Cemil KOÇAK
Ama bir zamanlar hayli revaçtaydı bu kavga; üzerine ne kitaplar, ne makaleler yazılmıştı; yaz yaz tükenmeyecek siyasî malzemelerden biriydi; bu bile tükendi gitti de, hatırlayanı bile kalmadı neredeyse.
İyi ama bu kavga ne zaman başladı? Eğer çok karıştırırsanız, belki Celâl Bayar’ın İş Bankası genel müdürlüğüne kadar inebilirsiniz. Yine de çok abartmamak gerekir; unutulmasın ki, kurtuluş savaşının Galip hocası olan Bayar, ne kadar köpürtülürse köpürtülsün, asker olan, garp cephesi komutanı, ardından Mudanya ve Lozan fatihi İsmet İnönü ile boy ölçüşebilecek halde değildi. Bunu en iyi tabiî yine kendisi biliyordu. CHP’nin kurucularından biri olması bile eski İttihatçı Bayar açısından önemli bir pozisyon sayılabilirdi, ama hepsi o kadar. Sonunda eski mesleğine, bankacılığa geri döndü. Ama yine unutulmasın ki, Atatürk onun hep yanındaydı ya da en azından arkasında.
İnönü, Bayar’ı istememişti
1932 yılında Bayar’ın İnönü’ye rağmen Atatürk tarafından ekonomi bakanı yapıldığını biliyoruz; hatta Bayar, çok uzun yıllar sonra bir görüşmede Abdi İpekçi’ye Atatürk’ün desteğini açıkça belirtmişti. Bayar’ın İş Bankası eski genel müdürü olarak Türkiye’de devletçilik uygulamasını yönlendirecek olması, onun İnönü ile devletçilik konusundaki anlaşmazlığını daha da belirgin hale getirecektir. Hele 1937 yılında İnönü’nün yerine başbakan olması, rekabeti daha da açığa çıkaracaktır. Bayar’ın başbakanlığı kısa sürdü; fakat onun iktidarı döneminde Denizbank yasasının kabul edilmesi de Bayar’ın esas tercihini yansıtıyordu. Elbette devletçiliğe karşı Bayar’ın tercihi özel girişimden yanaydı. Tıpkı Atatürk gibi. Denizbank’ın yönetim kadrosu da İş Bankası kadrosundan alınacaktır. O kadar ki, Denizbank genel müdürlüğüne İş Bankası İstanbul şube müdürü Yusuf Ziya Öniş getirilmişti. Ardından bankanın idare meclisi başkanlığına Ziya Taner, üyeliklerine ise Cemal Şahingiray ve Sedat Urul atanmıştı. Dahası yine İş Bankası İstanbul şubesinden Hamdi Emin Çapın, Harun İlmen ile Tahir Kevkep de bankanın yönetiminde önemli görevlere atanmışlardı. Denizbank’ın yönetimi Bayar’ın İş Bankası’ndaki yakın çalışma arkadaşlarından oluşturulmuştu; bu son derece belirgindi.
Denizbank’taki yolsuzluk haberi
Atatürk’ün ölümünden hemen sonra İnönü cumhurbaşkanı olduğunda Bayar başbakan olarak görevine devam etti. Ama bu dönemin fazla uzun sürmeyeceği iktidar kademelerinde bulunanların öngörüsüydü. Nitekim İnönü cumhurbaşkanı olarak Bayar’ın başbakanlığı dönemine rastlayan yolsuzluk söylentilerinin üzerine gitmekte gecikmeyecektir. Önce İmpeks dosyası açılır: Şirket 1938 yılının kasım ayında kurulmuştur ve amacı bazı İngiliz firmalarıyla anlaşarak Türkiye’de yapılacak işlerde kendisine komisyon ödendiği takdirde işin firmaya verilmesini sağlamaktır. Bizzat Bayar, şirketin bazı memurların da şirketin elemanı olduğu söylentisini yaydığını açıklayacaktır. Şirketin kurucuları Kemal ve Şâkir Seden kardeşlerdi. Üçüncü kardeş Süleyman Seden ise, Bayar’ın başbakanlığı döneminde kurulmuş olan Denizbank İstanbul şubesinde müdürdü. Böylece daha işin başında İmpeks ile Denizbank arasında bağ kurulmuş oluyordu. Şirketin Denizbank tarafından İngiliz firmalarına sipariş edilen on bir geminin ihalesinde komisyonculuk yaptığı söyleniyordu. Yine Fındıklı’da bulunan Satie binasının Denizbank’a üstelik rayicinin çok üzerinde bir bedelle satılması da ayrı söylentilerin kaynağıydı. Tahmin edilebileceği gibi, basında yayınlanan haberler üzerine Denizbank ve İmpeks’te aramalar yapılacak; üstelik İmpeks’e Denizbank tarafından verilen teminat mektubu dedikoduların artmasına neden olacaktır.
