Cemil KOÇAK
Tek parti döneminde hac yasaktı. Ancak, ünlü 1946 seçimi sırasında hac serbest bırakılmıştı. Tek Parti döneminde basında hac ile ilgili yazılan yazıların bir dökümünü gördüğümü hatırlamıyorum.
Tek parti döneminde hac yasaktı. Fakat rejim değişikliğiyle birlikte yasak kalkacaktır. Ünlü 1946 seçimi sırasında, hac serbest bırakılmıştı. CHP’nin seçim öncesindeki bu hamlesi dikkat çekiciydi. Ama belki yeterli değildi. En azından herkes açısından tatminkâr bir hamle olarak kabul edilmeyebilirdi. Belki de bu bakımdan olacak; bu kez de 1950 seçimine az bir zaman kala, hacı adaylarına bundan böyle gösterilecek kolaylıklara ilişkin haberler, basında görülmeye başlanacaktır! Bu arada; Şebilülreşad dergisi bu meseleyi gündeme getirmişti. Dergiye göre; haccın serbest bırakılması lâzımdı; nitekim geçen yıla kadar Hac yasaklanmıştı. [İlgilenen okuyucular derginin şu yazılarına bakabilirler: “Hac Yasak Edilebilir mi?”, Sebilürreşad, Cilt: 1, Sayı: 15, (Eylül 1948) ve “Bu yıl Hac Niçin Yapılmadı”, Sebilürreşad, Cilt: 1, Sayı: 23, (Aralık 1948)].
CHP hükûmetinin hac kararı
Gelelim, CHP hükûmetinin tutumuna: Dışişleri Bakanlığı, 22 Mayıs 1948 tarihinde Başbakanlığa yazdığı bir yazıda; “17 Ekim 1947 tarihli ve 3/6507 sayılı Bakanlar Kurulu kararının üçüncü maddesindeki ‘yeniden hacca gitmek isteyenlere müsaade olunmaması’na dair hükmün, önümüzdeki hac mevsimi için de tatbiki [uygulanması] hususu Bakanlar Kurulu’nda görüşülüp, şifahen [sözlü şekilde] kararlaştırılmış olduğuna nazaran; [Türkiye’nin] Cidde elçiliğimize, sıhhî ve malî sebepleri izah edilmek [açıklanmak] suretiyle, önümüzdeki hac mevsimi için vatandaşlarımızın Hicaz’a gitmesine müsaade edilemeyeceği bildirilmiş ve bu tedbirin alınmasında âmil olan sebeplerin, Suudi Arabistan hariciyesine [dışişleri bakanlığına] dostane bir lisanla izahıyla, herhangi şekilde aleyhimize yanlış tefsir [yorum] ve menfî [olumsuz] propagandalara meydan verilmesinin önlenmesi istenmiştir.” denilecektir.
Hac yine yasak
İşte böyle; hac 1948 yılı için uygun görülmemişti. Dışişleri Bakanlığı yazısında, haccın bu yıl için de yasaklandığından söz ediliyor; fakat bir konuda hassasiyet gösteriliyordu. O da, meselenin yanlış anlaşılmamasını sağlamaktı. Yanlış ve olumsuz yorumlardan ve bu türden yorumların yaratabileceği olası olumsuz propagandalardan da sakınmanın gereği hatırlatılıyor ve büyükelçiliğin bu konuda özenli ve dikkatli davranmasının gereği vurgulanıyordu. Yasağın nedeni basitti; olası sağlık ve içinde bulunulan malî sıkıntılar nedeniyle böyle bir karar alınmıştı. Bunun dışında yasağın özel bir nedeni olabileceğine yönelik her türlü değerlendirme, ancak kötü niyet eseri olabilirdi.
BİR ARAŞTIRMA ÖNERİSİ
Tek parti döneminde basında yayınlanan hac ile ilgili haber ve yazıların bir dökümünü bir yerde gördüğümü pek hatırlamıyorum. Oysa, bu da ilginç bir araştırma konusu olabilirdi. Acaba bu dönemde hac basında ne şekilde işlenmişti? İşlenebilmiş miydi? Hac engeli, bir şekilde kendince açıklanmaya çalışılmış mıydı? Yoksa konu tamamen suskunlukla mı geçiştirilmişti? Araştırma konusu ‘sıkıntısı’ çeken yüksek lisans öğrencilerinin acaba bu konu ilgisini çeker mi? Benim çekiyor da, ondan…
CHP VE DEVRİM YASASI
Hatırlanacağı gibi, 26 Kasım 1934 tarihinde kabul edilen bir yasayla; “ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hanım, hanımefendi ve hazretleri gibi lakâp ve ünvanlar” kaldırılmıştı. Bundan böyle, erkek ve kadın vatandaşlar, yasaların karşısında ve resmî belgelerde yalnızca adlarıyla anılacaklardı. Unutulmasın ki; soyadı yasası da tam bu sırada,
2 Temmuz 1934 tarihinde benimsenmişti. Ancak uygulamaya geçilmesi için 2 Ocak 1935’i beklemek gerekmişti.
CHP yasayı uyguladı mı?
İlginç bir soru değil mi? Herhalde CHP’nin inkılâp kanunu uygulamakta en önde geldiğini düşünüyor olmalısınız. Evet, belki mantıken öyle… Ama elimizde bulunan bir CHP genelgesi, bunun pek de öyle olmadığını gösteriyor. Sadece gelelim: CHP Genel Sekreterliği, yasanın benimsenmesinden üç yıl sonra, 27 Aralık 1937 tarihinde, örgütüne ve Halkevlerine yayınladığı bir genelgede; partiyi ve Halkevlerini bu konuda uyarma ihtiyacını hissediyordu.
