Cemil KOÇAK
Soruyu sordum; fakat kesin bir yanıt verebileceğim kanısında değilim; ama bu itirazların ne labileceğini merak ettiyseniz, siz en iyisi yazıyı okumaya devam edin… Belki bir gün bir bilen çıkar!

Atatürk’ün ölümünden hemen sonra; Cumhuriyet gazetesinde, beklenebileceği gibi, onun anısına, en yakınlarının kaleminden, hatıralar yayınlanmaya başlandı. 1939 yılının ilk günlerinde Atatürk’ün çocukluk arkadaşı ve en yakınındaki isimlerden biri olan Salih Bozok’un anılarının gazetede tefrika edileceğine ilişkin ilânlar, gazetenin baş sayfasını süslemeye başlamıştı bile… Atatürk’e dair anılar, o sırada, kendisinin de naklettiklerinin dışında, gerçekten de pek azdı. Bu bakımdan tefrikanın ilgi çekmemesi mümkün değildi. Hele kişisel yaşantıya dair olan kısımlar, elbette çok daha ilginçti.
Dönemin hassasiyeti
Elbette bu, basit bir anı dizisi sayılmazdı; sayılamazdı ya da sayılmamalıydı. Belki de dışarıdan bakanlar için böyleydi; fakat unutulmasın ki, Millî Şef İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı seçilmesinin üzerinden sadece bir buçuk ay geçmişti. Anıların yayına başladığı sırada Atatürk’ün son başbakanı Celâl Bayar, görevinden ayrılmış ve 25 Ocak’ta da Refik Saydam yeni başbakan olarak atanmıştı bile… Cumhuriyet gazetesinde Yunus Nadi’nin Atatürk’ün yakınında bir isim olarak İsmet İnönü’den ne denli hoşnut olduğunu, dönemin siyasî dedikoducularına sormak gerekirdi. Onlara göre; İnönü ile Nadi’nin arası pek de iyi değildi; tıpkı Salih Bozok’un da paşayla arasının pek yakın olmaması gibi…
Salih Bozok anlatıyor
“Atatürk’e Ait Hatıralar” başlığı altında yayınlanan anıların elbette en çok merak uyandıracak konularının başında, Atatürk’ün hastalığı ve ölümü gelmesi olağandı. Nitekim Bozok, tefrikanın ilk kısmını buna ayırmıştı: ‘Ebedî Şefin Hastalığı Nasıl Başladı ve Ağırlaştı?’ başlığıyla, ilk kez bu konuda yetkili bir ağızdan yakın geçmiş anlatılıyordu. Gazetenin aynı sayfasında, Atatürk’ün hastalığı sırasında, ileride hayli siyasî dedikodulara neden olacak olan, İsmet Paşa’dan Bozok’a yazılan kişisel mektupların da orijinal klişeleri yayınlanmıştı. Bu mektuplar, paşanın o vakitler Bozok’a yakınlığını ve aynı zamanda da ‘ricalar’ını ifşâ ediyordu.