Bütün bu gelişmeler önce Denizbank genel müdürü Öniş’in istifasıyla sonuçlanır. Öniş, İstanbul Ticaret Odası ikinci başkanlığından ve üyeliğinden de ayrılmayı uygun görecektir. Satie binasının satın alınmasından dolayı da Ziya Taner, Cemal Şahingiray, Sedat Urul ve Tahir Kevkep’in görevlerine hükûmetçe son verilir. Ziya Taner, İstanbul Ticaret Odası birinci başkan vekilliğinden de ayrılır. Diğer yandan Denizbank yönetiminden Neşet Kasımgil’le genel sekreter Sadun Galip Savcı da ekonomi bakanlığınca görevlerinden alınmışlardı. Sonuçta Bayar’ın kurduğu Denizbank’ın bütün yönetimi bu kez yine Başbakan Bayar tarafından tasfiye edilmişti! Eğer bu sıradaki König’in silâh kaçakçılığı da hatırlanacak olursa, Yunus Nadi Cumhuriyet gazetesinde bütün bu söylentilerle hükûmet değişimi arasında ilişki kurmak gerektiğine işaret ediyordu. Soruşturma hızla genişler; iki yıl önce ekonomi bakanlığınca sipariş edilen gemilerin sözleşme şartlarına uymadığı saptanır; diğer yandan ihalelerin ve sözleşmelerin Bayar’ın ekonomi bakanlığı dönemine rastladığı basında özellikle vurgulanır. Bayar hükûmetinin yeni bakanları İstanbul’da Denizbank’ı denetlemeye gelirler. Ardından Denizbank’ın hukuk müşaviri İsmail İsa Caniş istifa eder. İstifalar İstanbul Barosu Başkanı Hasan Hayri Tan’la sürer. Tan da Denizbank’tan avukat olarak vekâlet ücreti almıştır; oysa bu türden davalara bakması için bankanın zaten on dört avukatının bulunduğu belirtiliyordu. Tan aynı zamanda milletvekiliydi de. Hazırlanan soruşturma raporlarına göre, hemen hemen bütün gemilerde sözleşmeye aykırı hususlar saptanmıştır.
En sonunda dava açılır; Denizbank yönetiminden Öniş, Kevkep, Caniş, Savcı, Kasımgil, Meteos Temel, Atıf Ödül, Mahir Kevkep ve Hamdi Emin Çap tutuklanır. Bazı sanıklar daha sonra serbest kalacaklardır. Sonunda Öniş’le Tahir Kevkep dört buçuk ay hapse mahkûm olurlar. Savcı ile Caniş’e ise üç buçuk ay hapis cezası verilir. Kasımgil de üç ay hapse mahkûm olur. Savcı ile Kasımgil’in cezaları tecil edilir. Karar temyizce bozulduğundan davaya yeniden bakılır ve savcılık cezaların artırılmasını talep eder. Ancak mahkemenin son kararı farklı olacak ve tüm sanıklar beraat edeceklerdir. Dava yaklaşık üç yıl sürmüştü ve basın davaya yakın ilgi göstermişti. Yıllar sonra DP iktidarı döneminde Yusuf Ziya Öniş yeniden Denizcilik Bankası genel müdürü olacaktır!
İmpeks dedikoduları ve Bayar’ın oğlu
İmpeks şirketinin kurucuları arasında Bayar’ın büyük oğlu Refii Bayar da bulunuyordu; basında gerek onun ve gerekse ikinci oğlu Turgut Bayar’ın ifade verdikleri yazılıyordu. Refii Bayar’ın tam bu sırada intihar ettiği biliniyor; bu olayın intihara neden olduğu söylentisi hızla yayılmıştı. Sadece birkaç hafta sonra soruşturmanın neticesi açıklanacak ve isimleri geçenlerin “namuslu, gül kadar temiz ve masum vatandaşlar” olduğu basında yayınlanacaktır! Bütün bu gelişmeler sırasında Denizbank’ta çalışanlar arasında büyük bir tasfiyeye gidilmişti. Basında yüz seksen kişinin işine son verildiğine ilişkin haberi okumak mümkündür.
