Cemil KOÇAK
Nutuk’ta yazılan her şeyin doğru olduğundan emin olanlardan mısınız? O halde bu yazıyla ilgilenmeyeceğinizden eminim! Atatürk'ün 1927'de okuduğu Nutuk'la Kongrenin orijinal kararları arasında bariz fark olduğu açık. Ayrıca Nutuk’ta 3 madde de eksik.
Atatürk 1927 yılında okuduğu Nutuk’ta Erzurum kongresini ve kararlarını da anlatıyor; bu anlatım bütün ders kitaplarımıza, inkılâp tarihine ve tabiî tüm kutlama ve tören nutuklarına olduğu gibi aktarılmıştır. Eğer doğru olsaydı, bir mahsuru olmazdı tabiî! Atatürk, Nutuk’ta sıra Erzurum Kongresi kararlarına gelince, bir tür yoruma başvuruyor: bu kararları “o zaman nasıl anladığımı açıklayayım” demek suretiyle, aslında kararların asıllarından değil de, kendi yorumlarından söz edeceğini bildiriyor; ancak kararların orijinalinden ne metinde söz ediyor, ne de belgelerde bunlara yer veriyor. Dolayısıyla Nutuk’ta Erzurum kongresi kararlarını değil de, bu kararları daha o zaman Atatürk’ün nasıl anladığını öğreniyoruz. Sadece Nutuk ile yetinirsek, bu kararların asıllarını hiçbir zaman öğrenemeyiz! İşte bu nedenle karşılaştırmalı bir metin okuması yapılmadan gerçekte Erzurum’da ne gibi kararlar alındığını bilemeyiz.
Hilafetin korunması kararına sansür
Ne mi göreceğiz? Bakalım: Atatürk, ilk maddede millî sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez denildiğini söylerken; orijinal metinde, Trabzon iliyle Canik (Samsun) sancağının, şark illeri olarak tanımlanan Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Elazığ, Van ve Bitlis illeriyle bu sahada yer alan ve idari olarak herhangi bir ile bağlı olmayan bağımsız sancakların hiçbir nedenle ve bahaneyle biri diğerinden ve Osmanlı camiasından ayrılamayacak bir bütün olduğu yazılıdır. Yani sadece doğu illerini içeren bir karar Nutuk’ta bütün yurda aitmiş gibi gösterilmiştir ki, doğru değildir. Ayrıca uzun karar metni epey kısaltılmış ve orijinal metinde yer alan ve bu sahada yaşayan İslâm anasırından söz edilen cümleyse metinden çıkarılmıştır.
İkinci maddeye gelince; evet, tıpkı Atatürk’ün söylediği gibi, “kuvayi milliyeyi âmil ve iradei milliyeyi hâkim kılmak esastır”; lâkin niçin? Nutuk’ta yanıtını bulamıyoruz; çünkü orijinal kararın diğer kısmı tamamen atlanmış; ama biz orijinalinden devam edelim: Osmanlı vatanının tamamının ve ulusal bağımsızlığın sağlanması ve saltanat ile hilâfetin korunması için! Tabiî 1927 yılında kongre kararlarının bu şekilde dile getirilmesi artık siyasî olarak hayli mahzurluydu. Çünkü, kongre kararlarına karşı gelinmişti!
Üçüncü maddede; orijinal metinde her türlü işgalin ve müdahalenin Rumluk ve Ermenilik teşkili amacına yönelik olarak değerlendirileceğinden bahisle, topluca savunma ve direniş esasının kabul edildiği belirtiliyordu. Eğer merkezi hükûmet dış müdahale sonucunda bölgeyi terk etmek zorunda kalırsa, hilâfete ve saltanata bağlılığı ve millî hukuku üzerine alan her türlü önlem ve kararlar alınmıştı. Nutuk’ta ise, bu madde hayli farklı yazılmıştı: Buna göre, Osmanlı hükûmeti çökerse, her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topluca savunmaya ve direnişe geçecekti. Nutuk’taki metin yine saltanat ve hilâfet sözcüklerinden itinayla temizlenmişti!
Dördüncü maddede; Osmanlı Devleti’ndeki Hıristiyanların bütün hukukunun korunacağından söz ediliyordu. Nutuk’ta bu karardan hiç söz edilmiyor. Aksine, Hıristiyan azınlıklara siyasal üstünlük ve toplumsal dengeyi bozacak ayrıcalıkların verilemeyeceğine ilişkin karar alındığından bahsediliyor! Yani gerçek kararın tam aksine.
