Cemil KOÇAK
12 Mart 1971 darbesini anlamak için öncesindeki gelişmelere bir göz atmak gerekir. Günümüzde yazılıp çizilenlerin ‘darbecilik’le bir ilgisinin olmadığını söyleyenlere karşı, gazeteler, iyi bir işaret fişeğidir de ondan…
12 Mart muhtırasını radyonun öğle ajansında dinlediğimde lise birinci sınıftaydım. Aradan 44 yıl geçmiş olmasına da pek inanamıyorum. Bugün ancak altmış yaşını geçmiş olanlar, 12 Mart’ın içinden çıkıp gelmişlerdir.
12 Mart’ın Başbakanı Nihat Erim’in döneme ilişkin anıları, 2007 yılında Raşit Çavaş tarafından, ’12 Mart Anıları” adıyla Yapı Kredi Yayınları arasında yayınlanmıştı. Elbette 12 Mart literatürüne önemli bir katkıydı. 12 Mart darbesini anlamak için öncesindeki gelişmelere bir göz atmak gerekir. Günümüzde yazılıp çizilenlerin ‘darbecilik’le bir ilgisinin olmadığını söyleyenlere karşı, gazeteler, iyi bir işaret fişeğidir de ondan…
Cumhuriyet gazetesi
Cumhuriyet gazetesinin 1 Ocak 1971 tarihli sayısında; Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ın bir demecine yer verilmişti; tabiî birinci sayfadan ve manşetten… Manşet şöyleydi: “Genelkurmay Başkanı yeni yıl mesajında, sürüp giden nizam dışı olaylar ve bölücü davranışlar için sert ihtarda bulundu.” Gazetenin bu haberinin yanında; bu kez de Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın ihtarı vardı: Deniz Kuvvetleri Komutanı da birliklere mesajında, 1961 anayasasını bertaraf etme gayesi güden ‘zararlı akımlar’a değinmişti.
Yine Cumhuriyet gazetesi, Tağmaç’ın orduya hitaben bildirisini de yayınlıyordu: “Kahraman silâhlı kuvvetlerimizin üstün bir disiplin anlayışı içinde, Türk yurdunu ve anayasayla tâyin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumak yolunda geliştirdiği hizmet yarışmasıyla” şeklinde başlayan mesaj, şöyle sürüyordu: “Bütün bu eylemlerin tek hedefi; cumhuriyeti ve Atatürk devrimini yıkmak demek olduğundan, memleketi her türlü iç ve dış tehlikelere karşı korumakla görevli ve her çeşit aşırı cereyanların üstünde olarak, silâhlı kuvvetler komutanının emrinde bulunan Türk ordusunun, millî varlığımızın yüksek menfaatleri gerektirdiği an, şehit kanlarıyla karış karış sulanmış ve Atatürk’ün en büyük armağanı olan bu mübarek yurda uzanan elleri kıracağından kimsenin şüphesi olmamalıdır.”
ODTÜ söze karışıyor
Şimdi de ODTÜ akademik konseyinin tam bu sırada yaptığı açıklamayı okuyalım isterseniz: “Öğrenci olaylarında yansıyan toplum içindeki çalkantının temel nedeni, anayasanın öngördüğü ekonomik ve sosyal sorunların bugüne kadar çözümlenmemiş olmasıdır.” Açıklama şöyle sürüyordu: “ Türk toplumunun çağdaş uygarlık düzeyine erişmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğinin korunmasını amacını güden devrim kanunları aynen uygulanmalıdır. Ekonomik ve sosyal hayat, herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış düzeyini sağlayacak biçimde düzenlenmelidir. Çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılmamalı ve açılmış olanlar derhal kapatılmalıdır.” Kırk dört yıl öncesinin bu sesi, size de tanıdık geliyor mu, bilemedim doğrusu…
Ya Ege Üniversitesi?
