Cemil KOÇAK
İstiklâl Mahkemeleri’ni ya da Yassıada yargılamalarını hemen herkes biliyor da, çok daha yakın bir tarihte faaliyete geçmesi gündeme gelen gezici İnkılâp Mahkemeleri’ni nedense hatırlayanımız az.
27 Mayıs, Yassıada mahkemesiyle hatırlanır oldu; ama bir de İnkılâp Mahkemeleri kurulmuştu. Hayli tartışılmıştı da. Evet, yeni bir “özel mahkeme” daha olacaktı; ama en sonunda hükûmet kurulmuş olmasına rağmen faaliyet göstermemesinin daha uygun olacağı görüşüne vardı.
Mahkemelerin idam yetkisi
Yasaya göre, hükûmetin gerekli görmesi halinde, Millî Birlik Komitesi’nce (MBK) yeteri kadar sabit veya gezici İnkılâp Mahkemeleri kurulacaktı. Mahkemelerin görev yerleri MBK tarafından saptanacaktı. Mahkemelerin hâkim ve savcıları, hükûmetin bir misli fazlasıyla göstereceği adaylar arasından MBK tarafından seçilecekti. Mahkemelerin görevleri arasında; Devlet Başkanı’nın veya MBK üyelerinin veya bakanların şahıslarına karşı her ne suretle olursa olsun kavlen veya fiilen tecavüz edenleri ve millî inkılâp hareketine ve esaslarına karşı ve bunlara zarar verebilecek şekilde, her ne suretle olursa olsun propaganda yapanları, telkinde bulunanları, haber yayanları, nakledenleri veya herhangi bir faaliyette bulunanları yargılamak da vardı. Yasa, beş yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası öngörüyordu. “Vahim hâllerde ölüm cezası” verilecekti. Tutuklama kararı onaya bağlı değildi. Mahkemelerin kararları kesindi. Savcıların görevle ilgili verdiği emirleri yerine getirmeyenler beş yıla kadar ağır hapis cezası ile karşılaşacaklardı. Eğer mahkemelerin kurulmasına MBK tarafından karar verilirse, kaldırılmaları da yine MBK kararı ile olacaktı.
Cemal Gürsel’in tavrı
18 Ağustos 1960 tarihli 62 sayılı yasayla kurulması öngörülen mahkemeler için yasaya göre gerekli işlemler yapılmadığından, mahkemeler faaliyete geçememişti. Hükûmet toplantısında da mahkemelerin faaliyete geçmesine henüz gerek olmadığına dikkat çekiliyordu. Yasaya göre, mahkemelerin faaliyete geçmesi hükûmetin kararına bağlıydı. Diğer yandan, MBK mahkemelerin faaliyete geçmesinden yanaydı. Başbakan Cemal Gürsel de aynı görüşteydi. Mahkemelerin faaliyete geçebilmesi için hükûmetin karar alamadığını belirtmeliyim.
‘Kürtleri de yargılayabilmeli’
Hükûmetin bir başka toplantısında aynı konu yeniden gündeme geldiğinde, Başbakan görüşünü yineleyecektir: Sivas’ta kurulan mahkeme süreci sürüncemede kalmıştı ve işler yürümüyordu. Bu nedenle özel mahkemelere ihtiyaç vardı. Hatta Başbakana göre, yasa makabline şâmil (geçmişe yönelik) olmalıydı. Mahkemeler kendi alanlarına giren ve yasanın kabulünden önceki olaylara da bakabilmeliydi. Mahkemeler Kürt aktivistleri de yargılayabilmeliydi. Sivas’ta da faaliyet göstermeliydi ve her türlü siyasî mahiyeti olan konular, mahkemelerin görev alanı içine girmeliydi.
Hükûmet müdahale ediyor
Bir başka hükûmet toplantısında da konu yeniden ele alınmıştı. Hükûmetin askerî kanadından İçişleri Bakanı Tümgeneral Muharrem İhsan Kızıloğlu, Kurucu Meclis’in de açılmasından hemen sonra bu mahkemelerin faaliyete geçmesinin anti-demokratik olacağından söz etmiş ve artık bu türlü yollara tevessül edilmesinin yanlış olduğunu belirtmişti. İçişleri Bakanı’na göre, zaten mahkemelerin faaliyete geçmesini gerektirecek önemli bir gelişme de yoktu. Ona göre, demokrasi önde geliyordu ve demokrasiye geçmek çok önemliydi. Bakanın yaptığı açıklamaya göre, yedi sekiz ay içinde toplam yalnızca 2.500 kişisel olay olmuştu. 53 kişi, Atatürk’ün büstlerini kırmıştı. Bakan yasanın artık yürürlükten kaldırılmasından yanaydı.
Eleştiri suç sayılmamalı
Sanayi Bakanı Şahap Kocatopçu’ya göre de, yasa anti-demokratikti. Bakan yasada yazılı olan ve suç telâkki edilen eylemlerin ne zaman suç olabileceğini soruyordu. Şahısları ve makamı sert ve şiddetli eleştirmek, suç olmamalıydı. İnkılâp tehdit altında olmadığından, buna gerek yoktu. İnkılâp Mahkemeleri’ne ihtiyaç kalmamıştı. Bakan, yasanın artık kaldırılmasından yanaydı. Ona göre, bu yasayı hâli hazırda uygulamak artık olanaksızdı. Demokrasi yeniden gelişiyordu ve serbestlik esas olmalıydı. Tutuklamalar da kaldırılmalıydı.