CHP genel yönetim kurulu, daha 25 Temmuz 1931 tarihinde 1455 sayı ile örgütüne ilettiği genelgesinde; “matbu hesap kayıt örneklerinde gösterilen kayıt sisteminde o zamanın” gereğine göre; ‘bey, efendi, ağa’ gibi tabirlerin kullanıldığını hatırlatıyordu. Her yıl yeni açılan Halkevleri’ne de “bu matbu hesap kayıt örneklerinden” gönderilmişti. Buna göre; her altı ayda bir yayınlanan parti genelge dergilerinde de aynı tabirlere yer veriliyordu.
Fakat yasanın kabul edilmesinden itibaren durum değişmişti; oysa nedense, partinin yeni duruma uyum sağlaması için gereken uzun zaman geçmesine rağmen, bu yapılamamıştı. Bunu nereden mi biliyoruz? Elbette, parti genelgesinin son satırlarından… Yazıda; ilgili yasa gereğince, “bugün yeri olmayan ‘bey, efendi, ağa’ tabirlerinin hesap kayıt örneklerini ihtiva eden genelge” dergilerinden kaldırılması isteniyordu.
Baylar ve bayanlar…
Yasanın tam olarak uygulanması gerektiği konusunda İçişleri Bakanı ve CHP Genel Sekreteri Şükrü Kaya da, parti örgütüne ve Halkevleri’ne yolladığı bir genelgede; gereken uyarılarda bulunmayı ihmal etmemişti. Fakat bu genelge 1937 yılının başlarına aitti. Kaya, 16 Şubat 1937 tarihli genelgesinde; yasanın kabulüyle; “yasada Türkçe konuşmada ve yazıda erkek isimlerinin yanına, hangi milletten olursa olsun, bay ve kadın isimlerinin yanına bayan konulması”nın benimsenmiş olduğunu hatırlatıyor; ardından da, “bazı gazete ve risaleler”de ise buna uyulmadığının gözlendiğini belirtiyordu. Bu yayınlarda bu lakâplar “gelişi güzel” kullanılmaya devam ediliyordu.
Her yabancı lisanda “kendi lehçeleriyle” hiç değişmeden “kullanılan bu ünvanın Türkçeye yerleşmesi, dilimizin güzelliği ve zenginliği için” gerekiyordu. Dolayısıyla, “Türkçe yazılarda ve basılarda, her ne milletten olursa olsun, ismi geçenlerin cinsiyetlerine göre, bay ve bayan kelimelerinin konulması ve Fransızca, Almanca, İngilizce” ve benzeri her türlü yazıda, “o dilin bay ve bayan makamı”nın yerine geçecek ünvanların kullanılması gerekiyordu. Böyle yapıldığı takdirde de; “Türklerin medeniyet âlemi içerisinde her milletle beraber müsavi [eşit] ve cihanşümûl bir lâkapla anılması” sağlanacaktı.
Genelgede; yasanın amacı da şöyle ifade edilmişti: “Zaten ‘beylik, paşalık, ağalık, hocalık, hanımlık’ lâkaplarının kaldırılması” da bu amaca yönelikti. Kaya, genelgesini bir uyarı ile bitiriyordu: “Bütün vatandaşların ve Türkiye’de yabancı lisanlarla gazete ve risale neşreden yabancıların bu esasa” göre hareket etmeleri gerekiyordu.
Yasa ne emrediyor;
biz ne yapıyoruz?
Yasaya göre, Türkiye’de bugün de ‘ağa, hacı, hafız, hoca molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hanım, hanımefendi ve hazretleri gibi lâkap ve ünvanların kullanılması yasaktır. Yasanın kabul edilmesiyle birlikte; bundan böyle, orduda Müşirlere Mareşal; birinci ferik, ferik ve livalara General; deniz kuvvetlerinde birinci ferik, ferik ve livalara Amiral denilecekti. Bu isimdeki rütbeleri, bu tarihten itibaren kullanmaya başladık.
İşin ilginç kısmı; yasada herhangi bir cezaî sorumluluk bulunmamasıydı. Yani, bu ünvan ve lâkapları kullanmaya devam edenlerin durumu açık değildi. Bu bakımdan; değil günlük konuşmalarda; yazılı metinlerde bile bu uygulamayı ısrarla sürdürmek çok güç; zaman zaman imkânsızdı. Hatta aradan geçen neredeyse seksen yıldan sonra bile, bu ünvan ve lâkapları hâlâ kullanıyor olmamız ve birçoğumuzun bunların seksen yıl önce kaldırıldığından bile haberdar olmaması, ilginçtir.
Yasaya göre; eşlerin birbirlerine ‘hanım’, ‘hanımefendi’ ya da ‘efendi’, ‘bey’ ve ‘beyefendi’ demeleri doğru değildir. Tıpkı hacca gidenlere ‘hacı’ denilmemesi gerektiği gibi! General ve amirallere hâlâ ‘paşa’ dememiz de, Cumhuriyet yasalarına karşı çıkmak için bir vesile olarak kullanılıyor olabilir! Zamanında basında sık sık gördüğümüz Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri ya da Başvekil İsmet Paşa Hazretleri tarzındaki ifadeler de, bu yasa çerçevesinde biraz tuhaf karşılanmış olmalıdır! Siz siz olun; otobüste ‘bayan yanı’ tercih edenlerin bu terimi nereden öğrenmiş olabileceklerini merak etmeyin! ‘Bay’ ve ‘bayan’ terimleri de, bu yasanın doğurduğu sıfat boşluğunu doldurmak amacıyla ‘icat’ edilmişti!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016