Bozok’un bu satırlarının yayınlandığı tarih de, ne tesadüfse, 26 Ocak’tı. Her şeyin altında muhakkak bir buzağı arandığı bir sırada, politikaya âşina olanlar, bu anıların tam da bu sırada yayınlanmasının basit bir tesadüf olmadığını düşünebilirlerdi. Ardından da “Ebedî Şefin Son Günleri” başlığıyla tefrika sürüyordu. Bu, ‘devamı yarın’ anonsu ile sürdürülen bir diziydi.
Lâtife Hanımla evliliğine gelince…
Bozok, her ne hikmetse, birdenbire, Atatürk’ün özel yaşamına atlıyordu. O zamana kadar hiç kimsenin sözünü etmediği ve muhtemelen etmeye de niyetli olmadığı bir konuyu hatırlatıyordu: Atatürk’ün Lâtif Hanım’la evliliğini… Evlilik biteli on yıldan fazla olmuştu. Bozok, o zamana kadar hiç kimsenin bilmediği bazı ‘gerçekleri’ açıklamanın zamanı geldiğine hükmetmiş olmalıydı. Bu kez gazetede yayınlanan hatıraların başlığı, “Muzaffer Başkumandanın İzdivacı Nasıl Olmuştu?” idi. Aslına bakacak olursanız, bugün elimizde bulunan ve Atatürk’ün evliliğine dair öykülerin ilk halini, işte bu dizide buluyoruz.
Atatürk’ün Lâtife Hanım’la İzmir’de tanışması öyküsü; aralarındaki temaslar; evliliğe doğru giden yol; hepsi bu satırlarda okunuyordu. Bu kez de Lâtife Hanım’ın Bozok’a yazdığı mektupların orijinal klişeleri yayınlanmıştı. Bozok, sadece İsmet Paşa ile değil, fakat belli ki, Lâtife Hanım’ın da çok yakınında yer almıştı. Dolayısıyla bu öyküyü ondan daha ayrıntılı bilebilecek belki de başka bir kişi yoktu. Muhtemelen diziyi izleyen pek çok okuyucu açısından bu böyleydi. Evlilik öyküsü sürüyordu; bu kez “Mustafa Kemal Evlilik Kararını Nasıl Verdi?” başlığıyla, öykü işlenmeye devam ediliyordu. Bu heyecanlı dizinin ertesi gün de süreceğine ilişkin anons unutulmamıştı.
Ve dizinin sonu…
Bozok’un son yazısının tarihi 2 Şubat’tı. Ve anıların süreceğine ilişkin anons da eksik değildi. Fakat bir sonraki gün yayın kesilmişti! Üstelik gazetede hiçbir açıklama da yapılmamıştı! Tuhaf bir durumdu doğrusu; muhtemelen gazetenin tirajını olumlu yönde etkileyebilecek bir yayının bu kadar kısa zamanda; sonuçta yalnızca dört yazıda sona ermesi… Herhalde okuyucular da buna bir anlam verememişti. Bu tefrikaya rastladığımda ve bunu izlemeye aldığımda, doğrusunu söylemek gerekirse, ben de bir anlam verememiştim. Muhakkak bir şey vardı; hele o siyasal konjonktürde olmaması az bir ihtimal gibi gelmişti bana… Fakat ne olabilirdi ki? Acaba bundan sonra gelecek kısımlar için mi bir ‘önlem’ alınmıştı diye düşünmeden edemedim.

Dizi yarım kalmıştı. Benim bu konudaki ‘teorim’ ise, hiçbir zaman kanıtlanamaz bir yorumdan ve spekülasyondan ileri gidebilecek halde değildi. Kanıtlanabilir olmayan ya da yeterince ikna edici bir şekilde sunulamayan bir ‘teori’, ne kadar çekici ve renkli olursa olsun, öznel bir yaklaşımın ifadesinden başka bir anlama gelemezdi. Şimdilik, belki ileride açılmak üzere, dosyasında -eski deyimle- hıfz edilmesinden -saklanmasından- başka yapabilecek bir şeyim yoktu.
İSMET PAŞA’YA GELEN SIR MEKTUP
Elbette bazen de şans yardım eder; fakat tarihçilerin de şansa bir şans vermesi gerekir. Yani, merak saikiyle araştırmaya devam etmek… Sonra bir gün, bakarsınız, bambaşka bir konuda araştırma yaparken; başkaca ilginç yazışmalar içinde, karşınıza belki de herkesin pek de ilginç bulmayacağı bir kâğıt parçası çıkar. Arşivde eşelenmek, böylesi bir şansı yaratmanın ilk adımıdır. Ama ilk adım da yeterli sayılamaz. Katalogda gördüğünüz ve belki de o anki yorgunluğunuzla üzerinde durmayabileceğiniz bir özet açıklama; eskiden kalma bir tozlu dosyayı hatırlamanıza yardımcı olabilir. Bir an için olsun dikkatinizi yitirmeden eski kâğıtların arasında dolaşmanın küçük bir sürprizidir bu…
Muammer Bey’in itirazı
Evet; Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulduğum bir yazışmadan söz etmenin tam zamanıdır artık… Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Gedeleç, -ki bu göreve atananı yalnızca bir ay kadar olmuştu- 10 Şubat 1939 tarihli yazısında; Başbakanlık Müsteşar muavini Haydar Güven’e, gayet ilginç bir mektuptan söz ediyordu. Yazıya göre; Lâtife Hanım’ın babası, Atatürk’ün bir zamanlar kayınpederi olan “İzmir’de Muammer Uşaklı”, yeni Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye bir mektup yazmıştı. İnönü’de, Gedeleç’e “mektup ve ilişiklerini” Başbakan Refik Saydam’a sunması için talimat vermişti.
Gedeleç’in yazısının tarihi 10 Şubat olduğuna göre; mektup, daha erken tarihli olmalıydı. Belki de 2 Şubat’ta yazılmış olabilirdi. Cumhurbaşkanlığı’nda okunmuş olmalıydı. Sonra da Başbakanlığa iletilmek üzere yola çıkmıştı. Ama mektubun içeriğinde acaba ne vardı? Asıl can yakıcı soru budur. Budur da; bu soruyu ben de yanıtlama imkânına sahip değilim maalesef… Çünkü, arşiv dosyasında sadece bu yazı bulunuyor; ilişikteki mektup ve onun eklerini görmek mümkün değil… Elimizde bulunan sayfanın üzerinde arşivde el yazısıyla birinci sayfa notu düşüldüğüne göre; belki de bir başka dosyada mektubun kendisi ve ekleri hâlâ bizim onları bulmamızı bekliyorlardır. Eğer öyleyse, bakalım kime kısmet olacak?

