Cemil KOÇAK
Evet, bunu son günlerde sık sık sözü edilen ‘demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir’ tarzındaki çıkışlara karşı yazdım; hele hele demokrasiyi ‘cici demokrasi’ olarak yaftalamaya alışmış eski sol jargonu da hatırlattığı için.
Bir zamanlar sandıklar tahtadandı gerçekten; plastiğe geçeli daha yeni oldu. Şimdi bir an için gözlerimizi kapatalım ve yaklaşık yetmiş yıl öncesine geri dönelim. Meşhur 21 Temmuz 1946 seçimleri yeni bitmiş; sandıklara oylar herkesin gözü önünde atılmış. Sonra da oyların kapalı kapılar ardında sayıldığı seçimden söz ediyorum elbette. İktidar, yani CHP sandıkta büyük bir başarı kazandığını ilân ediyor. DP ise, seçimde hile yapıldığını, büyük baskılar altında kaldığını iddia ediyor ve ardından Meclis açılıyor. Cumhuriyet tarihinin birden çok partinin katıldığı ilk milletvekili seçiminden sonra.
CHP’nin basın yasakları
CHP açısından sandık sonucu kutsaldı; o kadar kutsaldı ki, Meclis’in ve iktidarın meşruiyetini sorgulamaya kalkışan DP’nin tutumu kabul edilemezdi. Nitekim İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı da, seçimler üzerine tartışma açan ya da açmaya yeltenen muhalif basına karşı önlem almakta gecikmeyecek ve seçimleri tartışmayı yasaklayacaktır. Bu yasağa uymayan gazeteleri de kapatacaktır.
CHP milletvekili Kemâl Turan, Meclis’teki konuşmasında, gazetelerin sıkıyönetimce yasaların verdiği yetkiye dayanarak kapatıldığını açıklıyor ve şöyle diyordu: “Gazeteler, Sıkıyönetim Komutanlığı’nın kanunların kendisine verdiği salâhiyetle muayyen [yetkiyle belirli] bir şeyi, yani Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyeti üzerinde münakaşa etmekten [tartışmaktan] alıkonulmuştur. Burada mevzu bahis olan, Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetine ait ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nın kendi salâhiyetine [yetkisine] binaen o muhitin hususiyetine göre böyle bir karar vermesidir. Olaylar, yabancılara üs istenen bu topraklar üzerinde Sıkıyönetim Komutanlığı’nın böyle bir karar almasının ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor.”
DP’nin sonu da SCF gibi olacak
Seçimler sırasında İçişleri Bakanı olan Hilmi Uran ise, DP ile SCF arasında benzerlik ve paralellik kurmaktan kaçınmıyor ve üstü kapalı bir şekilde de olsa, her iki partinin sonlarının da benzer olabileceği öngörüsünde bulunuyordu. İddialara gelince; Uran şöyle devam ediyordu: “Bu vadide, bilmiyorum, fakat belki şurada burada sert bazı hareketler olmuştur. Esasen her gadre uğradığını zannedenler için mahkeme kapılarımız daima açık olmakla beraber, bunları haber aldıkça önlemeyi ve yapanları inzibati cezalarla cezalandırmayı hiç ihmal etmedik ve fikrimizi müteaddit tamimlerle [değişik genelgelerle] zaman zaman yazdık.”
Hilmi Uran anılarında kendi sorumluluğunu tamamen bir kenara atarak, bütün sorumluluğu yeni Başbakan Recep Peker’in üzerine bırakmayı tercih edecektir: “Nihayet Peker Hükûmeti’nin sabrı tükenmişti ve muhalefete karşı ilk celâdetini [şiddetini] göstererek, İstanbul ile havalisinde elyevm mer’iyette bulunan [hâlen geçerli olan] örfi idare delâlet [sıkıyönetimin yol göstericiliği] ve kararı ile geçmiş seçimler hakkında her türlü aleyhtar neşriyatı [yayını] yasak etmişti.”