Yine aynı tarihte; bu kez Ege Üniversitesi senatosunun bildirisini okumadan geçmek olmazdı tabiî: “Bilhassa iktidar partisinin hükûmet etme sorumluluğuyla bağdaşmayacak bu düzensizliğe [karşı] (…) açık ve kesin çözüm yollarını görmemekte ısrar etmesi, mevcut bunalımı daha da sıkıntılı bir ortama sürüklemektedir.” Senatonun bildirisinde şu görüşlere de yer verilmişti: “Bir taraftan şeriat devletini öngören, diğer taraftan bütünlüğünün korunması uğruna milyonlarca şehit verdiğimiz topraklarda çeşitli halklar terennüm eden yıkıcı fikirler, gençlerimizi pençesine alarak, birbirlerini silâhlı çatışmalarda harcayacak bir ortama sürüklemiş bulunmaktadır.” Bu satırda da ordu bildirisinin izlerini bulmak, ancak bulmak isteyenler için mümkündür.
Le Monde: ‘Halk patlaması olabilir’
Aynı tarihte, yine Cumhuriyet gazetesi, Fransız Le Monde gazetesinden bir yazıyı birinci sayfasından aktarıyordu. Le Monde gazetesi, Türkiye ile ilgili olarak şunları yazmıştı: “Aylardan beri süren huzursuzluk dalgası karşısında Türk otoritelerinin ne denli sinirli olduğu” görülüyordu. “Durum her alanda çöküntüye doğru” gidiyordu; bu nedenle “ülkede bir rejim buhranından bile söz edilebilir”di. “Halen orduda süren havadan ötürü”, hükûmetin sert önlemlere başvurması mümkün değildi. “Türk ordusu, hükûmet yetkililerine bir baskı hareketine katılmak istemediğini ve asıl görevinin ülkeyi savunmak olduğunu bildirmişti.”
Hatta Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un 24 Kasım’da Cumhurbaşkanına verdiği mektup, aslında bir “ültimatom” niteliğindeydi. “General Batur, bu mektubunda, Başbakan Süleyman Demirel’in çekilmesini ve Kemalist ilkeleri savunacak bir kurucu meclisin teşkilini istemişti.” Dahası, “general Batur’a göre; laik devletin ve millî hükümranlığın en güçlü bekçisi ordu”ydu. Batur, “Millî Güvenlik Kurulu’nun genişletilmesinin ve yetkilerinin artırılmasını” istemişti. Eğer başbakan Demirel, “karışıklıkları önlemek için baskıyı artırırsa, geniş çapta halk patlamaları ve ordunun müdahale etmesiyle karşılaşabilir”di.
Belki bazıları; bütün bu yazılanların ve söylenenlerin kırk yıldan daha uzun bir zaman önce gerçekleştiğini düşünmeyebilir ve benim günümüzden bazı gazete köşelerinden alıntı yaptığımı da sanabilir. Haksız sayılabilirler mi, bilemedim!
Demokrasi için ‘teşhis ve tedavi’
Aynı günlerde Cumhuriyet gazetesinin başyazısını okumak hayli aydınlatıcı olabilir: “Teşhis ve Tedavi” başlığını taşıyan bu yazıda da şu görüşlere yer verilmişti: “İster cici demokrasi diyelim; ister göstermelik demokrasi… Aslında bir hasta demokrasi olduğu, artık şüpheye yer bırakmayacak biçimde anlaşılmıştır. Epeyce geç kalmış da olsa, nihayet bu gerçeği kavrayan [Cumhurbaşkanı] Sayın [Cevdet] Sunay ise, başhekimlik görevini üzerine almış ve ilgili uzmanları, hastanın başucuna çağırarak, gerekli tedavi yöntemi hususunda onlarla bir konsültasyon yapmaya karar vermiştir.” Ancak gazete, bu süreçten olumlu bir netice alınamayacağı kanısındadır. Çünkü, “hastalığın mikrobu kendi damarlarında dolaşmaktadır.” “Bu, devrim düşmanlığıdır; bilim düşmanlığıdır; özgürlük düşmanlığıdır; 27 Mayıs düşmanlığıdır.”