Şansımız yardım etti; ama bir noktaya kadar… Son bir noktaya kadar mı demeliydim acaba? Elimizde mektubun orijinali bulunmuyor; fakat Gedeleç mi, yoksa yazıyı alan Günver mi, -el yazılarını tanımadığım için bir yorumda bulunmam imkânı yok- yazının altına şöyle bir not düşmüş: “Muammer Uşaklıgil mektubu; Cumhuriyet gazetesinde Salih Bozok’un hatıratı münasebetile…”
Evet; Muammer Bey’in mektubu kesinlikle Bozok’un anı dizisiyle ilgili… Mektubun tarihi belirsiz de olsa; Bozok’un anılarında muhtemelen Atatürk’ün Lâtife Hanım’la evliliğine dair kısmına ait bir itiraz olmalı… Acaba bir düzeltme mi yapıldı; anlatılanlar tekzib mi edildi; konunun yeniden gündeme gelmesinden rahatsızlık mı duyuldu; bizzat Lâtife Hanım’dan da benzer bir itiraz mı geldi; öykünün uzamasından, uzatılmasından mı endişe edildi? Bütün bunları bilemiyoruz.

Belki de Muammer Bey, anlatılanların -belki de İsmet Paşa’nın da bildiği gibi- gerçeği tam olarak yansıtmadığını; ya da eksik yansıtıldığını ileri sürmüştü. Belki de Bozok’un anlatımına şiddetli itirazları vardı. Acaba öyküyü kendi açısından mı anlatıyordu? Bildiğimiz bir şey var ama; üstelik bundan eminiz; dizi -muhtemelen bu uyarı mektubu üzerine- dördüncü tefrikada, üstelik 2 Şubat tarihli yayının ardından kesildi. Ve bir daha da devam edemedi. Belki de gazete Muammer Bey’in bu mektubu üzerine uyarıldı. İsmet Paşa’nın ve ailesinin Lâtife Hanıma olan yakınlığı hatırlanacak olursa; böyle olması ihtimali yüksektir. Salih Bozok’a gelince; neredeyse iki ay sonra yapılan milletvekili seçiminde aday gösterilmedi. Bir daha da milletvekili olamadı. Karanlıkta kaldı. İki yıl sonra da öldü.
Dediğim gibi; benimkisi hâlâ ve sadece bir “teori”… Acaba Salih Bozok’un tefrikasına niçin son verildi? Yanıtım biraz flû olmuş olabilir; ama sanki bana gerçekçiymiş gibi geliyor hâlâ…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sovyetler boğazlarda imtiyaz talep etmişti
9.02.2016 - Sovyetler Montrö Antlaşmasını değiştirmek istedi
3.02.2016 - Türk sovyet anlaşması 1945 yılında feshedilmişti
26.03.2016 - Sadece donanmayla mı? Çok zor...
19.03.2016 - Sıkıyönetim bildirilerini hatırlarken
13.03.2016 - Sosyalistlerin hatırlamak istemediği tarih
5.02.2016 - Başarısız bir ‘ihtilal’ daha var
28.02.2016 - Bitmeyen Halkevleri meselesi
20.02.2016 - İttihat ve Terakki Cemiyeti CHP’ye sesleniyor
13.02.2016 - CHP ‘propaganda bürosu’nun önemini keşfediyor!
7.02.2016
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































RahMi Yılmaz
Taraftaki 40 yazınızdan yararlandık teşekkürler t24 te yazacaklarınızı dikkatle takip edeceğim başarılar diliyorum
hayati
sevinsin baransular, neşeler .. bundan sonra kac kisi taraf alır merak ediyorum.