Elbette basındaki kampanya hükûmetin her gün biraz daha yıpranmasına neden oluyordu; bu davalar ve soruşturmalar basite alınamazdı. Olağan koşullar altında basının zaten yönetimde meydana gelen yolsuzluk iddialarını sayfalarına aktarması, bu şekilde kamuoyuna yansıtması, tek parti döneminin ruhuna tamamen tersti. Eğer basında bu şekilde haberler ve yazılar yayınlanabiliyorsa, bu, yönetimin bu haberlerden rahatsız olmadığını gösteren bir belirti sayılırdı. Eğer rahatsızlık söz konusu olsaydı, basın bu haberleri asla yayınlayamazdı. Bu bakımdan Bayar hükûmetinin İnönü’nün başbakanlıktan ayrılmasından sonraki yolsuzlukları adeta teşhir ediliyordu denilebilir. Hükûmet bütün bu soruşturmalar, davalar ve özellikle basında da yankı bulan söylentiler ve dedikodularla her gün biraz daha sarsılmıştı. Atatürk’ün ölümünün üzerinden sadece iki buçuk ay geçtikten sonra istifa edecektir. CHP, milletvekili seçiminin yenilenmesine karar vermiş ve bunun üzerine Bayar da, görevinden ayrılmayı uygun görmüştü.Aradan uzun yıllar geçtikten sonra DP iktidarı döneminde bu kez de İnönü’nün büyük oğlu Ömer İnönü, bir trafik kazasında ölüme sebebiyet verdiği iddiasıyla açılan soruşturma ve davayla karşı karşıya gelecektir. Uzun zaman da bu soruşturmanın bir rövanş olduğu CHP’lilerce hep dile getirildi.
İNÖNÜ’NÜN NOT DEFTERİNDEN
İnönü’nün not defterinde Bayar hakkında şunların yazılı olduğunu görüyoruz: “Asıl mesele Celâl Bayar’ın malî ve iktisadî politikasıydı. Demagojiye fazla yer vererek başlamış olan bu iktisadî politika hiçbir temele istinat etmiyor. Devletin malî vaziyeti esasından harap oluyordu. Ticaret, millî para alt üst olmuştu. Bütün bu ahvalin, hattâ hükûmet azasından gizli kalması bir seneden beri takip ediliyordu. Atatürk zamanında geçen bu usûl artık düzelmek lâzımdı. Zaman geçtikçe hiç düzelmeyecek bir hâle gelebilirdi. Celâl Bayar, meclisin intihabını [seçimini] yenilemek için sabırsızlık gösteriyordu. Böyle bir kararın zamanı gelmişti. Ancak sarsılmış bir hükûmetle iki ay yalnız kalmaktan endişe ediyordum. Sabahleyin erkenden Celâl Bayar’ı çağırdım. İntihaba [seçime] yeni hükûmetle gitmek lüzumunu söyledim; kabul etti. İstifasını getirdi.”
İNÖNÜ BAYAR’I ANLATIYOR
Celâl Bayar’a açık bir teşekkür mektubu yazdım. Atatürk’ün malûl ve hasta zamanında eğer onun yerinde fena bir adam olsaydı, memleket çok fenalıklar görürdü. Atatürk’ün hayat tehlikesi ve memleketin efkârı umumiyesindeki cereyanı gördükten sonra kendisini fitne ve hırslara kaptırmamak ahlâk ve zekâsını göstermiştir. Eğer malî ve iktisadî anlayışını sâlim bir istikâmete sevk etmek ümidim olsaydı, kendisini uzun müddet muhafaza edecektim. Bütün zevahire rağmen doğru bir adam olduğuna inanıyorum.”
HİLMİ URAN’IN GÖZÜNDEN
Hilmi Uran anılarında aynı sahneleri şöyle canlandırmaktadır: “İnönü Çankaya köşküne çağırdı. Gittik. Oraya varınca İnönü hiçbir başlangıca lüzum görmeksizin Celâl Bayar’ın hükûmetten istifa edeceğini söyledi. Ben ortada bir istifa sebebi görmediğim için bu habere hayret etmiş ve gayri ihtiyari ‘niçin efendim’ demiştim. Benim eğer bir sebep varsa onu öğrenmekten başka bir maksat taşımayan bu sualimi İnönü lâkayt karşıladı ve bir cevap vermiş olmak için de ‘birbirleriyle geçinemiyorlar; kabine allak bullak’ dedi. Bu tedariksiz verilmiş bir cevaptı ve bence hiç de tatminkâr değildi. Hakikatı hâl, daha ziyade Celâl Bayar yerine cumhurreisinin kendisine itimat ettiği anlaşılan Dr. Refik Saydam’ı başvekil yapmak arzusu idi. Cumhurreisinin hükûmet başında kendi itimat ettiği bir zatı görmesi istemesi haklı olabilir ve Celâl Bayar’ın şu veya bu sebeple kendisine bu emniyeti verememekte olduğu da düşünülebilir. Bununla beraber İnönü ile Celâl Bayar arasına atılan iğbirar ve ayrılık tohumunu bu hadisede bulmak ve bu tohumun Refik Saydam eliyle mütemadiyen [devamlı] filizlendirildiğini kabul etmek hata olmaz sanırım.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016