Mesut YEĞEN
PKK’nin herkesi şaşırtan bir hızla kendisini feshetmesine rağmen iktidarın ‘mukabil’ adımları atma işini geciktirmesi “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırılan yeni çözüm sürecinin akıbeti hakkında “sorun mu var” türünden kaygılara yol açıyor. İşlerin buraya gelebileceği belli olmasına rağmen TMK ve İnfaz Kanunu gibi işlerle ilgili hiçbir hazırlığın yapılmamış olması, yapılmışsa bile uygulamaya konmaktan imtina edilmesi ve tekerleğin yeniden dönmesi için işaret edilen Ekim 2025 için en az dört ay beklenecek olması sürecin selametinden endişe duyulmasına sebep oluyor.
İktidar PKK’nin kendisini feshetmek gibi büyük bir adım atmasına rağmen neden mukabil adımlarla cevap vermiyor, neden dört ay beklemek gibi bir risk alınıyor sorularına kuvvetli cevaplarım yok. “Fesih ve silahsızlanma işinin seyrini görmek” ve “İnfaz Kanunu’nu sorun çıkartmayacak biçimde düzenlemek” gibi duyurulan gerekçelerin de payı olabilir, “Suriye’de işlerin nereye gideceğini görmek” gibi duyurulmayan gerekçelerin de… Ya da süreci yeni anayasa işinin kuyruğuna takmak ve kamuoyunun dikkati zamanla İmamoğlu’ndan ve CHP’den uzaklaştıktan sonra adım atmaya başlamak gibi siyasi hesaplar da etkili olmuş olabilir işlerin sarkmasında, emin değilim.
Ama az çok emin olduğum bir şey var: Devleti ve PKK’yi çözüm süreci rayına sokan ‘dışarısı’, daha doğrusu dışarının yeni hali, her iki aktörü çözüm süreci rayında kalmaya teşvik ediyor. Dışarının hali bir kez daha kökten bir biçimde yenilenmedikçe, ki kısa zamanda olacağa benzemiyor, devletin ve PKK’nin çözüm süreci rayında kalması daha muhtemel.
Dışarısı
Dışarısı derken kastım Kürt meselesinin Türkiye kısmını çevreleyen iki kademeli bölgesel bağlam. Bölgesel bağlamın ilk kademesinde bir zamanlar Osmanlı vatandaşı Kürtlere ev sahipliği eden Suriye ve Irak, ikinci kademesindeyse Irak ve Suriye’yi de kuşatan ‘bölge’, Ortadoğu var. Bu iki kademeli bölgesel bağlamda yakın zamanda yaşanan büyük dönüşüm Türkiye’yi ve PKK’yi çözüm süreci rayına soktuğu gibi bu rayda kalmaya teşvik ediyor. Gördüğüm bu.
Türkiye’yi ve PKK’yi çözüm süreci rayına sokan gelişmeler esas olarak ilk kademede yaşananlarla ilgili olmakla beraber bölgesel bağlamın Suriye ve Irak kademesinde olanlar ikinci kademede yaşananların neticesi. İkinci kademede yaşananları da şöyle özetleyebilirim: 7 Ekim 2023 Hamas saldırısının ardından bölgesel bağlama şekil veren güç ilişkileri ve bu güç ilişkilerine bazen ruh üfleyip bazen arka plan oluşturan başat entelektüel dinamikler baştan sona yenilendi. Neyin nasıl yenilendiğini filmi biraz geriye sararak izah etmeye çalışayım.