Yine Nutuk’ta manda ve himaye kabul edilemez şeklinde karar alındığı yazılıdır; acaba böyle bir karar alındı mı hiç diye soracak olursanız; hayır. Ama aksine; alınan karar şöyledir: “milletimiz insanî ve asrî gayeleri tebcil ve fennî ve sinaî, iktisadî hal ve ihtiyacımızı takdir” ettiğinden, “devlet ve milletimizin dahili ve harici istiklâli ve vatanımızın tamamisi mahfuz kalmak şartıyla” daha önce ortaya konular sınırlar içinde “milliyet esaslarına riayetkâr ve memleketimize karşı istila emeli beslemeyen herhangi bir devletin fennî, sinaî, iktisadî muavenetini [yardımını] memnuniyetle karşılarız” Yani tam aksi. Peki, böyle bir devlet var mıdır; hangisidir sorusuna yanıt vermek ister misiniz? Tabiî ki ABD! O sırada başka hangi devlet bu tanıma uymaktadır sizce? Nutuk’ta hiç sözü edilmeyen bir başka karar daha vardır; bütün İslâm vatandaşlarının derneğin doğal üyesi olduğunun açıklandığı sondan bir önceki madde. Bu da Nutuk’ta silinmiştir.
10 madde Nutuk’ta 7’ye düşüyor
İşte, orijinal metin ve kararlarla o zaman Atatürk’ün bu kararları nasıl anladığını açıkladığı Nutuk metnini yan yana getirdiğimizde, Nutuk’ta nasıl tahrifat yapıldığını açıkça görüyoruz. Siz siz olun, Nutuk okurken, dikkatli olun. Daha ilk bakışta orijinal karar metninde on madde varken, Nutuk’ta yalnızca yedi maddeden söz ediliyor olması dahi başlı başına dikkat çekicidir. İnkılâp tarihçilerimiz ise orijinal metinler yerine onların nasıl anlaşıldığını ders kitaplarına geçirdikleri için bu türden “küçük ayrıntılar”la pek ilgilenmezler. Dikkatlerini çekebilmek mümkün değildir; çünkü zaten “dikkat!” komutu üzerine yazacaklarını yazmışlardır. Gerisi mi? Olsa olsa teferruattır. Tarih ise teferruatlardan ibarettir diye yazsam, acaba dikkati çekebilir miyim?
Tarihi Yeniden yazmak
Peki, ama Erzurum kongresinin kararlarının öyle değil de, böyle olduğunu bilmenin ve öğrenmenin önemi ve anlamı nedir? Eğer gerçekten geçmişte ne olup bittiğini öğrenmeye meraklıysanız; Millî Mücadele’nin başlangıcı ile sonrası arasındaki derin farkları ancak bu küçük ayrıntılarda ve gerçeğin ortaya çıkması ile anlayabilirsiniz. Erzurum kongresi bir yerel kongre idi. Bu sırada toplanmaya başlayan yerel kongrelerin ilki de değildi. Dokuzuncusudur! Bülent Tanör’ün “Türkiye’de Kongre İktidarları” kitabı bu dönemdeki bütün yerel kongreleri ve faaliyetlerini anlatmaktadır. Bu kongrelerin Millî Mücadele içindeki yeri anlaşılmadan Millî Mücadele’nin hakiki mahiyetini kavramaya imkân yoktur. Aradan yıllar geçtikten sonra Millî Mücadele tarihi Nutuk’ta resmî olarak tesbit edildi. Yeniden yazıldı. Resmî tarih ise onu sadece tekrar etti.
Karabekir ismi listelerden itinayla silindi
Karabekir, Nutuk’a yanıt verirken (“Nutuk ve Karabekir’den Cevaplar”) şöyle diyor: “madde sıraları neden değiştirilmiş; bazıları yazılmamış; aynen beyanname ve nizamname yazılmalı idi.” Bu cümle bile inkılâp tarihçileri için yeteri kadar uyarıcı olmalıdır. Ama olamıyor. Ardından ekliyor: kongrede seçilen heyeti temsiliye üyelerinin isimlerini sıralarken Atatürk Nutuk’ta nedense Karabekir’in adını yazmayı ihmal etmiş! Karabekir, Nutuk’a göre heyet üyesi değildir; oysa kendisi üye olduğunu açıklamaktadır. Kime inanacağız? Tabiî ki yine belgelere bakacağız. Bir de ne görelim? Karabekir, üstelik altında Atatürk’ün de imzası bulunan bir yazıyla heyeti temsiliye üyeliğine getirilmemiş mi? Peki, neden Nutuk’ta Karabekir adı silinmiştir? 1927 yılında tarih yeniden yazılıyor ve Karabekir tarihten itinayla siliniyordu da ondan. Oysa sadece Mazhar Müfit Kansu’nun anılarına bakılsa dahi (“Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber”) kararların Nutuk’ta anlatıldığı gibi olmadığı hemen göze çarpacaktır. Buna rağmen, bütün inkılâp tarihçilerinin kullanmakta pek heveskâr oldukları bu anılar dahi dikkati çekmekten uzaktır! Eğer görmek istemezseniz, Kansu bile size yardımcı olamaz! Üstelik Kansu da anılarında Karabekir’in üyeliğini açıkça anlatmaktadır!