Ahmet Emin Yalman anlatıyor
Yalman, şöyle yazacaktır: “İstanbul seçimleri gazeteler tarafından çok sıkı bir surette takip edilmiş. Her sandıkta ne kadar CHP, ne kadar DP oyu çıktığı birer birer ilân edildi. Burada DP’nin seçimi tam olarak kazandığı ve 23 milletvekili çıkardığı besbelliydi. Böyle olduğu hâlde İstanbul’un neticesi derhâl ilân edilmedi.
Bir gün [İstanbul] vali[si ve belediye başkanı] Lütfü Kırdar beni makamına çağırdı ve dedi ki: ‘Size güvenim olduğu için memlekete ait bir davayı danışmak istiyorum. Evet, İstanbul’da DP seçimi kesin bir şekilde kazandı. Fakat buradan Kâzım Karabekir, Hamdullah Suphi Tanrıöver, general Cemil Cahit Toydemir, general Refet Bele, [Recep Peker] ve Hüseyin Cahit Yalçın’ın çıkarılması ve DP’ye ancak 18 kişilik yer bırakılması hakkında sıkı bir emir aldım. Dürüst bir memur ve memleketçi sıfatı ile nasıl hareket edeyim? Bu emri yerine getirmezsem, İstanbul seçimlerini kökünden bozmak için bahane aranması ve yeni partinin 18 kişilik mühim kuvveti el[in]den kaçırması ihtimali vardır. Bana ne tavsiye edersiniz?’ Hakkı vardı. O zamanki hava içinde her şey olabilirdi. Ben de durumu asgarî zararla kurtarılması hakkındaki görüşte beraber oldum. 24 Temmuz’da İstanbul listesi o şekilde ilân edildi.”
Yalman, yıllar sonra şu yorumu da yapacaktır: “O sırada DP, yurdun birçok kısmında henüz teşkilât kurmamıştı. Eski tek-partinin nüfuzu ve itibarı ve esaslı bir değişiklik yapmamak meyli [eğilimi] de bir kısım halk arasında devam ediyordu. CHP, akıl edip de son derece dürüst bir seçim yapsaydı, seçilebilecek aday sayısı 150’yi geçmeyecek, yani CHP, üçte ikiyi çok aşkın bir çoğunluğa hâkim kalacaktı. Böyle bir dürüstlük, siyasî hayatımıza kök salacak, birçok sarsıntıları önleyecek, belki de 1950’de CHP, yüzünün akı ile iktidarda kalabilecekti.”
İsmet İnönü: ‘Marifet yüzünden zedelendik’
İsmet İnönü, 1967 yılında şunları söyleyecektir: “Bir talihsizliktir. Demokratik rejime girmek kararını verdiğimiz zaman bazı zekâlar, ehemmiyetli ölçüde bu seçim mekanizmasına ne ölçüde hile karışabilir, bunu keşfetmeye gayret sarf etmişlerdir. Biz geçen 1946 seçimlerinde İstanbul’daki marifet yüzünden zedelendik. [İstanbul’da] açıkça marifet yapıyorlarmış. Bütün ülke lekelendi. Sanki her yerde seçimler öyle geçmiş gibi gösterilmeye çalışıldı. Ama Recep Peker vardı. Cevdet Kerim [İncedayı] da, her ne pahasına olursa olsun onu kurtarmayı doğru bir marifet sayarak, kendinden geçecek ölçüde olan Peker’e bağlılığını tüm ülkeye ödetti.”
Bülent Üstündağ’ın trajedisi
Sıkıyönetim yasakları nedeniyle sadece İzmir ve Ankara’da yayınlanan gazete ve dergilerde seçime ilişkin tartışmalar sürebiliyordu. Bu tür yayınlar, İzmir’de DP İzmir İl Başkanı Ekrem Hayri Üstündağ’ın oğlu Bülent Üstündağ örneğinde görüleceği gibi, bazı aile dramlarına da neden olacaktır. Demokrat İzmir gazetesinde 28 Temmuz’da yayınlanan bir yazı, aslında Bülent Üstündağ tarafından yazılmıştı ve yazıda seçim süreci sert bir üslûpla eleştiriliyordu. Ancak yazı, Bülent Üstündağ’ın askerlik görevini yapıyor olması nedeni ile, eşi Müçteba Üstündağ’ın imzası ile yayınlanmıştı ve yazıda Meclise hakaret edildiği iddiası ile açılan dava sonucunda, Bülent Üstündağ’ın yazıyı bizzat yazdığını itiraf etmesine karşın, eşi Müçteba Üstündağ sekiz ay hapse mahkûm olmuştu. Müçteba Üstündağ, küçük bir çocuğu olduğu gibi, hamileydi de. Müçteba Üstündağ, ikinci çocuğunu bu nedenle hapiste doğurmak zorunda kalacaktır. Bülent Üstündağ ise, henüz 35 yaşında iken, bu duruma daha fazla dayanamayarak intihar edecektir. Müçteba Üstündağ için ise yedi ay hapiste kaldıktan sonra özel bir af yasası kabul edilecektir.
CHP YILLAR SONRA HİLEYİ İTİRAF ETTİ
Elbette CHP iktidarı yıllarca 46 seçimlerinde ufak tefek hataların dışında önemli bir aksaklık olmadığını ileri sürdü. Sandıktan çıkan iktidarın meşruluğunu tartışmaya kalkmanın sakıncalarını ve tehlikesini vurguladı.
Metin Toker diyor ki
Yıllar sonra ise Metin Toker şöyle yazacaktır: “DP sadece 351 adayla seçimlere giriyordu ki, hiçbir hile, hiçbir mazbata değişikliği, hiçbir tesir yapılmasa ve iktidar istisnasız her yerde kaybetse, [ki] buna tabiî fiilen imkân yoktu, CHP’nin Meclis’te 114 sandalyesi otomatik olarak olacaktı. Yani [CHP’nin] iktidarda kalmak için topu topu 119 milletvekili sağlaması gerekiyordu. [Toplam] 465 milletvekilliği vardı ve o günkü şartlar içinde CHP bunu sağlardı. Ama o hileler, mazbata değişiklikleri, tesirler yapıldığına göre, gerçek şudur ki, CHP ve bilhassa idare amirleri ile CHP teşkilâtı, 1946 seçimlerini boşu boşuna kirletmişlerdir.”
Fahir Giritlioğlu itiraf ediyor
Fahir Giritlioğlu şöyle diyecektir: “ Fakat maalesef kanunun bazı boşlukları vardı. Çok partili hayat içinde yapılan bu ilk seçimin azamî dürüstlük ve titizlikle yapılması için her türlü tedbirlerin alınması gerekirdi. Hiç değilse üç ay evvel yapılan belediye seçimleri nisbetinde dürüst ve şikâyetsiz bir seçimin yapılabilmesiydi. [Bu takdirde]
CHP iktidarı için çok itibarlı sonuçlar sağlanmış olurdu. Fakat maalesef kanun, geri ve çok boşlukları olan bir kanun hüviyetindeydi. Seçim kanunu, bütün görevi idare cihazına bırakmıştı. Lâkin idare amir ve memurları, tek-parti devrinin otoritesi içinde yetiştikleri ve çalıştıkları için, çok partili hayatın gerektirdiği tarafsızlık psikolojisine kolaylıkla bürünemediler. Birçokları Millî Şef’in görüş ve arzularını tesbite çalıştılar. Kendilerine göre de tefsire giriştiler. Seçimlerde CHP’nin kazanmasına çalışmayı vatana bir hizmet şeklinde telâkki ettiler.”
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016