Cemil KOÇAK
Vietnam Savaşı’na bir Türkün de katıldığından haberiniz var mıydı? Bir roman aracılığıyla da olsa yaklaşık kırk yıldan beri bunu biliyordum; ama sizlerle paylaşmak bugüne kısmetmiş.
Sanırım abarttığımı düşüneceksiniz; ama hayır; ‘çılgın Türkler’ 1970’lerde de Vietnam’da savaşıyorlardı. Bilmiyorum, edebiyata ve romana meraklı mısınız? Benim kütüphanemde de bulunan ve yayınlandığında okuduğum bir romandan söz ediyorum: Macit Cevat (Doğudan) tarafından yazılmış olan “Vietnam Geçidi”ni duymuş muydunuz? Cevabınız hayırsa; ben size aktarayım o halde: Olay, Vietnam’da gerillaların arasında geçiyor. İbrahim bir Türk, paralı asker olarak Amerikan ordusuna katılıyor ve savaşmak üzere Vietnam’a gönderiliyor. Roman ilerledikçe, Anadolu’nun bağrından çıkan İbrahim’in tam anlamıyla kim olduğunu, onun Saygon’da Amerikan karargahında yakın dost olduğu bir Amerikalı zenci askerle kurduğu temastan öğreniyoruz.
Karargâhtan kaçış
İbrahim’in hikâyesi yürek paralayıcı: Türkiye’deki güç koşullar onu Amerikan ordusunda paralı asker olmaya zorlamıştır. Vietnam’da gerillalara karşı savaşırken, bir yandan da zenci asker dostu ile bilinçlenir; böylece Amerikan emperyalizmini yakından tanır. Vietnamlı gerillaların kahramanlığına, fedâkârlığına ve mertliğine hayran kalır. Sonunda kendisinin haksız bir savaşa kurban gitmekte olduğunu anlar ve romanın sonlarında zenci askerle birlikte saf değiştirip gerillalara katılır. Artık halk ordusunun bir askeridir. Vietnamlı gerilla iki genç kızla olan tanışıklıkları onlarla evlenmeleriyle sonuçlanır. Hatta İbrahim baba da olur. Fakat savaşmaya devam ederler. Romanın sonu dramatiktir; savaşın son ânında İbrahim’le karısı birlikte bir çarpışmada ölür. Zafer haberi onların cenazelerine denk gelecektir.
Belgesel roman geleneği
Neredeyse 650 sayfa kalınlığındaki bu romanın 70’lerin ortasına doğru tam da Vietnam savaşının sürüp gittiği sırada yayınlanması elbette tesadüf değildi. Vietnam savaşının son siyah beyaz karelerini televizyonlardan izlemeye devam ediyorduk. Nihayet 1975 baharında Kuzey Vietnam birlikleri ellerinde kızıl bayraklarla tankların üstünde Saygon’a girerken; şehrin adı Ho Chi Minh olarak değiştirildiğinde; orada olmayı düşlediğimi gayet iyi hatırlıyorum. Son kare de, Saygon’daki Amerikan elçiliğinin önündeki kalabalıktı; bir an önce ülkeyi terk etmek isteyen, ama elçiliğe alınmayan insanların kahredici çaresizliği âdetâ naklen yayınlanıyordu. Elçiliğin içine girebilenler şanslıydılar; son helikopterler, onları ve son kalan Amerikalıları açıktaki gemilere taşıyorlardı. Savaş bitmişti; hem de zaferle.
“Vietnam Geçidi”, yakın bir zaman önce best-seller olan bir başka belgesel romanın da âdetâ habercisiydi; çünkü bu da, tıpkı benzerinin alt başlığını taşıyordu: ‘Vietnam kurtuluş savaşının belgesel romanı’. Gerçekten de romanın “binlerce belge”nin “sabırla ve tahammülle” toplanarak yazıldığı kitabın arka kapağında özellikle belirtilmişti. Roman arada belgelere değilse de, dönemin Türkçe gazetelerine ve bu arada Atatürk’ün Nutuk’una da atıfta bulunuyordu. Kimbilir belki de Turgut Özakman “Şu Çılgın Türkler”i yazmadan önce bu romanı görmüştü.
Romandan sahneler
Romanda İbrahim, Kuzey Vietnam halk ordusundan genç gerilla kızla Hanoi’de Vietnam usûlleriyle evlenirken; âniden Müslüman olduğunu da belirtmek gereğini duyacak ve imam nikâhı için talepte bulunacaktır. Komünistlerin bu talebe kulak vermeyeceğini düşünüyorsanız; fena hâlde yanıldınız demektir: Artık nereden bulunursa bulunur, komünist Hanoi’de bir de imam bulunur ve İbrahim’in bu arzusu yerine getirilir. Çok mu şaşırdınız; canım o kadar da şaşırmayın; bakın romanı merak etmeye başladınız bile. Maalesef ilk baskısının yılı yazılmamış; biraz araştırdım, fakat ikinci baskısına da denk gelemedim; muhtemelen sahaflarda, eski kitapçılarda hâlâ bulunabilir; nitekim internet üzerinden yapılan bazı satışlarına denk geldim.
