmasının da katkısı var. Bu çerçevede son günlerde yeni sistemle bürokratik vesayet ilişkisi hem tartışılıyor hem de merak ediliyor.
Aslında rahmetli Özal'dan beri bütün siyasiler bu sorunun cevabını arayıp durdu. Kimi bürokrasiyi azaltmaya, kimi bürokratik zihniyeti aşmaya çalıştı ama hiçbiri tam olarak başaramadı.
Bürokrasisiz, memursuz devlet yönetimi olmayacağı biliniyor ama güçlü bürokratik yapıyla da yürümediği yaşanarak öğrenildi. Bu sadece Türkiye'deki ucube parlamenter sisteme ait bir mesele de değil, demokrasinin beşiği İngiltere'de de derin bir bürokrasi sorunu var.
1980'li yılların başında BBC'de yayınlanan bir dizi vardı; "Emret Bakanım" (Yes Minister).
Daha sonra bunun "Emret Başbakanım" versiyonu da çekildi. Dizi, mizahi bir dille siyaset- bürokrasi ilişkisini anlatıyordu. Özeti şuydu:
Seçilmiş siyasetçilerin "emir" vermesi yetmez, önemli olan onu "bürokrasi"nin uygulamaya koyup koymamasıydı. Bunun nelere yol açacağını bir düşünün.
Durum İngiltere'de böyleyse bizde daha da vahimdi. Çünkü Türkiye'de devleti kuran silahlı bürokrasi, devlet memuru olan kravatlı bürokrasiyi de kendisine bağlı kılan bir siyasal sistem kurmuştu. Yani bürokratlar için öncelikli olan "devlet"ti, toplum değil. Bu yüzden de bürokrasinin yüzü toplumu ve onun temsilcisi siyasetçiye değil, devlete dönüktü.
Bunun topluma faturası da ağır oldu.
Geriye dönüp bakalım, silahlı bürokratlar sık sık darbelerle kravatlı bürokratlar ise büyük projeleri yaptırtmayarak, işi yavaşlatarak, kırtasiyeciliği artırarak bu topluma ağır bedeller ödetti.
Şimdi yeni bir dönemin eşiğindeyiz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ilk kez bürokrasi, halka tepeden bakan devlete değil, millete hesap verecek siyasetçiye yüzünü dönecek.
Bunun ne anlama geldiğini Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önceleri şu kısa cümleyle anlatmıştı: "Bürokratik oligarşiyi aştığımız gün bu milleti tutana aşk olsun..." Yeni sistemle, liyakat öne çıkartılarak bürokrasinin daha hızlı ve doğru karar vermesinin önü açılacak. Bu da her alanda sıçrama demek. Son dönemde Türkiye'yi karış karış gezen ve kararlı mücadelesiyle ilgi odağı olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan, İngiltere ve Türkiye'deki bürokratik yapıyı kıyaslamasını istiyorum. Şöyle diyor: "Kıyas kabul etmez.
Bizdeki bürokrasi İngiltere'nin 5 değil 50 katı daha güçlü... Siyasetçiye ve doğal olarak halka her türlü engel çıkarma gücü var ve bunu da pervasızca yapıyor." Bürokrasinin nasıl engeller çıkarttığını bilenlerden biri de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan. Bakan Arslan "Bürokratik engeller olmasaydı bugün Türkiye, 3-5 kat değil 10 kat büyümüş olacaktı" diyor ve ekliyor:
"Yeni hükümet sistemi Türkiye'nin önünü açacak bir sistemdir. Bürokratik oligarşi nedir diye soruyorlar? Şunu söylüyorum: AK Parti iktidar oldu, 363 milletvekili ile meclise geliyorsunuz.
Sahada millete ne söz vermişseniz ona uygun bir hükümet programı yapıyorsunuz.
Ankara'daki üst düzey bürokrat şöyle diyor:
'Sen millete söz vermiş olabilirsin ama ben senin düşüncende değilim, o yüzden bu programı kabul etmiyorum.' Bu durumda siz iş yapamıyorsunuz.
İşte bürokratik oligarşi budur, hükümet programını beğenmeyip kişilerin önüne takoz koymaktır." Anlaşılan, yeni sistemle bürokrasinin önce "Emret Başbakanım" deyip arkasından "boş ver" dediği günler 16 Nisan'da 'evet'le tarih olacak.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019