Mesut YEĞEN
2018’e kadar da uzatılabilir belki, lakin en azından 2019’dan beridir ülkede Erdoğan’ın kaybedebilir, muhalefetin kazanabilir olduğu bir siyasi tablo var. 2023 seçimlerinde muhalefet doğru aday ve doğru yönetim mimarisi önerisi geliştiremediğinden bu tablonun gereğini yerine getirilemediyse de 2024 yerel seçimlerinde siyasi tablo değişmedi. Aksine, ekonomide toparlanma ihtimalinin bir türlü belirmemesi; demokrasi, adalet ve yönetişim alanlarında yaşanan fecaat, “Erdoğan kaybedebilir, muhalefet kazanabilir” tablosunu daha da kalıcılaştırdı.
Son dönemde yapılan bütün kamuoyu yoklamaları, aday konusunda büyük bir yanlış yapmadığı ve Türkiye’yi yönetebilir olduğu imajını veren bir program ve adayla ortaya çıkması durumunda, CHP merkezli muhalefetin önümüzdeki seçimleri kazanmasının kuvvetli bir ihtimal olduğunu gösteriyor. Nitekim, bu tablo sebebiyle olsa gerek ki iktidar, yargı yoluyla CHP’yi felç etmeye, CHP adaylarını yarıştan alıkoymaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyor. 19 Mart’tan bugüne takip ettiği hat, Erdoğan’ın artık pozitif siyaset geliştiremediğini, seçimleri pozitif siyaset yoluyla değil CHP’yi felç ederek kazanmaya çalışacağını gösteriyor.
Birkaç haftadır gelen işaretler bu son cümleyi “gösteriyordu” diye bitirmek gerektiğine işaret ediyor olabilir. Son haftalarda Erdoğan ve kurmaylarından gelen açıklamalar, AK Parti’nin yeniden bir reform siyaseti için hazırlandığına, “sürecin” silahsızlanma kısmı tamamlanır tamamlanmaz 2026’da bir reform siyaseti kampanyası başlatacağına, bunu da pek muhtemelen yeni anayasa tartışmasına dolayacağına işaret ediyor. Açıklamalar, AK Parti’nin 2027’ye, süreçteki ve dış politikadaki “başarılarının” yanına CHP harici muhalefetle “kucaklaşmaya” ekonomi, yönetişim ve Kürt meselesi alanlarında reform yapmayı ekleyerek hazırlanacağını gösteriyor.
Bu olursa, CHP merkezli muhalefetin önümüzdeki seçimlerdeki rakibi 2018 ve 2023 AK Partisi değil, “AK Parti 2.0” olabilir.
Neden AK Parti 2.0?
Zikzakları sayılacak olursa “2.0” lafın gelişi elbette; ancak “AK Parti 2.0” hazırlıklarının iki ana sebebi var. İlk sebep içeriyle ve bahsettiğim siyasi tablonun kalıcılaşmasıyla ilgili.
AK Parti bir tür reform siyasetine dönmeden, ekonomide ve yönetişimde yeni adımlar atmadan, CHP’yi felç etmeye çalışarak bile bugünkü siyasi tabloyu değiştiremeyeceğine kani olmuş olabilir. 2023 seçimlerinde başvurulan “terörle işbirliği yapıyorlar” suçlamasına süreçten dolayı tekrar başvurulamayacak olmasından ve yine 2023 seçimlerinde yapılan “gidersek durum daha da kötüleşir” şantajı ise ekonomide bıçağın kemiğe dayanmasından ötürü bu kez çalışmayabileceğinden, AK Parti bir tür reform siyasetine dönmeye mecbur hissetmiş olsa gerek.
İkinci sebep de dışarıyla ilgili.