Türk’ün Vietnam’daki imajı
Bir başka sahnede; İbrahim ile zenci asker, bu kez Saygon’da Amerikalı çavuşun karargâhında onu ziyaret ederler ve çavuş onlara soğuk ayran ikram eder! Romandan son bir sahne daha yazayım bari: Türkün Vietnam’daki imajı da fena değil çünkü. İbrahim gerillalara katılmadan önce komünist gizli örgütün istihbarat birimi kendisi hakkında bilgi toplamış ve bir de rapor yazmıştı; raporda şu ifadeler özellikle dikkat çekiciydi: “Beyaz derili Amerikalı er, Türk asıllıdır; Türkler merhametli ve hak güder olurlar. Bu Türkün adı İbrahim’dir.” Bu arada; “İbrahim’in müstakbel karısı Nhung, devamlı ‘İbrahim, İbrahim’ diye adını içinden geçirmektedir.” Anlaşılan Türk erkeklerinin dayanılmaz cazibesi, Helga’ların olduğu kadar, Vietnamlı kızların da kulağına gelmişti!
GÖZÜMDEKİ SON VİETNAM KARESİ
Geçenlerde Vietnam hakkında bir belgesele tesadüfen denk gelmiştim. Herhangi bir siyasal mesajı olmayan, kameranın Vietnam’ın tarihine ve turistik yörelerine tutulduğu benzeri çok sayıda olan belgesellerden biriydi. Sıra elbette savaşa da geldi. Vietnamlı gerillaların meşhur toprak altı tünellerine de girdi kamera. Artık turistik bölge olmuşlardı; turistler bir zamanların bu kanlı tünellerini eğlenerek dolaşıyorlardı. Turistlerin arasında bir zamanlar bu tünellerdeki gerillalarla savaşmış olan Amerikalı gaziler de vardı. Ailelerini de alıp, yeniden gençliklerinde savaştıkları bölgeye geri dönmüşlerdi. Şimdi eşlerine ve çocuklarına bu savaşı anlatıyorlardı.
Dramatik buluşma
Onlar için herhalde dramatik bir andı. Tünellerde kılavuzluk yapan gezi rehberi de bir miktar yaşlı ve sempatik bir Vietnamlıydı. Kamera ona döndü ve öyküsünü anlatmasını istedi. Meğerse gezi rehberi de gazi değil miymiş! Üstelik şimdi Amerikalı turistleri dolaştırdığı tünelde bizzat savaşmış! Onun için tüneli avucunun içi gibi biliyor. Kendi öyküsünü gülümseyerek anlattı. Amerikalı gazi de hemen yanında idi. Sonra emekli aylığının düşük olduğundan şikâyet ederek, bunu bahşişlerle kapattığını söyledi. Amerikalı gazi de bahşisini unutmadı. Hafızamda kalan son Vietnam karesi de bu oldu. Tarihin, politikanın ve hayatın ne denli adaletsiz olduğunu bana bir kez daha anlatan son kare. Sahi; savaşı kim kazanmıştı demiştiniz?
SAĞIM SOLUM; HER YER GÖRSEL
Evet, ben de öğrendim artık: 20. yüzyılla birlikte görselin hâkimiyetine girdik. Bir tek fotoğraf, yüzlerce sayfalık bir kitabın yerini çoktan aldı bile. Görselle rekabet etmek güç, hatta imkânsız. Geçtiğimiz günlerde Vietnam gerilla savaşının efsanevî lideri general Giap da öldü. Yüz yaşını devirmişti. İtiraf edeyim, hayatta olduğunun bile farkında değildim. Cenaze merasimini televizyonlardan izlerken, eski günlere geri döndüm. Gençliğimin daha ilk basamağında duyduğum “İki, üç, daha fazla Vietnam” sloganı yeniden kulağımı çınlattı. Giap’ın halk savaşının temel ilkelerine ilişkin yazdığı; gerek Fransız ve gerekse Amerikan işgalcilerine karşı silâhlı direnişin alfabesini oluşturan gerilla mücadelesi yazılarını içeren kitaplarından bazıları Türkçeye de çevrilmişti. Okumaya değilse de, sadece göz atmaya fırsat bulmuştum o vakitler. Kütüphanemde raftalar hâlâ.
Che neden ikon oldu
Belki birçoğunuz Giap’ın adını bile duymadınız; hele fotoğrafını hiç görmediniz. Herhangi bir posterini de muhtemelen. Oysa aranızda, genç yaşta gerillacılık sırasında Bolivya dağlarında vurularak ölen Che Guavera’yı hatırlamayan herhalde hiç yoktur. Bilir misiniz ki; Che, gerilla mücadelesinde başarısız olmuştu; Küba’da gerçekleşen gerilla savaşının teorisini ortaya koymaya çalışmış; fakat sonrasında hiçbir başarı elde edememişti. Oysa Giap öyle mi? Uzun yıllar boyunca yabancı işgaline karşı başarıyla mücadele etmişti. Vietnam’da halk savaşının temel politikasını geliştirmişti. Sonunda gerilla mücadelesinin başarıya ulaştığı Vietnam’da Giap, daha sonra uzak doğu ülkelerinde, Kamboçya’da, Laos’ta ve benzeri bölgelerde süren gerilla savaşının başarısını da görecektir.
Peki, ama neden Che her yerde; fakat Giap gözlerden uzak? Yanıt açık: Che; bu yakışıklı genç, 1960’ların başından itibaren her yerde devrimin simgesi olacak; gerilla lideri olarak devrimci gençlerin, ama özellikle de genç kızların yatak odalarının değişmez poster kahramanı haline gelecektir. Tanrının Che’ye bağışladığı yakışıklılık ondan esirgenmiş olduğundan, Giap poster kahramanı olarak pek hatırlanmaz. Çağımızda ikon olmak, görsellikten geçiyor dersem; boyumdan büyük mü konuşmuş olurum acaba?
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016