Hacim Muhittin Çarıklı’nın Nutuk’a cevabı
Ege yöresinde Balıkesir ve Alaşehir kongrelerinin toplanmasına öncülük eden Hacim Muhittin Çarıklı anılarında (“Babam Hacim Muhittin Çarıklı”) Nutuk’u değerlendirirken; Atatürk’ün sadece kendi bulunduğu hareketleri açıkladığını, diğer cepheleri ise birer cümle ile geçtiğini yazmaktadır. Çarıklı’ya göre, bunun nedeni Atatürk’ün sadece kendisinin içinde bulunduğu olayları anlatmasıdır. Sonra Millî Eğitim Bakanı olacak olan Mustafa Necati ise, kendisine Atatürk’ün diğer cephelerin tarihinin oralarda bulunanlar tarafından yazılması gerektiğini belirttiğini açıklamıştır. Çarıklı, Nutuk’ta kendisinden hiç söz edilmemesi karşısında hayal kırıklığına uğradığını da açıklamaktan çekinmiyor. Anılara eklemelerde bulunan Çarıklı’nın oğlu Turgut Çarıklı, babasının Necati Bey’in söylediklerine hiç inanmamış olduğunu belirtiyor: “Balıkesir teşkilâtından ve kendisinden bahsedilmemesini filozofça karşılamak istemesine rağmen, bunun neden olduğu burukluğu yaşamının sonuna kadar duymuştur.” Çarıklı, Genelkurmay Başkanlığı’nın anılarını talep eden yazısına da bu nedenle ret yanıtı verecektir. Yanıtında “ilgili şahıslar hayattayken tarihin yazılamayacağı” görüşünü iletmiştir. Çarıklı’nın (“Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri”) kitabı, içerdiği belgelerle birlikte Millî Mücadele tarihinin anlaşılması için vazgeçilmez bir kaynaktır.
İnternet Tarihçiliği
Hele tahrifatlar internette de bir kez ortaya çıkınca, artık kopyala-kes-yapıştır usulüyle bunun önüne geçmek mümkün değildir. Herkesin söylediğine mi inanacaksınız; yoksa benim yazdıklarıma mı? Hele Nutuk bile benim söylediklerimi söylemiyorsa. Ders kitapları sadece Nutuk’u temel alıyorsa. Medyanın da üslubu bu durumu takviye etmektedir: Yıllardır ezberlemeniz için size sunulan bilgiler gerçeklere uygun değildir dediğimizde; medyamız bu cümleyi iddia olarak yansıtmaktadır: İddia edildi-etti şeklindeki ifadelerin kaynağı budur. Buradan “iddia” ediyorum: ben “iddia” etmiyorum, sadece tarihsel bir gerçeği açıklıyorum. İlk kez de ben açıklamıyorum; çok önceden zaten bilinen ve daha sonra unutturulan, sonra unutulan gerçeği dile getiriyorum. Bu arada önemli okul yerleştirme sınavlarında öğrencilerimize ders kitaplarında yazılan yanlış bilgileri soruyoruz; ezberledikleri yanlışı hatırlayan öğrencilerimizi en iyi okullara kabul ediyoruz. Yanlış yanıtı bilenler hayatlarına daha iyi okullara giderek devam ederken; yanlış yanıtı bilemeyenler ya da ezberleyemeyenler de eğitim basamaklarının altına doğru çekiliyorlar. Hayatta başarılı olmanın yolu, gerçeği aramaktan ya da bilmeye uğraşmaktan değil de, yanlış da olsa bir şeyi ezberlemekten geçiyor. Ne sistem ama!
Okuma metinleri
Şimdiye kadar değindiğim eserlerin yanı sıra; İlhan Tekeli ile Selim İlkin’in birlikte kaleme aldıkları “Ege’de Sivil Direniş’ten Kurtuluş Savaşı’na Geçerken Uşak Heyeti Merkeziyesi ve İbrahim Tahtakılıç Bey başlıklı araştırmaları da yine Ege bölgesindeki kuvayı milliye hareketini anlamak isteyenler açısından okunması zorunlu bir eserdir. Eğer konuya çok meraklıysanız, bu takdirde Bekir Sıtkı Baykal tarafından hazırlanan “Erzurum Kongresi İle İlgili Belgeler” kitabını da okumalısınız. Kırzıoğlu’nun kapsamlı kitabı incelenmeden Erzurum kongresi ve kararları hakkında konuşmak komik olur. Eğer şimdiye kadar bu eserleri okumadıysanız epey eksiğiniz var demektir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016