Ukrayna savaşı AK Parti’ye, Rusya’nın ABD’yi dengeleyip ikame edebilecek bir mahfil olmadığını gösterirken, 7 Ekim 2023’ten sonra yaşananlar İran ve Rusya’nın etkisiz, buna mukabil ABD, İsrail ve Körfezin etkili aktörler olduğu bir Ortadoğu’nun oluşmakta olduğunu gösterdi. Suriye ve Irak Kürtlerini kontrol altında tutma işinde son 10-15 yıldır Türkiye’yle anlayış birliği içinde olan İran ve Rusya’nın bölgeden çıkarılmasıyla beraber Kürtlerle ihtilaf halinde kalmak epey riskli hale geldiğinden, Türkiye bu yeni bölgesel duruma, bir yandan merkezinde ABD’nin olduğu Batı ittifakına yeniden yanaşarak diğer yandan da bu yakınlaşmanın parçası olmak üzere Kürtlerle barışmaya çalışarak ve Hamas’ı tarih sahnesine veda etmeye ikna ederek girdi. Özetle, bölgede yaşanan hızlı çekim dönüşüm, AK Parti’yi aynı anda İran ve Rusya’dan uzaklaşıp İslamcılığı canlı tutma sevdasından vazgeçmeye, yeniden ABD’ye yanaşmaya ve bu çerçevede Kürtlerle barış yapmaya sevk etti. 2026 AK Parti’sinin Kürt meselesi başta olmak üzere reform peşinde bir AK Parti olacağı görüntüsünün ardındaki ikinci sebep de bu. Kürt meselesiyle ilgili bölge siyasetinde Türkiye’nin manevra alanının geniş kalmasını sağlayan İran ve Rusya mevcudiyetinin sona ermesine yol açan büyük jeopolitik dönüşüm “AK Parti 2.0”ın önünü açan ikinci sebep oldu.
AK Parti’nin hazırlandığı anlaşılan reform siyaseti ne kadar kapsamlı olur, kimi ne kadar ikna eder, ekonominin bir reform siyasetinin sonuçlarını beklemeye mecali kalmış mıdır meçhul. Lakin, AK Parti 2027-8’deki seçimlere sadece süreç yoluyla Kürt siyasetini hareketsiz bırakıp, CHP’yi felç etmeye çalışarak girecek görünmüyor. Önümüzdeki seçim sürecine bir tarafta CHP, diğer tarafta CHP’yi felç etmeye çalışmaktan vazgeçmeden CHP harici muhalefetle normalleşmeye bakan, Batı’yla hizalanmış olmaktan dolayı bölgedeki etkinliğini artırmış, PKK’yi silahsızlandırmış ve Kürt meselesinde reform yapmayı gündemine almış, hepsinden önemlisi ekonomi ve yönetişim alanlarında reformist bir konum alarak kendince pozitif bir siyasete geri dönmüş bir AK Parti’yle girebiliriz. Otoriter rejimi konsolide etmenin daha etkili yolunun bu türden melez bir siyaset olduğuna kanaat getirilmiş olabilir.
AK Parti 2.0’a Karşı
Seçimlerin yapılabilir göründüğü 2027’nin hazırlık senesi olarak 2026’da iktidarın siyasi gündemi “AK Parti 2.0”la ele geçirmeye çalışacak görünmesi, CHP merkezli muhalefete (daha çok da CHP’ye) bir şeyler söylüyor olsa gerek. Söylenenlerin başında gelen şu: CHP zaten yapmaya kararlı göründüklerini, zaten yapması gerekenleri daha ehil ve belki biraz daha çevik bir biçimde yapmakla kalmamalı, “yeni” bir şeyler de yapmalı.
CHP’nin zaten yapması gerekenler listesinin başında muhtemelen 2023 seçimlerinin kaybedilmesine yol açan ana sebebi, “CHP Türkiye’yi yönetemez” imajını ortadan kaldırmak var. CHP, programı, söylemi ve kadroları itibariyle sadece demokrasi noksanlığını gidermeyi hedefleyen ve sadece iktidarın yaptığı yanlışları eleştiren bir parti olmadığını, Türkiye’yi iyi yönetebilecek bir parti olduğunu göstermek durumunda.
Zaten yapılması gereken bu işin yapılmakta olduğunu varsayarsak, CHP’nin “AK Parti 2.0”ı karşılamak üzere yapması gereken “yeni” işlerin başında, yakınlarda yapılacağı açıklanan program kurultayını, “CHP kadroları, programı ve söylemiyle Türkiye’yi yönetme hazır” fikrini yaymanın ilk büyük fırsatı olarak kullanmak var. Yapılabilecek diğer bir iş, Erdoğan’ın yapmaya girişeceği anlaşılan “CHP’yi ötekileştirip CHP harici muhalefetle kucaklaşan AK Parti” imajının karşısına “hepiniz, ben tek” türünden biraz kibirli, biraz arabesk bir pozisyona yerleşmemek. CHP’nin, her ne olursa AK Parti karşıtı cephenin kapsayıcı partisi, Türkiye’nin “diğer” büyük merkez partisi olarak kalmak eğiliminden uzaklaşmaması lazım. Türkiye’de rejimin otoriterliğine, iktidarın beceriksizliğine muhalefet etmenin CHP harici başka otantik kaynakları da var ve bu kaynakları aynı hedefte buluşturmak sorumluluğu halen büyük oranda CHP’nin.
