Cemil KOÇAK
Elbette cemiyetin kimselere seslenecek takati yoktu! Ama onun içinde yıllarca birlikte hemhâl olan isimler; içinde bulunulan siyasî şartları analiz ederken; hep ‘o günler’e referans vermeyi alışkanlık haline getirmişlerdi. Ohrili Eyüp Sabri Akgöl’ün mektubuna göz atmaya ne dersiniz?
Ohrili Eyüp Sabri (Akgöl), İttihat ve Terakki Cemiyeti tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. İkinci Meşrutiyet’in ilânındaki Resnei Niyazi Bey’le gerçekleştirdiği eylemler, tarih kitaplarının vazgeçilmez öyküleridir. Hem İttihatçı idi, hem de Teşkilâtı Mahsusacı… Yani dönemin en tipik siyasî özelliklerini bağrında taşıyordu. Birinci Meclis’te yer aldı; sonra İzmir suikastına adı karıştı; yargılandıysa da beraat etti. 1935-1950 yılları arasında hep milletvekili olarak Meclis’te bulundu. 1950 seçiminin adından birkaç hafta sonra öldü. Şişli’de Abidei Hürriyet’te gömüldü. Bence oraya gömülmeyi hak etmiş isimler arasında yer alıyordu!
EYÜP SABRİ’NİN GÖRÜŞLERİ…
Eyüp Sabri, 1946 yılının son günlerinde İsmet İnönü’ye yazdığı mektubunda; günün politik meselelerine ilişkin görüşlerini aktarıyordu. Şimdiye kadar yazmamasının tek nedeni vardı; o da, ‘haddini aşmamak’ endişesiydi. Ancak ülkede ve halk arasında gördüğü “keşmekeş” nedeniyle yazmak zorunda hissetmişti. Eyüp Sabri’ye göre; “halkımızın bu türlü teşkilât ve tedabirden pek de intbah kesbetmeyeceği İttihat ve Terakki zamanında geçirdiğimiz acı günlerdeki tecrübele
Eyüp Sabri, “bu nâhoş vaziyetin ise en ziyade İstanbul muhit ve etrafındaki halkın harekâtında mütekasif bulunduğunu” görmekle üzülüyordu. Ama o zaman da kulağına zamanında Talât Paşa’nın nasihatleri geliyordu. Şöyle ki; “Merhum Talât Paşa’nın bize verdiği ders ve terbiyede ve hassaten İttihat ve Terakki Partisi itibar ve haysiyetini kaybettiği ve sukût ettiği zamanlarda bize nasihati şöyle idi: ‘Çocuklar; münevver tabakayı bırakın; halk ve köylüyü zehirletmeden, onları tenvire gayret edin ve ikâz edin’ diye emreder ve halkla temasızımı artırırdı. Münevver tabaka ile teması da, merhum Ziya Gökalp ve merhum Abdullah Sabri gibi ilim ve malûmat sahipleri sevk suretiyle temin ve icabı veçhile tenvirlerine sayü gayret ederdi.”
Eyüp Sabri, mektubunda meselenin sanıldığından daha mühim olduğunu belirtiyordu. O; CHP’de “münevver ve eşhası mümtaze mebzulen mevcut ve lâzım gelen telkinatı gençlere aşılayacakları derkâr ise de; halkımızın kısmı azamı köylü ve nimeti maariften henüz tamamiyle bilen; anlayan olmayıp; bilhassa İstanbul vilâyeti halkının büyük bir kısmı da, konferans gibi müsehebattan henüz istifade ve lezzet bulamayacak derecede bir tabaka halinde bulunduklarından, bunların irşadı ve iyi bir mecraya sevki için ancak kendileriyle hem âhenk ve hem dert olabilecek nabzı gir ve hâl aşina kimseler tarafından mümkün olabileceği ümidi kavisindeyim.” diyordu.
NE YAPMALI?
Eyüp Sabri, sorunun yanıtını da veriyordu; ona göre; özellikle İstanbul’da “tehlikeli mıntıka” olarak nitelediği Balıkpazarı ve ona benzer yerler için önlem alınmasından yanaydı. Şöyle yapılacaktı: Parti, “münevver tabaka ile uğraşır ve onların tenvir ve irşatları ile meşgul” olacaktı. Bunun yanında, CHP ile hiçbir ilişkisi bulunmayan, fakat “talimatları”nı doğrudan İçişleri Bakanlığı’ndan alacak olan yeni bir teşkilât kurulacaktı. Şöyle ki; “bu işi İstanbul’da tedvir edecek zevat, bütün İstanbul muhitinde kaza ve köyler halkınca iyi tanınmış kimseler olacaklarından, adeta halka nasihat edeceklerdi. Parti tarafından da memur edildiklerini hissettirmeyeceklerdi.” Böyle bir teşkilât için ilgili kişilerin geçimlerinin de sağlanması gerekiyordu ama… Eyüp Sabri, böyle bir teşkilâtın başarılı olabilmesi için, İçişleri Bakanının uygun göreceği kişiye talimat vermesinin yeterli olacağından söz ediyordu. Unutmamak gerekir ki, “biz vaktiyle Rumeli’yi beş on bin altını fedadan kaçındığımız için aybetmiş”tik! Bu hata unutulmamalıydı. “O vakit merhum Talât Paşa, Arnavutluğun şimal kısımlarını, ezcümle Debre, Kosokva ve İşkodra vilâyetlerindeki rüeasayiahaliyi dealeti acizi ile meşrutiyet hükûmetine ve İttihat ve Terakki Partisi’ne ısındırmış ve onların sadakatlerini temin etmişken; merhum Hacı Âdil Bey, -o vakit Dahiliye Nazırı idi- müşarünileyh daha açık ve zıt bir politika takibi suretiyle, bir takım rüesanın aleyhimize dönmesine sebebiyet vermişti.
BİR MEKTUBUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Acaba Eyüp Sabri’nin tavsiyeler uygulandı mı? Bilmiyoruz; ama uygulandığını ilişkin bilgimiz de bulunmuyor. O sırada İsmet İnönü’ye bu yönde gelen mektuplar muhtemelen çok fazlaydı. Ve muhtemelen çoğu okunup kaldırılıyordu. Yine de Eyüp Sabri’nin mektubu bize çok şey anlatmaktadır. İttihatçı kadroların yalnızca ismen değil; fakat siyasî ruh olarak da 1946 yılında bile dimdik ayakta kaldığını bize âdetâ kanıtlamaktadır. “Eski günler”i siyasî kadronun büyük kısmı bilmekte ve hatırlamaktadır. İttihatçılık, ruhen yaşamakta olduğunu ve kadroları ile, zihniyeti ile geçmişi ve o geçmişi bugüne bağlayan her şeyi ile ayaktadır. Talât Paşa bile ‘aramızda dolaşmakta’dır. Onun siyasî mücadele anlayışı, 1946 senesinde CHP’ye yön verebilecek haldedir. Ve Talât Paşa’nın tavsiyelerinin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye aktarılmasında da bir gariplik görülmemektedir! İttihat ve Terakki’nun ruhu, CHP’de bütünüyle yaşamaktadır!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016