Üç Dönem
Bölgesel bağlama şekil veren başat güç ilişkilerine ve buna arka plan oluşturan entelektüel dinamiklere odaklanarak bakıldığında bölgede 1918’den bugüne üç büyük dönem yaşandı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonundan İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna uzanan ilk dönemde bölgesel bağlama şekil veren başat güçler ‘emperyalistler’, Fransa’yla İngiltere oldu. Yerel hanedanların egemenlik iddialarıyla zayıf bir Arap milliyetçiliğine dolanan ‘emperyal vizyon’ bir zamanlar Osmanlı egemenliğindeki arazide manda yönetimleri oluşturarak bugün Sykes-Picot koduyla anılan bir statüko kurdu ve söz konusu statüko iyi kötü 30-40 yıl sürdü. Diğer deyişle, bu ilk dönemde, bölgesel bağlamı İngiltere’yle Fransa arasındaki ‘tanımlanmış’ rekabetle yerel hanedan ya da elitlerin zayıf modernleşme ve millileşme arzuları şekillendirdi.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan 1991 Körfez Savaşı’na kadar süren ikinci dönemde bölgeye şekil verense bir yandan ABD’yle SSCB arasındaki rekabet bir yandan da Mısır, Suriye ve Irak’ta güçlenen seküler Arap milliyetçiliği ve Baas oldu. Asya ve Afrika’yı sarsan dekolonizasyon bir yandan, Ortadoğu’nun manda yönetimlerinin hızla çürümesi diğer yandan, erken dönemi Nasır’la geç dönemi de Hafız ve Saddam’la tanımlanan Arap milliyetçiliğini bölgeyi şekillendiren başat dinamiklerden kıldı. Öte yandan, Baas ve Arap milliyetçiliği bölgede rejimleri değiştirirken, ABD ve SSCB arasındaki nüfuz savaşı hem rejim değişikliği dalgasının (1979’a kadar) İran’a ve Körfez monarşilerine ulaşmasını engelledi hem de rejim değişikliklerine sınır değişikliğinin eşlik etmesini.
Başlangıcı bir ihtimal İran Devrimi’ne kadar uzatılabilir olsa da esas olarak SSCB’nin çökmesi ve Körfez Savaşlarıyla açılan üçüncü dönemde ise bölgeye bir tarafında vekilleriyle beraber İran’ın ve biraz da Rusya’nın, karşılarındaysa müttefikleriyle beraber ABD’nin olduğu iki güç bloku arasındaki kapışma şekil verdi. Bu kapışmaya arka plan oluşturup ruh veren başat entelektüel dinamik de İslamcılıklar oldu. İki güç bloku arasındaki çatışma esnasında Direniş Ekseni’ne oturan İran bölgesel güç haline gelirken, çürüyen Baas’ın saldırganlaşması önce Irak ardından da Suriye devletlerinin çökmesine yol açtı. Baas çürürken bölgenin büyük alt üst oluşuna ruh üfleme işini Şia, Selefilik ve İhvan varyantlarıyla İslamcılık devralmıştı.
7 Ekim 2023’ten bugüne geçen kısa zamanda gerçekleşenler, bölgesel bağlama şekil veren güç ilişkilerinin de bu güç ilişkilerine yataklık eden entelektüel vizyonların da bir kez daha kökten biçimde değiştiğini gösteriyor. Bugün itibarıyla Direniş Ekseni çökmüş, son bir gayret Irak’ta tutunmaya çalışan İran sınırlarının gerisine çekilmiş, Rusya ise Suriye Savaşı’yla yeniden döndüğü bölgeden bir kez daha çıkmış durumda. Bölge bir köşesinde İsrail’in, diğerlerinde Suudi Arabistan’ın, ABD’nin, Fransa’nın ve Türkiye’nin olduğu bir güç sahnesi artık. Direniş Ekseni’nin çökmesi İslamcılığın Şia, Arap Baharı’nın sona ermesi ve Hamas saldırısı İhvan varyantının etkisizleşmesine yol açarken, Selefilik Suudi Arabistan nezaretinde evcilleşerek dönüşme yoluna girmiş görünüyor.
Bugün itibarıyla tablo şu: Bölgenin ayakta kalan büyük aktörleri arasındaki ilişkinin ana formu çatışmadan çok rekabet ve işbirliği olmak, geçmişin radikal entelektüel vizyonlarının yerini başını Suudi Arabistan’ın çektiği “gemisini kurtaran kaptan” egoizmi ve “hep beraber kazanalım” konformizmi almak yolunda. İran ya da başka bir ‘çatışma’ aktörü kuvvetli bir geri dönüş yapmadıkça bu yeni bölge sahnesi her bir devleti kendi nüfuslarıyla ‘olabildiğince’ barışmaya ve “sistemle” bütünleşmeye davet ediyor. Davete muhtemelen bir de taahhüt eşlik ediyor: Sisteme dahil olanların sınırları ve rejimleri güvende olacak.
‘Süreç’
Kürt meselesinin Türkiye kısmını çevreleyen dış bağlamın ikinci kademesinde olanların ilk kademe üzerindeki etkilerine gelince… Burada durum kabaca şu: Geride kalan üç dönemin her birinde Kürt meselesini çevreleyen ikinci kademede çok büyük değişiklikler olmasına rağmen, Türkiye Kürt meselesinin hem içerideki hem de dışarıdaki kısımlarını kontrol altında tutabildi ve lakin 7 Ekim 2023’ü takip eden birkaç ayda olanlarla beraber Kürt meselesinin Türkiye harici kısımlarını kontrol altında tutmanın giderek zorlaşacağı bir dönem başladı. Açıklamaya çalışayım.
