Yıldız ÖNEN

“Silip süpürmek” hakkında birkaç şey
28.12.2015
1709

 Hem Erdoğan hem de Davutoğlu, Kürt sorununda “silip süpürme” stratejisini savunuyor. “Güzel şeyler olacak” müjdesinin verildiği, Akil İnsanlar grubunun oluştuğu, Abdullah Öcalan’la İmralı’da çözüm masasının kurulduğu, Dolmabahçe’de ortak açıklamaların yapıldığı günlerden her şeyin silinip süpürüleceği günlere çok hızla savrulduk.

Fakat bu “silip süpürme” stratejisinde, şöyle bir yanlış kanaati var devlet yöneticilerinin: Kürt hareketi Tamil gerillalarının kaderini yaşamayacak ya da Putin’in Çeçenistan’da uyguladığı şiddetin benzerinin uygulanabileceği bir küresel siyasi iklimin içinde değiliz.

Kürt sorunu, öncelikle, PKK kadrolarının hapsedilmesi ya da yok edilmesiyle çözülebilecek bir sorun değil. Yani, PKK, sokağa çıkma yasağının uygulandığı il ve ilçelerde hendeklerin başında bekleyen gençlerden ibaret değil. Kürt halkının ezici bir çoğunluğunun desteğini alan bir hareket. Kadrolarının silinip süpürülmesi, bu nedenle Kürtlerin vereceği mücadelenin sonlanacağı anlamına gelmiyor.

Devlet şiddeti, Kürt halkının bütününü imha etmeye yönelmiş olabilir mi bu durumda? Şehirlerde tankların gezmeye başlaması, Kürt halkının bütününü imha etmek anlamına gelmiyorsa da halkın bütününe göz dağı vermek anlamına geliyor. Bu çok açık. Fakat açık olan başka bir gerçek daha var: Bu göz dağının bir anlamı yok. Kürt halkına on yıllardır göz dağı veriliyor.

Kent merkezlerinde zırhlı birlikler kullanılmaya başlanması, kent sokaklarında top atışları yapılması devletin güç gösterisi olabilir. Ama milyonlarca insanı birlikte şekillendiren ortak ruh hâlinin top atışlarıyla kırıldığı görülmemiştir. 

Kürt halkı Kobanê direnişi günlerinden beri özel olarak kolektif-ulusal bir bilinçle şekilleniyor. Devlet ya bu şekillenmeyle eşitlik temelinde ilişki kurar ya da savaşı daha da tırmandırır. Fakat şu çok açık ki savaş ne kadar tırmandırılırsa tırmandırılsın, hem Kürt halkının örgütlülük düzeyi hem de bölgesel dinamikler ve dengeler, Sri Lanka ve Çeçenistan formüllerinin uygulanmasına ve başarı kazanmasına olanak tanımayacaktır.

Peki devlet bundan sonra hangi adımı atmayı tercih edecek? Devlet rasyonel hareket eden bir yapı olsa, kuşkusuz şehir merkezlerinde hukuk dışı sıkıyönetim uygulamaya ve tank atışlarıyla binaları yıkmaya bir son verebilir. Devleti kent merkezlerinde zırhlı araçlar dolaştırmaktan vazgeçirecek şey, “Sri Lanka modelini” değil, barış modelini uygulamaya zorlayacak adım, rasyonel davranması beklentisi içerisine girmek değil, halkların eşit koşullarda kardeşliği yönünde kitlesel bir şekilde barış için ses çıkartmaktır

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar