Cemil KOÇAK
Kılık kıyafet, çok kez bir çağdaşlık ve Batılılaşma meselesi olarak görüldü, algılandı; fakat bazıları için kıyafet yasakları, mesleğinin sonu anlamına da geliyordu.
Bazen sanıldığının aksine, cumhuriyette kadınların giyim kuşamına ilişkin hiçbir yasal düzenleme yapılmadı. Aksine, esas olarak 1930’lu yıllarda çarşaf ve peçe, il ve ilçelerde belediye ya da il genel meclislerinin kararları ile yasaklandı. Aksi uygulamalarda, belediye para cezasına başvuruyordu. Bazı yerlerde ise, aynı mekanizma ile terzilerin çarşaf dikmesi yasaklandı. Talep devam etse de, arzın kesilmesine gayret edildi.
Maraş’ta karadon yasaklandı
CHP Burdur milletvekili ve Maraş il yönetim kurulu başkanı olan Halit Onaran, 1936 yılının hemen ilk günlerinde parti genel sekreterliğine yazdığı bir yazıda; CHP Maraş il yönetiminin geçen Kasım ayında toplanarak, Maraş’ta çarşaf ve peçenin yasaklanmasına ve Ocak ayından itibaren de “bura halkının hemen yarısının giymekte oldukları (karadon) denilen eski (elifiye) biçimindeki şalvarla, bu şalvar üstündeki yazlık abanın da Mayıs 936’dan itibaren giyilmesinin yasak edilmesi”ne karar verdiğini bildiriyordu.
Biçuv İbrahim’in itirazı
Bu kararın ilk kısmının uygulanmasına Ocak ayında başlanmıştı. İş, valilik ve parti yönetimince “çok ciddî tutulmuş ve hiçbir sızıltıya yer verilmeden tatbikatta muvaffakiyet elde edilmişti.” Artık “bugün Maraş çarşılarında, sokaklarında çarşaf ve peçeli tek bir kadın görülmemekte, çarşafın yerini manto tutmakta”ydı. Üstelik “bu kararın ve icrasındaki tedbirlerin yaptığı tesir müsbetti.” Bu arada, “halkevlerimiz, fakir kadınlara 150 manto yaptırarak” partinin ocakları vasıtasıyla dağıtmıştı bile.
Peki, alınan yasak kararlarına karşı hiç mi itiraz olmuyordu sorusuna da yanıt verebilecek durumdayız. Maraş belediyesi, 1936 yılının Mayıs ayından itibaren aba ve şalvar giyilmesini yasak edince; şehrin Kılıçali mahallesinde oturan Biçuv İbrahim, bu kez bu işle meşgul olan 250 vatandaşın “geçinme zorlukları içinde kalacaklarından bahisle, bu kararın kaldırılmasına delalet” etmesi ricasıyla, yeniden CHP yönetimine başvurmayı uygun görmüştü. Başvuru hemen 1936 yılının ilk günlerinde yapılmıştı. Anlaşılan itiraz ciddîye alınmış ve tâ CHP Genel Sekreterliği’ne kadar yansımıştı; genel sekreter Recep Peker de, 19 Ocak’ta doğrudan CHP genel başkanlığına yazdığı bir yazıda, itiraza yer veriyordu.
Yasak kararında direniş
Öyle anlaşılıyor ki, genel sekreterlik itirazı mahalline de bildirmişti; nitekim Onaran, bu kez de Ocak ayı sonlarında yeniden genel sekreterliğe yazdığı bir yazıda, itiraza itiraz ediyordu. Yazıda, önce itirazın nedenine değiniliyordu. Buna göre, itirazcı, “karadon ve yazlık abanın kaldırılmaması”, “çünkü, bu biçimsiz kıyafetin çulunu dokuyan birkaç tezgâhın söneceği istek ve iddiası”ndaydı. Oysa, “beş on kişiyi geçmeyen bu tezgâh sahipleri valiliğe” ve parti yönetimine başvuruda bulunmuşlardı; hatta “Ankara’da bazı yüksek katlara” bile yazı yazmışlardı. Onaran kararı şöyle savunuyordu: “Bu yurttaşlara, men edilen[in] kumaş değil, kıyafet olduğunu ve köylerde köylülerimizin dilediği kıyafette çalışabileceklerini, ancak Maraş içinde bu kıyafetle gezmenin Mayıs 936 tarihinden başlayarak yasak edildiğini ve tezgâhlarının dokuyacakları kumaşı pek az bir ıslâh ile, biraz daha enli dokumak şartıyla, setre pantolon biçiminde dikilmek üzere, pekâlâ sür[dür]ebileceklerini, uygun bir dil ile anlattık. Hatta burada vaktiyle daha iyi iş yaparlarken, gün geçtikçe düşkünleyen el tezgâhları sahiplerinden bir kooperatif vücuda getirmeye çalışıyoruz. Bu birkaç tezgâhın, zamanın icablarına uymak istemeyen ve kendi faydalarını anlamayan kimseler olduğunu, bununla beraber bu yurttaşların sanatlarını körletmemek için ne yapmak lâzımsa yapılacağını (…) arz ederim.”
Çok açık ki, itirazın nedeni tamamen ekonomikti. Maraş yöresinde geleneksel kıyafetin hammaddesini dokuyan tezgâh sahipleri için hayat basit bir yasaklamayla zorlaşmıştı. Bildikleri ve alıştıkları iş, bundan sonra sona eriyordu. Ürettikleri mala talep kalmayınca, tezgâhları boş kalacak ve sonuçta işsiz kalacaklardı. Diğer yandan; kıyafet mecburiyetinin şehir içiyle sınırlanmış olması da dikkat çekicidir. Köylere ve köylülere yönelik bir yasak kararından asla söz edilmiyordu.
CHP MARAŞ YÖNETİMİNİN KARARI
Anlaşılan süreç şöyle işliyordu: Önce CHP yönetimi ilde veya ilçede neyin yasaklanacağına karar veriyordu; ardından da belediye ya da il genel meclisi bu kararı resmîleştiriyordu. Yasağın uygulanmasının denetimi de belediye zabıtasına kalıyordu. Şimdi de Maraş’taki sürece bir göz atalım: Yasal toplantı tarihi 8 Kasım 1935 olmasına karşın; 4 Kasım’da gerçekleştirilen CHP’nin gayri resmî toplantısında; Maraş valisinin de katılımıyla, “çarşaf ve peçe ile Maraş’ın biçimsiz erkek kıyafetlerinden (karadon) işi” konuşulmuştu. İl başkanı Onaran ile valinin açıklamalarından sonra, bir sonraki toplantıda verilmek ve “karar altına alınmak üzere” kendilerinin verdikleri önerge oybirliği ile ve “sevinç”le kabul edilmiş ve yine bütün üyelerce imza altına alınmıştı. Önerge şöyleydi: “Türk kadınının yüksek duygularına ve medenî düşüncelerine taban tabana aykırı olan ve Türk malı olmayan çarşaf ve peçenin, yurdumuzun her tarafında yapıldığı gibi, Maraş’ta da kaldırılması ve bunun için”, Ocak 936 birinci gününe kadar süre verilerek, “bu tarihten sonra bu kıyafette gezenlerin men’i; erkeklerimizin öteden beri kullandıkları (karadon) tabir edilen kıyafette, bugünün icabatına asla uymadığından, bu kıyafetin ve kolsuz yazlık abanın 1 Mayıs 936 tarihinden itibaren kat’îyen men’i ile yerine setre ve pantolon ikâmesi.”
MERAKLISI İÇİN NOTLAR
Meslekdaşım Doç. Dr. Hakkı Uyar, 1996 yılında Toplumsal Tarih dergisinde “Çarşaf, Peçe ve Kafes Üzerine Bazı Notlar” başlığıyla bir araştırma yayınlamıştı. Dr. Uyar yazısında, yasakları inceliyor ve CHP içindeki tartışmalarıaktardıktan sonra da; yerel gazetelerden elde ettiği bilgilerden hareket ederek, özel olarak Bodrum, Fethiye, Adana, Bursa ve Trabzon’daki kıyafet yasaklarına ilişkin geniş bilgi veriyordu. Yazının asıl konusu, Trabzon’daki yasaklardı. Benim gördüğüm kadarıyla pek çok il ve ilçedeki bu türden yasaklamalar konusunda yerel bilgilerimizi genişleten araştırmalar pek de yapılmadı. Oysa yerel basından bu yasaklamalar izlenebilir. Belki ufak tefek tepkilere ilişkin de bilgi edinmek mümkün olabilir. Böylece özellikle kadınların giyim kuşamına ilişkin yasaklamalar hakkında fazla bilgiye sahip olabiliriz. Cumhuriyetin toplumla kurduğu temas çerçevesinde kıyafet konusu hayli ağırlıklı bir yer tutuyordu. Erkekler için daha sıkı kurallar, yasalarla belirlenmeye çalışılmıştı. Şapka kanunu buna iyi bir örnektir. Fakat kılık kıyafet yasası çıkarılmadı.
Şapka kanunu II. Mahmud’un etkisi
Aslında şapka kanunu da, II. Mahmut’un fes kuralının bir devamı sayılabilir. O zaman da fes, resmî olarak kabul edildiğinde, hayli tepki doğurmuştu. Yaklaşık 100 yıl sonra gündeme gelen ve fesin yerini alan şapkaya karşı da muhalefet sert oldu. Belki de asıl şaşırtıcı olan nokta; İslâma aykırı olduğu gerekçesiyle II. Mahmut’un fesine karşı çıkma ihtiyacını duyan toplumun, 100 yıl kadar sonra, bu kez fesin İslam’ın bir sembolü olduğuna inanmaya başlaması ve fesi bu kez İslâm adına sahiplenmesidir. Bu örnek, toplumların tarihsel sahnede kısa süre sayılabilecek bir zaman diliminde, inançlarının nasıl değişebileceğine, hatta tam zıddına dönüşebileceğine güzel bir örnektir. Toplumların genellikle muhafazakâr bir tabiat gösterdiği genel bir doğrudur; fakat muhafazakârlığın içinin nasıl doldurulduğu değişkendir. Ezelden ebede doğru, içeriğinde hiçbir değişkenliğin olmadığı muhafazakârlık aramak, beyhûde bir çaba olabilir!
BAŞKA YERLERDEKİ UYGULAMALAR
Elbette yasak kararları sadece Maraş’ta alınmadı. Elimizde Sinop, Muğla ve Yozgat’ta da benzer yasak kararlarına ilişkin bilgi ve belgeler bulunmaktadır. Bir başka yazıda bunları da sizlerle paylaşmayı arzu ediyorum.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016