Başka önemli bir iş Kürt meselesi siyasetinde proaktif bir CHP tutumu geliştirmek olmalı. CHP’nin bugün takındığı “sürece karşı çıkmayan parti” tavrı çok kıymetli olmakla beraber burada çakılı kalmaktan, önceki dönemlerde olduğu gibi gelişmelerin gerisinde kalan bir Kürt meselesi siyasetine çekilmekten sakınması gerekir. CHP’nin, Kürt meselesinde eşit vatandaşlıkla vatandaşların kimliklerine hürmet etmeyi buluşturan, yerinden yönetimle yönetimde etkinliği birleştiren ve vatandaşlık esaslı bir ulusal birlik fikrine yaslanan yeni bir siyasi hat geliştirmesinin imkânı var, bu imkânı kullanması gerekir.
Dış politika da “yeni” bir şey yapılabilir. CHP, AK Parti’nin Batı’yla hizalanarak geliştirdiği yeni dış politika hattının ve yeni bölge siyasetinin karşısına “Türkiye’yi AB’ye üye yapacağız” demekle sınırlı kalmayan bir dış politika önerisi geliştirmek zorunda. Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesini dert eden, bu yeniden şekillenmeye yön vermeye çalışan, ülkeyi dünyanın yeni hâli karşısında dayanıklı kılacak çok yönlü ve esnek bir dış politika hattı kurmak CHP için çok da zor olmamalı.
Hülasa, CHP ve CHP merkezli muhalefet önümüzdeki seçimlerde 2018 ve 2023 AK Partisi’yle değil, “AK Parti 2.0”la yarışmak durumunda kalacak görünüyor. AK Parti, 2026’yı CHP’yi felç etmeye girişmek işinden, otoriter rejimden geri adım atmadan, lütûf dağıtarak, “bu işleri biz hallederiz” göz boyamacılığıyla geçirip seçimlere girmeye hazırlanıyor olabilir.
Gereğince mukabele etme sorumluluğu tabii ki CHP’nin.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTSayıştay'ın Düzce karnesi.. 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUCHP kendisini iktidara hazırlıyor, ama… 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZDemokrasinin hasta kökleri: Osmanlı’dan günümüze tekerrür eden otoriterlik 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP: Doktrin’den kitleye 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKBaşkanlık sistemi CHP’yi çözüme zorluyor 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECHP’nin iktidara yürüdüğü yolun taşlarını kim döşüyor? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENCHP’deki coşkuya iktidarın katkısı 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanOrta gelir tuzağı: 17 yıldır aklı başında herkes aynı çözümü öneriyorken… 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanOrtodoks solu ve merdiven altı İslamcılığı aşamazsak… 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÇözüm için ilk adım ne zaman atılacak? 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKürt olmak 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciSadece orta sınıf ezilmedi, akıl ve bilim de ezildi 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALTers köşe... 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÖzgür Özel’in ve CHP’nin siyasi portföyü 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞReel politika, pragmatizm, ilkesizlik, oportünizm batağında AKP 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇNifak ve münafık 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞZEHİRLENMELER “GIDA TERÖR” DEĞL Mİ? 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBüyük ülkenin, küçük insanları… 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Özgürlük Yasaları Çıkarılmalı"; Mücadele ve Sahiplenme Birlikte Yürür... 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRDevletin “büyük bir gizlilik” içerisinde gerçekleştirdiği İmralı Ziyareti! 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP nereye? 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİznik’e gelen Papa değil Haçlı Ordusu sanki 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBorçları SDG mi ödeyecek? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYKürt Sorununu Kavrayamayanlar Barışı da Kavrayamazlar 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKodlar 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİlk adım Öcalan olunca süreç zorlanıyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİlk yılında Trump yönetimi: Yeni sınıf ittifakları ve alternatifler 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRLİDER APO MU DEMİRTAŞ MI? 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal ette skandal bitmiyor: Sığırlar da hep aynı şirketten alınmış! 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNÜç görüntü: Amerikan katarı püfleye püfleye ilerliyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP'ye haksızlık ediliyor 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist stratejiye dair hayati tartışmalar 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezİBB iddianamesi: İslamî kesimden örnek yorum 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselDezenflasyon havlu mu attı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpEnflasyon raporu: Bozulan diyet ve kredibilite sorunu 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2025
5.09.2025
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
18.05.2025