İstiklâl Mahkemeleri gibi
Burada tıpkı İstiklâl Mahkemeleri’nin konumuna benzer bir yön görüyoruz. İstiklâl Mahkemeleri de yasayla kurulmuştu. Fakat faaliyete geçmeleri ancak Meclis’in kararına bağlıydı. İnkılâp Mahkemeleri’nde bu kez karar merci hükûmetti. Fakat onun önerisinin de MBK tarafından onaylanması gerekiyordu. Hükûmet önermediği için MBK mahkemeleri faaliyete geçirme imkânından yoksundu. Bir görüşe göre de, yasayı olduğu gibi bırakmak, ancak uygulamamak ve daha sonra da ilk fırsatta kaldırmak gerekirdi. Ahmet Tahtakılıç da aynı fikirdeydi; 27 Mayıs karşıtlığını yasada suç olarak tanımlamamak gerekirdi.
Kim, nerede yargılanacak?
Hükûmette bu konunun gündeme gelmesinin asıl nedeni, hâlen gözetim altında ve tutuklu bulunan sanıkların, mevcut yasaya göre mi yargılanacakları sorusuna aranan yanıttı. Bu kişilerin hukukî durumu belli değildi. Yasanın yürürlükte olup olmadığı dahi hükûmet üyeleri arasında tartışma hâlindeydi. Kimisine göre, mahkemeler faaliyete geçmediğinden yasa yok hükmünde sayılırdı. O hâlde, yasanın yayınından itibaren işlenen suçlar, yasa kapsamında değerlendirilemezdi. Ancak mahkemeler faaliyete geçerse, yasanın yürürlükte olduğunu söylemek mümkün olurdu. Mahkemeler faaliyete geçtikten sonradır ki, yasa uygulanabilir ve yürürlükte sayılırdı. Bu, tedbir olsun diye düşünülmüş olan bir yasaydı. Kimisine göre de, yasa geçerliydi; fakat uygulamaya konulmamıştı. Askerî hâkimler bile yasanın geçerli olup olmadığını soruyorlardı.
Mahkemelerin faaliyetine izin verilmiyor
Bir görüşe göre de, mahkemelerin faaliyete geçmeden yasanın suç olarak tanımladığı eylemlerin suç sayılabilmesi mümkün değildi. Aynı şekilde bu suçları soruşturmak da mümkün değildi. İlgili yasada saptanmış olan suçları sadece İnkılâp Mahkemeleri soruşturabilirdi. Ancak onlar da faaliyete geçmedikleri için soruşturma yapılamazdı. Demek ki, yasada suç olarak tanımlanmış olan eylemler, hâli hazırda suç olarak kabul edilemezdi. Sanıklar, olağan mahkemelerde yargılanmalıydı.
Maliye Bakanı’na sorulacak olursa, yasanın da kaldırılması gerekirdi. Ekonomi de bundan olumlu etkilenirdi. Bakana göre, İnkılâp Mahkemeleri’nin faaliyete geçmesi konusunun hükûmette görüşüldüğünün kamuoyunda duyulması dahi çok sakıncalıydı. Eğer yasa kaldırılamıyorsa, bu takdirde yasanın yürürlükte olmadığını ilân etmek gerekirdi. Tutuklular da olağan mahkemelerde yargılanmalıydı. Ahmet Tahtakılıç ise, yasa uygulansa 300 ilâ 400 kişinin asılacağını öngörüyordu. Başbakan da MBK ile teması önermişti. Kemal Kurdaş da, MBK onay vermeden yasanın kaldırılmasından yana değildi.
Öneriyi MBK yapsın
Bir görüşe göre, yasanın kaldırılmasına yönelik öneri MBK’dan gelmeliydi. MBK, hükûmete hiç bilgi vermeden ve ona danışmadan yasayı kabul etmişti. Bu aşamada hükûmet, MBK’ya danışmadan ve ona bilgi vermeden yasayı kaldırırsa, bu durum, hükûmet ile MBK arasında çatışma olduğu yolunda izlenim yaratır ve dışarıdan bakıldığında da iyi görünmezdi. Hükûmet, MBK’nın kararına mukabelede bulunmamalıydı. Hükûmet, MBK karşısında yalnızca yasanın kaldırılmasından yana olduğunu belirtmeliydi. MBK nezdinde yasanın kaldırılmasından yana tavır almalı ve kaldırılması için gayret sarf etmeliydi. Fakat acele ile teenniyi birleştirerek şekilde bir adım atılmalıydı.
Başbakan da, MBK ile temas kurulmasını isteyecektir. İlgili bakanlar, hükûmetin mahkemelere ilişkin eğilimini MBK’ya aktaracaklar ve temaslarının sonucunu yeniden hükûmetin gündemine getireceklerdi. MBK’nın da bu konudaki görüşünün öğrenilmesine çalışılacaktı. Adalet Bakanı, önce MBK’yi ikna etmeli ve ardından MBK’nın ikna olmasından sonra konuyu yeniden hükûmete getirmeliydi. Sorun askıda kalmıştı!
ABD’den her gün 40-50 telefon geliyordu
Maliye Bakanı Kemâl Kurdaş, bir ara ihtilâl sonrasında kafaların karıştığından söz ediyor, fakat MBK içindeki 14’lerin tasfiyesinden sonra artık yeni bir havanın oluştuğuna dikkat çekiyordu. Kendisi bakan olduğu gün 60 kişi tutuklanmış ve bunun ABD üzerindeki tesiri kendisini ürkütmüştü. Çünkü tepki çok menfîydi. ABD’deki tanıdık zevattan ve ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan kendisine 40 - 50 telefon gelmişti. Bakana göre, alınacak her kararın yurt dışı bağlantıları açısından önemi vardı ve buna çok dikkat etmek lâzımdı.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016