Malum, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölgede oluşan ve Sykes-Picot koduyla anılan statüko Kürtleri tabi oldukları dört devletin insafına bırakmış, tabi olunan devletler de Kürtleri Türkleşmeye, Araplaşmaya ve Farslaşmaya davet etmiş, bölgede Kürtlerin ‘tanınmamasına’ yaslanan bir statüko kurulmuştu. Ardından, ABD-SSCB rekabeti ve Baas, Irak ve Suriye dahil bölgenin önemli bir kısmında büyük değişikliklere yol açmış, lakin Kürt meselesinin Türkiye, İran, Irak ve Suriye kısımlarının hiçbirinde önemli bir değişiklik olmamıştı. 1989’a gelindiğinde bölge büyük bir dönüşümden geçmiş ve lakin Kürtlerin tanınmamasını esas alan statüko aynı kalmıştı. Türkiye, İran, Irak ve Suriye, aralarındaki anlaşmazlıklara ve rekabete rağmen birlikte ve ayrı ayrı Kürt meselesiyle baş edebilmiş, Kürtlerin tanınmaması statükosunu ayakta tutmuşlardı. Körfez Savaşı’yla başlayan üçüncü dönemde ise önce Irak’ta, 2011’den sonra da Suriye’de (ilkinde hukuken ikincisinde fiili olarak) Kürtlerin tanınmaması statükosu bozulmuş ve lakin Türkiye ve İran aralarındaki rekabete karşın bu iki ülkede çöken devletleri ikame ederek işlerin Kürtler lehine daha fazla ilerlemesini engellemişlerdi. İran-Türkiye tandemi Suriye’de Kürt kuşağının önüne geçerken, Irak’ta bağımsızlık referandumunun sonuçsuz kalmasını sağlamıştı. Diğer deyişle, üçüncü dönemle beraber Kürtlerin tanınmaması statükosu Irak ve Suriye’de bozulmuş, ancak Kürtlerin bu iki ülkede ‘fazlasına’ ulaşmaları engellenmişti.
Şimdi durum şu: Direniş Ekseni’nin çökmesi ve Rusya’nın bölgeden çıkmasıyla beraber 1991-2023 arasında başarılanları sürdürmek, Irak ve Suriye’de Kürtlerin fazlasına ulaşmalarını engellemek artık daha zor. Şundan: Engelleme işinde Türkiye’ye eşlik eden İran ve Rusya bölgeye hemen hemen veda etmiş durumda ve yerlerini dolduranlar da Türkiye’nin Kürt meselesi siyasetinin eşlikçisi olmaya niyetli değil. Bu durumda Türkiye ya bir önceki dönemde İran’la beraber yaptığını tek başına yapacak, Kürtlerin Irak ve Suriye’de ‘fazlasını’ elde etmelerinin önüne geçmeye çalışacak ya da Kürtlerle barışarak ABD, Suudi Arabistan, İsrail ve (İngiltere ve) Fransa’nın tayin edici olacak göründüğü yeni bölge statükosundan istifade etmeyi deneyecekti. İlkinde hem Kürtlerle çatışmak gerekecek hem de 7 Ekim 2023’ten sonra kurulma ihtimali beliren yeni bölge statükosuna karşı durulmuş olacaktı. Türkiye’yi ve PKK’yi çözüm süreci rayına sokan ve orada tutan herkes için maliyetli olabilecek bu ihtimali savuşturma arzusu anladığım kadarıyla.
Özetle, “Terörsüz Türkiye” süreci Kürt meselesini çevreleyen bölgesel bağlamda yeni bir dönemin başlamasına verilen bir cevap. Türkiye, Kürt meselesini çevreleyen bölgesel bağlamın Baas, İslamcılık, İran ve Rusya olmadan yeniden kuruluşuna, bölgenin post-Baas ve post-İslamcı yeni dönemine Kürtlerle barışarak dahil olmaya karar vermiş görünüyor. Bölgedeki dönüşümün büyüklüğü ve ciddiyeti ‘süreci’ mümkün kıldığı gibi süreçten geri dönmeyi de güç kılıyor. Gördüğüm bu.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
4.05.2025
8.04.2025
8.03.2025
4.02.2025