O halde Cumhuriyet gazetesine göre çare neydi? Bu sorunun yanıtını aynı yazıda bulmak mümkündür: “Bugün devlet gemisini yürütmek iddiasını taşıyanlar, meşruluğunu kaybettiği için düşürüldüğü anayasamızda kayıtlı bulunan bir siyasal iktidarın mirasçısı durumundadırlar. Bunu övünerek, her fırsattan yararlanarak ilân etmekte, gericiliğe ve çıkarcılığa prim vermekte, düşük iktidarı fersah fersah aşmaktadırlar.” Hepsi bu kadar da değildi elbette: “Devrim ilkeleri söz konusu oldu mu, bunlar, en aşırı Atatürk düşmanlarına kanat germekte”ydiler.
BÜLENT ECEVİT NE DEMİŞTİ?
Bir de Ecevit’e kurak verelim mi? Ecevit, akıntıya karşı yüzmeye çalışıyordu: Cumhuriyet gazetesi, 31 Ocak 1971 tarihli sayısında; Ecevit’i “Yeni Gandhi Politikası” başlığı altında şiddetle eleştiriyordu! Çünkü, Ecevit, “konuşmasında hükûmeti meşruluk dışına itici bir yol tutma”mıştı. “Ilımlı bir dil kullanmış”tı. Dahası, “yürürlükteki rejimi savunmuş”tu. O kadar ki, “halka her şeyin serbestçe anlatılabildiği ve halkın oylarıyla iktidara gelmenin açık bulunduğu bir ülkede, devrimciler, başka devrimcilerin üzerine silâhla gitmezler” demişti. Cumhuriyet gazetesi, Ecevit’i “göstermelik demokrasi”yi kurtarmaya çalışmakla suçluyordu! Gazete şöyle yazmıştı: “Bizce [bu açıklama], dolaylı yoldan iktidarı desteklemek değilse; herhalde demokrasiyi başka bir açıdan yorumlamak ya da rejimin kaderi hakkında fazla iyimser olmak anlamına gelmektedir.” Ne dersiniz; günümüzde artık bu tartışmalar sona ermiştir diyenlere da kulak verelim mi? Yoksa tarihten günümüze uzanan ve kırılmayan siyasal çizgileri izlemeye devam mı edelim?
Millî Birlik devrede
27 Mayıs’ı gerçekleştiren ve Millî Birlik Komitesi üyeliğini sonuna kadar korumayı başaran subaylar, tabiî senatör olarak katıldıkları parlamentoda; Millî Birlik Grubu’nu oluşturmuşlardı. Yayınladıkları bildiriye bakılırsa, bütün bu gelişmelerin sorumlusu hükûmetin kendisiydi: “İktidarın çeşitli vesilelerle kamuoyuna açıkladığı, anayasayı temelinden zedeleyecek eğilimde gördüğümüz polisiye tedbirlerin kanunlaşması halinde, hiçbir sonuç alınamayacak ve rejim, dönülmez çıkmazlara sürüklenecektir.”
The Economist darbeyi haber veriyor
Ünlü İngiliz Economist dergisinin 1971 yılının hemen başında kaleme aldığı yazı, yine Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasından yayınlanmıştı: 1971 yılı, “Türkiye’nin kader yılı” idi. “Türkiye’deki durum, son haftalarda adamakıllı bozulmuştur” denilerek başlayan yazıda; “Demirel hükûmetinin nasıl iktidarda kalacağını tahmin etmek çok güçtür” öngörüsünde bulunuluyor ve hemen ardından da, “birçok gözlemciye göre; önemli sorun, ordunun duruma müdahale edip etmeyeceği değil; bu müdahaleyi ne zaman yapacağı” olduğu belirtiliyordu. “Şimdilik komutanlar işe karışmamaktadırlar; fakat durum daha da kötüleşirse, kurmay heyeti, genç subayların baskısıyla, harekete geçmek zorunda kalacaktı.”
Bütün bu olasılıklar, Economist’e göre, çok da kötü değildi; çünkü dergiye göre, “Eğer Türk ordusu duruma müdahale ederse; bu müdahale, demokrasiyi ortadan kaldırmak için değil, fakat demokrasiyi tekrar kurmak amacıyla yapılacaktı.” Dolayısıyla üzülecek ya da endişe edecek hiçbir şey yoktu. Üstelik “başbakanın iktidardaki günleri sayılı görünüyor”du.
.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016